Jump to content

Google Mors Alfabesini Unutmadı Mors Oldu


muhtar

Recommended Posts

“Google”, Samuel Morse ve Habername

2i769vs.jpg

Mors Alfabesi'ne göre Google'ın yazılışı

Dikkat! -../../-.-/-.-/.-/- (dikkat), bugün arama motoru “google”ı açanlar “google”ın yerinde mors alfabesine göre yazılmış “google”ı, yani --./---/---/--./.-../. gördüler... Bugün Samuel Morse’un, yani telgraf dili de denilen “Mors Alfabesi”ni icad eden adamın doğum günü... Google bunu hep yapıyor. Türkiye için de mühim günleri, hattâ kandilleri bile “google”laştırıyor! Kubbeleri “o” harfleri, minareyi “l” harfinin yerinde kullandığı cami figürünü arşivime kaydetmiştim... Ticari dehanın bir yansıması bu... (Mors alfabesinden bahsediyoruz diye benim “üç nokta”larımı da “S” harfi zannetmeyin, onlar bildiğimiz Yazım Noktalama İşaretleri... :))

Sadece ticari deha olarak da ele almamak lazım konuyu. İnternet arama motorlarının birinci sırasında yer alan böyle bir kurum bu işi sadece para için bile yapıyor olsa, her işin bir raconu var ve adamlar da işin hakkını veriyor...

İnternet (bilgi iletişim ağı), aslında sanal bir gazetedir... Tıpkı günlük cerideler (gazeteler) gibi bir iletişim, haberleşme sahası internet.. İstismar edilmiyor mu? Elbette ediliyor ve amacı dışına da çıkarılıyor ama günlük gazetelerin de yapmadıkları şey değildir bu..

İnternet ortamında gazetecilik de (bu satırların da yer aldığı “habername”nin yaptığı gibi) farklı bir şey değil aslında. Sanal bir gazetecilik yapıyoruz. Hürriyet, Milliyet, Millî Gazete, Radikal, Newsweek ve daha nice benzerleri gibi bir gazeteciliği, ağırlığı, eni ve boyu olan bir kâğıt üzerinde değil de, birbirleriyle bağlantılı milyonlarca bilgisayarın ortak alanı olan internette yapıyoruz...

Tek fark bu kadarcık işte... Bunun dışındaki hemen herşey ―gazetecilik açısından― tamamen ve tıpa tıp aynıdır. Yani aynı olmak zorundadır, eğer iş raconuna göre yapılacaksa... İnternet gazeteciliği ile normal gazeteciliğin ilke ve etiği de aynı olmak lazım gelir haliyle...

Bunları niye anlatıyorum? Neden google’dan girip lafı buraya kadar getirdim? Dilimin altında gizlediğim bir bakla mı var? Hayır dilimin altında hiçbir şey yok, namertliğe yakından bile uğrayanlardan olmadım hiç. Ne diyeceksem ima etmeden açık açık söyler, sonucuna da katlanırım...

Her gazete sahibi kadar, o gazetenin yazar ve çizerleri, editör ve diğer elemanları da gazetelerinin en iyi olmasını arzu eder. Bir “Habername” yazarı olarak, burada yazmaya başladığım ilk günden bu yana sitemizin (sanal gazetemizin) hep en iyi olması yönünde tavsiye ve telkinlerde bulundum, gayret gösterdim. Gayret bizden tevfik ve hidayet Allah’tan. Zannederim habername arzu edilen noktaya doğru hızla ilerliyor. Bu sevindirici...

Ama bana yetmez! Kolay tatmin olmam ben. İdealistlik bir karakterse ben fazlasıyla idealist bir insanım... (Hastalık derecesinde değil...)

Birgün MSN sohbetimiz sırasında habername sitesinin kurucusu (ve yazarlarından) olan Kemal Bozkurt kardeşim bana “ahha, yakaladım oh be nihayet bir harf hatanızı buldum abi...” diye latife yapmıştı... Evet kolay kolay bulamazsınız, buldurtmam.. Messenger’da hızlı (konuşur gibi) yazıyoruz, orada bulursunuz ama yazılarımda biraz zor...

Hatasız mıyım? HAŞA, SÜMME HAŞA... Amma ve lákin, hata olmasın diye yazımı elli kere okurum, tashihleri (düzeltmeleri) yaparım... Yazılarımda kullandığım bir kelime yahut tâbirin yazımında şüphem varsa lügatlere bakarım, imlâ kitaplarını açarım, lisanı farklı ise o dilin sözlüklerinde ararım... Ele aldığım konu bir uzmanlık alanı ise, paldır küldür dalmam, işi uzmanlarına bırakır, onlardan iktibaslar (alıntılar) yaparım. Hattâ aynı konuyu benden daha güzel yazmış bir üstad varsa onun şerefli satırlarıyla süslerim yazımı...

Birgün mezar taşımı yazacak, yazdıracak olanlar (birgün öleceğimiz muhakkak da, mezar taşı olur mu, kabrimiz bile olur mu orasını Allah bilir...) bir noktalık hata bile yapmasın isterim. Yapacak olurlarsa kabir azabı olur bana... Nokta, virgül deyip geçmeyin. Bir nokta yüzünden babasını eşek yapar câhil muharrir: “Oku baban gibi, eşşek olma” yazmak yerine “oku, baban gibi eşşek olma” yazarsa...

Bakın şair bunu nasıl anlatmış, neden beddua bile etmiş hattatına... (Matbaadan önce kitaplar gibi cerideler, dergiler de elle yazıldığı için hattat denilen yazıcılar vardı, bugün sadece âyet hadis yazıyor onlar...)

BERCESTE* :

Kalem olsun eli ol kâtib-i bed-tahrîrin

Ki fessâd-ı rakkamı sûrumuzu şor eyler

Gâh bir harf kusûruyla eder nâdiri nâr

Gâh bir nokta sükûtuyla gözü kör eyler

Açıklaması: “Yazıyı kötü yazan katibin eli kalem olsun, kurusun inşallah. Çünkü onun yazısındaki hata bizim düğünümüzü çoraklaştırır. Bazen bir harf eksik bırakır “nadir (az bulunan güzelliği)”i “nar (ateş)”a döndürür; bazen de bir noktayı düşürüp “göz”ü “kör” eder. (Osmanlı harfleriyle nadir kelimesinin ortasındaki dal harfi düşünce kelime nar okunur; göz kelimesindeki ze’nin noktası konulmayınca da “ze” harfi “re” olduğu için “göz” kelimesi de “kör” haline gelmiş olur..) Şair Fuzuli/Açk: İskender Pala’dan.

Selam ve dualarımla... Sürç-i lisân etti isek affola... 27 Nisan 2009

alıntı haberdir

haberin kaynağı ve linki : http://www.habername.com/yazi/ercan-bitikcioglu-google-ve-samuel-morse-2219.htm

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...