Jump to content

Şu Çılgın Türkler Kitabını Okuyan Arkadaşlar


Recommended Posts

herkese selamlar;

arkadaşlar bizim tarih öğretmeni bu kitabı okuyup nisanın ilk haftalarında özetini getirmemizi istedi.ama bu kadar kısa sürede ben kendim için söylüyorum cin ali kitaplarını bile okuyamam.onun için kitabı okumuş olan arkadaşlardan özetini bi zahmet benim için yazmalarını rica edeceğim.3-4 sayfa olacakmış.yalnız internetteki özetleri vermeye kalkmayın hocamız hemen anlar.kitabı 5-6 defa okumuş biri.

yardıımcıı olanlara bir güzellik yaparıım artık

teşşekkürler..

Link to comment
Share on other sites

zamamnında bizdende istemişlerdi ve bende okuyup özet çıkarmıştım o zaman..Şansın varmışki pc den silmemiştim :D

Şu Çılgın Türkler

Bu kitap “Yüce Türk Ulusu”nun haklı zaferini ortaya koymaktadır.Ortaya atılan Sevr antlaşması ile Türk milletinin yavaş yavaş haritadan silinmesi istenmektedir.

Özellikle Yunanlıların İstanbul hayali ile İngiltere’nin büyük devle politikası savaşın tetiklenmesinde en büyük sebep olarak görülür.Büyük Türk Milleti’nin bazı hainleri tarafından kabul edildiği görülen bu antlaşma eğer ki hüküm sürseydi beklide şu an Türk Milleti’nin varlığının olması bile hayal olurdu.Mustafa Kemal Atatürk ve gerçek Türk Milleti bu antlaşmaya karşı çıkarak ulusumuzun devamı için büyük fedakarlıklar yapmışlardır.Özellikle büyük atamızın çabaları şu anki Türk devletinin kurulmasında ki en büyük etkendir.Osmanlı devletinin padişahı olarak varsayabileceğimiz Vahdettin ve onun gibi düşünenler özellikle yönetimi bırakacakları korkusundan dolayı Milli Mücadelemizde bize duvar niteliğinde bulunmuşlardır.Savaşın sonunda olabilecek herhangi bir yenilgi sadece Türk Milleti’nin sonu değil aynı zamanda mazlumun haklının ve özellikle İslam aleminin kendini göstermesi konusunun ortadan kalkması olacaktı.Dünyanın ve İslam aleminin gözü bu savaştaydı.Herkes bu savaşın sonucunu merakla bekliyordu.Tüm Müslümanlar,mazlumlar tek yürek bu savaşı kazanmamız için bize dua etmekteydiler.

Savaş maddi ve manevi bakımdan hiç de adil değildi.Türk ordusu sayı bakımından olsun,silah bakımından olsun düşmanlarının yarısı bile etmezdi.İngiltere’nin yardımı ve kışkırtmasıyla Yunanistan oldukça heybetli bir orduya sahipti.Aslında tarafsızmış gibi görünen İngiltere ve diğer Avrupa ülkelerinin Yunanistan’a desteği hiçte küçümsenemeyecek büyüklüktedir.Aslında biz sadece Yunanistan ve İngiltere ile değil tüm avrupayla savaşıyorduk.Bu sebeplerden dolayı görünen,Türk ordusunun hiç zorlanmadan yenilgiye uğratılacağı idi.Özellikle İngiltere başbakanı Lyod George ve Yunanistan kralı Konstantin kendilerine o kadar güvenmekteydiler ki toprak paylaşımını,yeni haritayı,hatta ve hatta zafer kutlamalarını bile hazırlamaya başlamışlardı bile.Başlarına gelecekleri bir bilseler Atatürk’ün ayaklarını öpüp yalvarmaya başlarlardı.

Bu savaş sadece erkeklerin değil erkekli kadınlı tüm Türklerin mücadelesidir.Kadınların yaptıkları fedakarlıkları kesinlikle gönüllü olarak gerçekleşmektedir.Özellikle Fatma Seher Hanım kurduğu kadın birliği ile köylere korku salan Yunan askerlerinin korkulu rüyası olmuşlardır.Adeta bir gölge gibi her köyde her kasabada gösterdikleri üstün başarıları halkın gönlünde taht kurmuştur.

Savaşı duyan herkes gönüllü olmak için kuyruk oluşturmuşlardı.Dünyada emsali görülmemiş bir vatana bağlılıktı bu.Yaşları 14-15 den başlayan Türk ordusu imanı ile zafer kazanacaklarından emindiler.Yeryüzünde tek bir Türk kalmayana kadar savaşın bitmeyeceğini halkın gözlerinden okumak için profesör olmaya gerek yoktu.Askerlerden bazıları kendi aralarında konuşurlarken Mustafa Kemal’in gözleri doldu.Aynen şöyle bir konuşma geçmişti;

-Selim…

-Söyle kardaş

-Ne zaman gelecek bu gavur töremeleri

-Niye ne oldu ki

-Hiç.Sadece dün rüyamda babamı gördüm.Beni yanına çağırıyordu.

-Kardaş babam öldü dememiş miydin?

-Heeee…

-Doğru diyorsun be.Ya vatan yada vatan.Ötesi ölüm.İnşallah biran evvel gelirlerde geldiklerine pişman ederiz onları.Biz olmazsak diğer kardeşlerimiz bizim öcümüzü alırlar.Duyduğuma göre de taarruz uzak değilmiş yarından evvel başlar diyorlar.Gelsin geber esiceler de canlarına okuyalım.

Gözleri dolmuş bir şekilde uzaktan Mustafa Kemal’in sesi duyulur.

-Asker.

-Emret komutanım

-Siz ve sizin gibiler olduğu sürece bu sancak yere inmez.

-Sağ olun komutanım ama her Türk evladı bizim gibi düşünür.

-Ey gençler!Biz kahramanı olduğu kadar haini de çok bir milletiz.Daha savaş başlamadan kaçanlar olduğunu duydum.Eğer savaş başlayınca da böyle olursa sanırım işimiz zor.Bazı hocaların kendimizi korumanın günah olduğunu söyleyerek savaştan gençleri soğuttuğunu duydum.Bu cahillik değildir de nedir ha.Körü körüne bazı şeylere inanmak umarım ulusumuzun bağımsızlığına mal olmaz.Hele Damat Ferit ve Refik Halit denilen o hainler…Savaşı kazanmamızın mümkün olmadığını söyleyerek İngilizlere yalakalık yapıyorlar.Şu savaş bir bitsin o zaman bunların kökünü artık bazı şeyleri görebilen Türk halkı kazıyacaktır. Derhal haber verin.Vazgeçen şimdi gitsin.Savaş başladıktan sonra kaçacak olanlar benim silahımın kurşununu tadacaktır.

-Derhal komutanım.

Sabah erkenden herkes kurşun,top,tüfek sesleri ile uyandı.O beklenen savaş başlamıştı artık.Savaş uzun bir süre devam etti.İlk savaşlarda Türk ordusu geri çekilmek zorunda kaldı.Çok sayıda asker ve silah kaybına uğranıldı.Tabi geri çekilirken tüm tren yolları,köprüler yıkılıyordu.Amaç düşmanın hızını yavaşlatmaktı.Türk ordusunun geri çekildiğini gören Lyod George ve Konstantin hayli ümitlendiler.Artık savaşa kesin gözüyle bakmaktaydılar.Saldırılar uzun süre devam etti ama ileri gidemedi.Kısa bir duraklama anı yaşantı.Her iki tarafta son hazırlıklarını yaparak savaşı sonlandırmak düşüncesindeydiler.İzmir’in alındığını duyan İstanbul da ki Ermeniler sokağa dökülerek zafer kutlamaları yapıyorlardı.O gün dışarıda tek bir Türk bile yoktu.Herkes ümitsizliğe düşmüştü.Ama Mustafa Kemal hiç ümidini yitirmeyerek savaşa devam etmekte kararlı idi.Herkes ümidini kaybetmişti ama tüm kalpleri ile Mustafa Kemal’e güveniyorlardı.Savaşı kazanmamız için her şeylerini verirlerdi.Hele ki duyduklarından sonra daha da sinirlenerek kazanma arzuları iyice artmıştı.

Söylenene göre Yunan askerleri girdikleri köylerdeki erkekleri acımasızca öldürüyor,kadınlara da tecavüz ediyorlardı.Bir kıza babasının gözü önünde tecavüz etmiş sonra ikisini de öldürmüşlerdi.Baba haykırarak gözyaşlarına boğuluyordu. Hamile kadınları bile gözlerini kırpmadan öldürüyorlardı.Yalnız başına kaçan 16 yaşlarındaki bir kız koşarak bir eve girdi ve kapıları kilitledi.Yunan askerleri köpek yavrusu gibi kızın çıkmasını beklediler.Sonra askerlerden biri.

-Ya bu kız çıkmayacak hadi gidelim

-Sen delirdin mi?Böyle kızı almadan bir yere gitmem.

-Eee ne yapacağız?

-Hadi evi yakalım o zaman çıkmak zorunda kalır.

-Ha sen yaşa emi

Evi ateşe verip it sürüleri beklemeye koyuldular.Ev yandı kız da içinde yanarak öldü.Bir Türk kadının onurunu tüm dünyaya göstermiş oldu.Allah rahmet eylesin.

Ve nihayet savaşın ikinci aşaması da başlamış oldu.Siperlerde top dumanından hiçbir yer görülmüyordu.Ama askerlerimiz o ölüm makinelerinin içlerine korkusuzca dalıyorlardı.Bir çok cephede başarı sağlandı.Sadece bir cephe verildi.Ama kazanılması çok zordu.Çünkü bulutlardan ve silah ateşlerinden göz gözü görmüyordu.Nihayet bu savaş sonunda Türk halkı ümitlerini tekrar kazanmışlardı.

Lyod George ve Konstantin kendi aralarında konuşuyorlardı.

-Artık Türk ordusu bitmiş durumda.Aldığım bilgilere göre asker sayıları,erzakları ve silahları tükenmiş.Senin anlayacağın artık dünyada baş belası Türkler olmayacak.

Gerçekten de doğruydu.Ne asker kalmıştı nede silah.Askerle peksimetlerle karınlarını doyuruyorlardı.Kadınlara evlerindeki kumaşları dikip kaynatılmış yaprakla yeşil renk vererek askerlere giysi yapıyorlardı.Her geçen gün askere girmek için gönüllü gençler geliyordu.Halk yemeklerinin yarısını orduya yolluyordu.Evdeki altınlarını,kovaları orduya yolluyorlardı.Bu savaş halkın savaşıydı.Ordusu halktan oluşan bir milletin savaşı kaybetmesi de asla mümkün olamazdı.

Halide edip Adıvar gönüllü olarak askere gelmişti.Mustafa Kemal onu halkın aydınlatıcısı olarak görevlendirdi.Tüm dünya gerçeği görmeliydi.Bu da ancak böyle yetenekli bir yazarın yazılarıyla mümkün olabilirdi.

Yalnızca üç uçağımız vardı.Onlarda devamlı arızalanıyordu.Havadan bilgi edinmemiz olanaksızdı.Çünkü son model Yunan uçakları havadan geçiş tanımıyorlardı.O kadar salaklardı ki koyun sürüsünü Türk askerleri zannedip ters cepheden saldırmayı planlıyorlardı.Bundan dolayı sıcak ve susuzluktan onlarca askeri savaşmadan öldü.

Mustafa Kemal Atatürk “Ben savaşın sanatlısını severim” diyerek Türk ordusunu övüyordu.

Artık son savaş başlamıştı. Lyod George ve Konstantin hiç ummadıkları bir orduyla karşılaştılar.Bu nasıl mümkün olabilirdi.Öldü denilen bir ordu bu kadar kısa zamanda nasıl toparlanıp bu güce ulaşmıştı.Bu mümkün değildi.Hiç beklemedikleri bir hezimete uğradılar.Artık sevinme sırası bizdeydi.Halk sokaklara döküldü.Ermeniler Türkiye’yi terk etmeye başladılar.Tabi Vahdetinde.Taarruz sırası bizdeydi.Kaybedilen tüm yerler geri alındı.Tüm dünya şokta,mazlumlar ve İslam alemi ise sevinç içinde yaşa Kemal,Yaşa Kemal’in askerleri tezhavratları yapıyorlardı.

Lyod George’nin şu sözünü hiç unutamıyorum.

“Dünyaya dehalar birkaç yüzyılda bir gelir.Şansa bakın ki bu deha bizim için çok şanssız bir zamanda Türk milletinde doğdu.”

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...