Jump to content

Lost'un Türk Yıldızı: Doctor Jivago


tenekecezve

Recommended Posts

Lost'un Türk yıldızı: Doctor Jivago

Türkiye'de LOST'u internetten indirerek izleyenlerin çok yakından tanıdığı 'Doctor Jivago' lakaplı altyazı çevirmenine Zaman Gençlik ulaştı. İşte LOST'un gizemli Türk'ü 'Doctor Jivago'...

lost.jpg

Özlediniz değil mi? Neden özlemeyesiniz ki, tam dokuz aydır bekliyorsunuz sabırsızlıkla. Yokluğunda çok dizi izlediniz. Belki Heroes'da, Prison Break'te aradınız onda bulduğunuzu. Ama olmadı değil mi?

Hele o sonu başından belli yerli yapımların bizden esirgediği ilginçliği; 'flashback'lerin, 'flashforward'ların tadını hiçbirinde alamadınız. Beyni yoran; hatta çıldırtan sırların mücadeleyle dolu karmaşasında kaybolup gitmenin hazzını yaşayamadınız hiçbir yerde. Varsın olsun. Vakit geldi ya siz ona bakın! Zihinlerde 'flashback' yapmaya gerek yok artık. Üç günlük bir sabır daha gösterin yeter. Ardından dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insan gibi siz de kayıplara karışmaya hazır olabilirsiniz. Lost'un beşinci sezonu başlıyor çünkü. Sırlarla boğuşan zihinlere derman olması muhtemel sezonun ilk iki bölümü aynı gün yayınlanacak. Şimdi size, o beklenen ana kısa bir süre kala farklı bir heyecan yaşatacağız pek bir gizemli diziyle ilgili. Lost'un ülkemizdeki kahramanıyla tanıştıracağız sizi. 'doctor_jivago iyi seyirler diler' dediğimizde dizinin tutkunları hemen anlayacaktır kimden bahsettiğimizi. Yine de söyleyelim. Bahis mevzuu kahraman, Lost'u internet üzerinden indirme yoluyla izleyenler için 'pek bir gizemli dizinin pek bir hayırsever altyazı çevirmeni' Doctor Jivago. Hayırsever, çünkü çevirileri için para almıyor. Yaptığı iş, Lostseverler açısından tam bir amme hizmeti yani. Üstelik dizi Amerikan ABC televizyonunda yayınlanır yayınlanmaz çevirisini 'www.divxplanet.com'da fanatiklerin hizmetine sunuyor. Gizem konusunda diziden geri kalmadığı için gerçek adını yazamayacağız Doctor Jivago'nun. Fakat şu ilginç özelliklerini belirtelim hemen. Lise mezunu, 33 yaşında ve özel bir bilişim firmasında çalışıyor. Devlet okulunda öğrendiği İngilizcesini geliştirmek için başlamış altyazı çevirmeye. Kısacası Lost karakterleri kadar ilginç bir hikâyesi var Doctor Jivago'nun.

On binler onu bekliyor!

4, 8, 15, 16, 23, 42... Bu rakamların sırrı ne acaba? Ya Hurley'nin gördüğü hayaletler... Peki esrarengiz adada ölümün göreceli olmasına ne dersiniz? Bu kadar sırla kafa karıştırdığı gibi bağımlılık yapan Lost adlı dizi bu ayın 21'inde beşinci sezonuna başlıyor. Lost hayranları olarak Amerika'da yayınlandıktan sonra internet üzerinden indirerek izlemek için sabırsızlıkla bekliyoruz. Tabii beklediğimiz bir şey daha var ki; o da 'doctor_jivago'dan iyi seyirler' ifadesiyle başlayan altyazı çevirisi. Biz de dizi yayına girmeden önce Doctor Jivago'yu bulduk. Altyazı çevirilerini yaptığı dizinin ruhuna uygun derecede gizemli ve de ilginç bir hikâyesi var. Öncelikle takma adının Nobel ödüllü Rus yazar Boris Pasternak'ın, daha sonra sinemaya uyarlanan eserinin adından esinlendiğini söyleyelim. Tabii bir de 'Çok havalı!' Asıl mesleği bilişim. 15 yıldır bu sektörde çalışıyor. 33 yaşında ve lise mezunu. İngilizceyi kendi gayretiyle öğrenmiş. Çeviriye de İngilizcesini geliştirmek için başlamış. Tabii Lost'u çevirmeye başlayınca ün de arkasından gelmiş. Lost karakterleri arasında en çok liderliğiyle Jack'i, her zaman bir planının olması nedeniyle de Benjamin Linus'u beğeniyor. Dizideki diyaloglarda geçen en sevdiği ifade ise Desmond'ın 'brother'ı.

Doctor Jivago'ya Lost karakterleri kadar ün kazandıran altyazı çevirilerine başlama hikâyesini bir dinleyelim önce...

Benim çeviri yapmaya başlamam, www.divxplanet.com'un açılmasıyla oldu aslında. Daha önce çeviri yapsam bile başkalarıyla paylaşabileceğim bir ortam olmadığı için pek hevesli değildim. Divxplanet.com açıldıktan ve çevirileri başkalarıyla paylaşma imkânı doğduktan sonra hız verdim çeviri yapmaya. Çevirisini yaptığım ilk film, George Orwell'in aynı isimli romanından uyarlanan 1984 filmiydi. Tabii o zaman İngilizcem şimdiki kadar iyi değildi ama ben çeviri yapmayı basit bir şey sandığım için 'Madem İngilizce biliyorum, dur şu filmin altyazısını çevireyim' demiş bulundum. Ama o çeviriyi bitirmem çok uzun sürdü. 'Gerçekten çok meşakkatli bir işmiş' dedim kendi kendime.

Lost çevirilerinden para almadığınızı biliyoruz. Lostseverler olarak elbette ki müteşekkiriz bu hayırseverliğiniz için. Peki bu işin sizdeki karşılığı ne? Manevi tatmin ya da on binlerce Lost izleyicisinden kaynaklı popülaritenin dayanılmazlığı mı?

Aslında en başta İngilizcemi geliştirmek maksatlı başlamıştım bu işe ama sonraları biraz egomu tatmin etmeye dönüştü. Kibirlilik olarak algılamayın lütfen, ancak, insanların teşekkürüne mazhar olmak herkes kadar benim de hoşuma gidiyor. Divx altyazı çevirilerinden para almıyorum ancak free-lance olarak piyasaya altyazı çevirmenliği yapıyorum. Divx altyazı çevirme özelinde konuşursak, bu işin karşılığı tamamen manevi. Hiçbir mecburiyetimiz olmamasına rağmen bir filmin ya da dizinin altyazısını çevirip izleyenlere sunuyoruz. Bu da bir itibar sağlıyor. Prestijiniz arttıkça popülerliğiniz de artıyor ve bu popülerliği kaybetmemek için sözünüze mümkün olduğu kadar sadık olmak zorunda kalıyorsunuz. Bir altyazıyı söz verdiğiniz halde çevirmezseniz itibarınız yavaş yavaş kaybolmaya başlıyor. Bu fedakârlığın arkasında yatan temel güdü, itibar kaybetme ihtimalinin verdiği kaygı olsa gerek. Ayrıca Lost'u kim çevirseydi o popüler olurdu. Yani keramet bende değil, Lost'ta.

Lost karakterleri kadar ünlüsünüz...

Yaklaşık beş yıldır çeviri yapıyorum. 100'den fazla Divx çevirdim para almadan. 50'nin üzerinde yasal DVD çevirdim. Tabii bunlardan para kazandım. Onlarca bölüm dizi altyazısı çevirdim ama Lost'u çevirmeye başlayana kadar beni sadece divxplanet.com üyeleri tanıyordu. Hani yıllarca tiyatroya emek verip adı bilinmeyen ama bir dizide oynayınca ünlü olan oyuncular olur ya, o hesap.

Ekip misiniz, çevirilerin kontrol mekanizması nasıl işliyor? Çevirilerdeki yanlışlar, anlatım bozuklukları... Süreç nasıl işliyor?

Tek başıma çalışıyorum. Ancak divxplanet.com'da müşterek çevrilen altyazılar da var. Son tahlilde serbest bir iş olduğu için belli bir çalışma tarzı ya da plan dahilinde yapmıyorum çeviriyi. Ekranın bir yanında altyazı, diğer yanında da filmi açıyorum. Bir taraftan filmi izlerken bir taraftan altyazıyı çeviriyorum. Bittikten sonra kendim kontrol ediyorum ama zaman zaman gözden kaçan yazım hataları olabiliyor. Altyazıyı indirenlerin ikazları sonucunda da düzeltmeler yaptığım oluyor. Çevirdiğim altyazıyla daha sonra filmi izlerken 'keşke şuraya şöyle deseymişim' dediğim de oluyor.

Bir bölümü çevirmek ne kadar vakit alıyor?

Çeviriyi mümkün olduğu kadar hızlı yapmaya çalışıyorum. Çünkü on binlerce kişi bekliyor. Ama aslında bu sağlıklı bir çeviri şekli değil. Ben elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ama bir altyazının sağlıklı olması için en az 2-3 günlük bir çeviri-kontrol süreci gerekir. Çevireceksiniz, sonra okuyacaksınız ve yazım hatalarını gidereceksiniz, sonra bu altyazıyla filmi baştan sona izleyeceksiniz, gözünüze takılan hataları düzeltecek, içinize sinmeyen yerleri değiştireceksiniz... Ama benim maalesef bu kadar zamanım yok. Saatler içinde çeviriyi bitirip yüklemek zorundayım.

Arkadaş çevreniz Lost çevirisi yaptığınızı ilk andan beri biliyor mu? "Aaa 'doctor_jivago iyi seyirler diler' diyen sen misin gerçekten" türünden şaşkınlıkların sergilendiği anılarınız var mı?

Pek çok kez geldi başıma. Eşimin iş arkadaşı koyu bir Lost hayranıymış. Sohbet ederlerken konusu açıldığında benim Doctor Jivago olduğumu öğrenince inanmamış. Tanışmak istediğini söylemiş. Doğrudan benim de başıma geliyor zaman zaman.

5. sezon başlıyor. Eh artık geçmiş bölümleri en iyi bilen biri olarak 'karşımıza neler çıkar' desek...

Ne söylerseniz söyleyin, yapımcılar tam tersini çıkardığı için herhangi bir tahminde bulunmak beni aşar.

Yabancı biri olsaydınız Türkiye'den hangi diziyi İngilizceye çevirmek isterdiniz?

TV'de izlediğim tek yerli dizi var, Avrupa Yakası. Sanırım onu çevirmek isterdim.

İyi bir altyazı çevirmeni olmanın sırrı nedir? İngilizce bilen herkes iyi çevirmen olamaz herhalde...

Bu kadar çevirinin ardından öğrendiğim bir şey var ki, çeviri yapmak için kesinlikle Türkçeye çok hakim olmak gerekiyor. Çok basit bir örnek vereyim: 'Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.' atasözünün İngilizce karşılığı "Duvarın öbür tarafındaki çimler daha yeşildir" şeklinde. Siz bunun İngilizce karşılığını bilir ama Türkçede bunu karşılayan atasözünü bilmezseniz o, çeviri olmaz. Temelde, çevirdiğim cümleyi günlük hayatta kurup kurmayacağıma bakıyorum. Eğer 'Tamam, ben böyle bir cümle kurarım' diyorsam o çeviri bana göre doğrudur.

'DVD firmalarıyla çalışan çevirmenler bizim çevirilerimizi çalıyor!'

Divxplanet'in yüklendiği en önemli görevlerden biri de dünya sinemalarının en iyi örneklerini Türk izleyiciyle buluşturmak. Türkiye'de gösterime girmemiş, DVD'si Region 2 tabir edilen Avrupa ülkelerinde basılmamış ancak gösterildiği ülkelerde ödülleri silip süpürmüş Asya, Hint, İran gibi ülkelerin filmlerini Türk izleyicilerine, Türkçe altyazılı olarak sunuyor. Özellikle Asya filmlerine ulaşmak için emule veya torrent adlı paylaşım programlarında kullanılacak kaynak linkleri ve Türkçe altyazılarda en büyük sitedir. Üstelik bir şekilde beğendiğiniz ve izlemek istediğiniz ama Türkçe çevirisi bulunmayan bir film için gönüllü çevirmenlere istek yapabiliyorsunuz ve ikna edici olursanız kısa sürede istediğiniz çeviriye kavuşmanız mümkün. Tüm bunların yanında, sitedeki bazı üye arkadaşlarımız Türkçe filmlere, işitme engelliler için Türkçe altyazı hazırlıyor. Belirtmek istediğim bir diğer husus da, divxplanet'teki çevirilerin DVD firmalarıyla çalışan çevirmenler tarafından çalınması. Şu an piyasada gördüğünüz, bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla onlarca DVD'de divxplanet çevirmenleri tarafından çevrilmiş altyazılar kullanılıyor. Çok ünlü bir digital TV'de gösterilen filmlerin dublajlarında da divxplanet çevirmenleri tarafından çevrilmiş altyazılar kullanılıyor.

Kaynak: ZAMAN

Link to comment
Share on other sites

Kesintisiz hali ile;

1-Öncelikle sizi bir tanıyalım. doctor_jivago bey ne iş yapar, kaç yaşındadır, nereden mezundur, çeviri yapabilecek düzeyde İngilizceyi ne zaman nerede öğrenmiştir?

Asıl mesleğim bilişim. 15 yıldır bilişim sektöründe çalışıyorum. 33 yaşındayım. Evliyim. 2 yaşında ikiz kızlarım var. Teknik olarak lise mezunuyum; üniversitenin ikinci sınıfından ayrıldım. İngilizceyi kendi becerimle öğrendim diyeyim. Aslında az da olsa temelim vardı ama devlet lisesinde ne kadar İngilizce öğrenilirse o kadardı. Sonraları çeviri ile haşır neşir oldukça daha çok ilerlettim İngilizceyi.

2-Çeviriye ne zaman, nasıl, niçin başladınız? İlk çeviriniz yine Lost muydu?

Benim çeviri yapmaya başlamam, divxplanet.com’un açılmasıyla başladı aslında. Daha önce çeviri yapsam bile başkalarıyla paylaşabileceğim bir ortam olmadığı için pek hevesli değildim. Divxplanet.com açıldıktan ve çevirileri başkalarıyla paylaşma imkânı doğduktan sonra hız verdim çeviri yapmaya. Çevirisini yaptığım ilk film, George Orwell’in aynı isimli romanından uyarlanan 1984 filmidir. Tabii o zaman İngilizcem şimdiki kadar iyi değildi ama ben çeviri yapmayı basit bir şey sandığım için “madem İngilizce biliyorum, dur şu filmin altyazısını çevireyim” demiş bulundum. Ama o çeviriyi bitirmem çok uzun sürdü. Gerçekten çok meşakkatli bir işmiş.

3-Çevirilerinizden para almadığınızı biliyoruz. Bir Lost izleyicisi olarak elbette ki teşekkür ederim ama bu işin sizdeki karşılığı ne? Manevi tatmin mi, birebir geri dönüş olmasa da sürüsüne bereket lost izleyicisinden kaynaklı popülaritenin dayanılmazlığı mı?

Divx altyazı çevirilerinden para almıyorum ancak free-lance olarak piyasaya altyazı çevirmenliği yapıyorum. Divx altyazı çevirme özelinde konuşacak olursam, bu işin karşılığı tamamen manevi. Başka bir karşılığı yok. Hiçbir mecburiyetimiz olmamasına rağmen bir filmin ya da dizinin altyazını çevirip, izleyenlere sunuyoruz. Bu da çevirmenlere bir itibar sağlıyor. Prestijiniz arttıkça popülerliğiniz de artıyor ve bu popülerliği kaybetmemek için sözünüze mümkün olduğu kadar sadık olmak zorunda kalıyorsunuz. Bir altyazıyı söz verdiğiniz halde çevirmezseniz itibarınız yavaş yavaş kaybolmaya başlıyor. Bunu da kimse istemez. Bu fedakârlığın arkasında yatan temel güdü, itibar kaybının verdiği kaygı olsa gerek. Tabii sorsanız hiçbir çevirmen böyle söylemez.

Ayrıca şunu da söylemek isterim, Lost’u kim çevirseydi o popüler olurdu. Yani aslında keramet bende değil, Lost’ta.

4-Popülarite demişken nickinize bir değinmek gerek. Gerçek isminizi kullanmıyorsunuz. Neden? Bir de gerçek isminizi kullanmayışınız nasıl bir popülarite ya da prestij sağlıyor?

Divxplanet.com’da az da olsa gerçek ismini kullanan üye var. Bu tamamen tercihe kalmış bir konu. İnternetle ilk haşır neşir olmaya başladığımdan beri doctor_jivago takma adını kullanıyorum. Neden gerçek ismimi kullanmak istemediğimi bilmiyorum. Belki o zamanlar internete herkesin takma adla girmesi modasındandır. Popülaritenin doctor_jivago ismi yüzünden değil de, yaptığım işler yüzünden olduğunu düşünüyorum

5-Tabi bu arada dr. jivago nickini neden kullandığınızı, anlamını anlatır mısınız?

Bunun tek nedeni okunuşunun çok havalı olması. Ne olduğunu biliyorsunuzdur, Nobel ödüllü Rus Yazar Boris Pasternak’ın, daha sonra sinemaya uyarlanan eserinin adıdır Doctor Jivago.

6-Nihal hanım ekip halinde değil de tek olarak çalıştığınızdan bahsetti. Çalışma tarzınızdan, çeviri sürecinden biraz bahseder misiniz? Mesela çevirilerinizin kontrol mekanizması nasıl işliyor (türkçe metinlerdeki anlatım bozuklukları olabilir, yanlış çevrilen ifadeler olabilir - tabi bunların hiçbiri olmayabilir de:=) - )?

Son tahlilde serbest bir iş olduğu için belli bir çalışma tarzı ya da plan dahilinde yapmıyorum çeviriyi. Altyazılar metin tabanlı dosyalardır. Herhangi bir metin düzenleyicide açarak istediğiniz değişiklikleri yapabilirsiniz. Ekranın bir yanında altyazı, diğer yanında da filmi açıyorum. Bir taraftan filmi izlerken, bir taraftan altyazıyı çeviriyorum. Çevirileri bitirdikten sonra kendim kontrol ediyorum ama zaman zaman gözden kaçan yazım hataları olabiliyor. Divxplanet’e yükledikten sonra altyazıyı indirenlerin ikazları sonucunda da düzeltmeler yaptığım oluyor. Çevirdiğim altyazıyla daha sonra filmi izlerken “keşke şuraya şöyle deseymişim” dediğim de oluyor ama sonuç itibarıyla bu bir yorum meselesi; genelde her iki şekilde de doğru oluyor.

7-Bugüne kadar kaç dizi çevirdiniz? Bir bölümün çevirisi ne kadar vaktinizi alıyor?

Aslında ben dizi olarak sadece Lost’un 4. sezonunu ve The X Files’in 4-5 bölümünü çevirdim. Bakın 5 yıldır çeviri yapıyorum; 100’den fazla divx (ki bunlardan para falan almıyorum), 50’nin üzerinde yasal DVD (bunları para karşılığı yaptım), onlarca bölüm dizi altyazısı çevirdim ama Lost’u çevirmeye başlayana kadar beni sadece divxplanet.com üyeleri tanıyordu. Hani yıllarca tiyatroya emek verip adı bilinmeyen ama bir dizide oynayınca ünlü olan oyuncular olur ya, benim durumum da aynı hesap oldu.

Lost için konuşacak olursak bir bölümün çevirisini mümkün olduğu kadar hızlı çevirmeye çalışıyorum, çünkü onbinlerce kişi bekliyor. Ama aslında bu sağlıklı bir çeviri şekli değil. Ben elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ama bir altyazının sağlıklı olması için en az 2-3 günlük bir çeviri+kontrol süreci gerekir. Önce çevireceksiniz, sonra okuyacaksınız ve yazım hatalarını gidereceksiniz, sonra bu altyazıyla filmi baştan sona izleyeceksiniz, gözünüze takılan hataları düzeltecek, içinize sinmeyen yerleri değiştireceksiniz… Kısa sürede yapılan çeviri kötü olur demiyorum, ancak daha iyi olur. Ama benim maalesef bu kadar zamanım yok. Saatler içinde çeviriyi bitirip yüklemek zorundayım.

8-Lost haricinde çevirileriniz oldu mu? Açık sorayım bu işten para kazandıracak teklifler aldınız mı? Ya da ne bileyim gönüllülük esasına göre çevirdiğiniz başka filmler var mı?

Bu soruyu 7. soruyla birleştirin isterseniz. Cevabı, 7. soruya verdiğim cevabın içinde var.

9-Aileniz, arkadaş çevreniz Lost çevirisi yaptığınızı ilk andan beri biliyor mu? "Aaa 'dr. jivago iyi seyirler diler' diyen çevirmen sen misin gerçekten" türünden şaşkınlıkların sergilendiği ilginç anılarınız var mı mesela?

Eşim biliyordu tabii. Elbette pek çok kere söylediğiniz türden şey geldi başıma. Eşimin iş arkadaşı koyu bir Lost hayranıymış. Sohbet ederlerken konusu açıldığında benim doctor_jivago olduğumu öğrenince inanmamış. Tanışmak istediğini söylemiş. Doğrudan benim de başıma geliyor zaman zaman.

10-Biraz da şu divxplanet.com'dan bahseder misiniz? Sitenin internet âlemindeki yeri, gördüğü ilgi, taşıdığı anlam... Diğer dizilerin çevirmenleriyle muhabbetiniz falan...

2004 yılında kurulan divxplanet şu anda dünya üzerinde en çok tıklanan Türkçe içerikli oluşumlar arasındır. Hatta profesyonel kişilerce yönetilmeyen ve ticari içerikli olmayan en çok tıklanan sitenin divxplanet olduğu bile söylenebilir. İçeriği ve hitap ettiği kitle gereği divxplanet kendine özgü bir alt-kültüre ev sahipliği yapmaktadır. Aslında bu tip community'ler bir alt kültür oluşturma niyetiyle teşekkül etmiyor. Ekşi sözlük, itiraf.com, divxplanet.com gibi sitelerin özelliği, birbirinden çok farklı sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik düzeyden insanın, normal hayatta mümkün olmayacak bir şekilde bir araya getirmeleri. Yani aslında mensup oldukları sosyal sınıf gereği asla aynı ortamda bulunmayacak insanlar, böyle community'ler aracılığıyla aynı bütünün parçaları haline gelebiliyor. Divxplanet.com'da her dine mensup üye var. Bunu bildiğimiz için, mesela Yom Kippur'da, Musevi arkadaşlarımızın ibadetlerini kutlamak için forumda başlık açılır. Aramızda ayrıca her meslek grubundan insan var; avukat, iş adamı, doktor, işletmeci... Artık bu alt-kültür öyle bir hal almış durumda ki, forumdaki doktorlara sağlık sorunlarımızı, avukatlara hukuki sorunlarımızı danışabiliyoruz. Normalde bir özel doktora muayene olmaya gitseniz ya da serbest avukata hukuki bir konu danışsanız tonla para ödemeniz gerekirken, divxplanet'te böyle bir hizmeti bila ücret alabiliyorsunuz. Keza bilişim uzmanı arkadaşlar, üyelerin bilgisayarlarında yaşadıkları sorunlara çözüm bulmak için adeta seferber oluyor. Mesela restoran işletmecisi arkadaşlar, divxplanet buluşmalarında özel fiyat uygulayarak mekanlarını üyelere açıyor. Yani tam anlamıyla komünist bir anlayış hakim divxplanet.com'da.

Divxplanet’in yüklendiği en önemli görevlerden biri de dünya sinemalarının en iyi örneklerini Türk izleyiciyle buluşturmaktır. Türkiye’de gösterime girmemiş, DVD’si Region 2 tabir edilen Avrupa ülkelerinde basılmamış ancak gösterildiği ülkelerde ödülleri silip süpürmüş Asya, Hint, İran gibi ülkelerin filmlerini Türk izleyecilerine, Türkçe altyazılı olarak sunuyor divxplanet.com. Özellikle Asya filmlerine ulaşmak için emule veya torrent adlı paylaşım programlarında kullanılacak kaynak linkleri ve Türkçe altyazılarda en büyük sitedir. Sitede neredeyse yok yok. Üstelik bir şekilde beğendiğiniz ve izlemek istediğiniz ama Türkçe çevirisi bulunmayan bir film için gönüllü çevirmenlere istek yapabiliyorsunuz ve ikna edici olursanız kısa sürede istediğiniz çeviriye kavuşmanız mümkün. Tabii bunların yanı sıra birçok Asya filminin tanıtım ve eleştirisi, filmler üzerine sohbetler de cabası. Tüm bunların yanında, sitedeki bazı üye arkadaşlarımız Türkçe filmlere, işitme engelliler için Türkçe altyazı hazırlamaktadır. Belirtmek istediğim bir diğer husus da, divxplanet’teki çevirilerin DVD firmalarıyla çalışan çevirmenler tarafından çalınması. Şu an piyasada gördüğünüz -bizim tesipt edebildiğimiz kadarıyla- onlarca DVD’de divxplanet çevirmenleri tarafından çevrilmiş altyazılar kullanılıyor. Çok ünlü bir digital TV’de gösterilen filmlerin dublajlarında da divxplanet çevirmenleri tarafından çevrilmiş altyazılar kullanılıyor.

11-İngilizce bilen herkesin yapabileceği iş midir çevirmenlik?

Net bir şekilde hayır! Çeviri yapabilmek için hedef dili, yapısını, kurallarını, günlük kullanımını çok iyi bilmeniz gereklidir.

12-Lost'un 5. sezonu başlıyor bu arada. Eh artık geçmiş bölümleri en iyi bilen biri olarak '5. sezonda karşımıza neler çıkacak' desek neler söylersiniz?

IMDB’den edindiğim bilgiye göre 5. sezon 21 Ocak’ta başlıyor. Lost hakkında ne söylerseniz söyleyin, yapımcılar tam tersini çıkardığı için herhangi bir tahminde bulunmak beni aşar. Ama J.J. Abrams’ı gördüğüm zaman soracağım.

13-Yabancı biri olsaydınız, mesela bir Amerikan, ve de Türkçe bilseydiniz, Türkiye'den hangi diziyi İngilizceye çevirmek isterdiniz?

TV’de izlediğim tek yerli dizi var, Avrupa Yakası. Sanırım onu çevirmek isterdim.

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...