Jump to content

Tarihle Yaşayanlar-diyarbakır Belgeseli


tarihogretmeni

Recommended Posts

diyarbakirsurlarfk8.jpg

30 sahabe mezarının bulunduğu Diyarbakır’ın dinî ve kültürel zenginliği belgesel film halinde çekildi. 8 dilde seslendirilen ve 47 dakika süren belgesel, üç dinin bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış kutsal değerlerini dünya kamuoyu ile paylaşıyor ve Diyarbakır hakkında bilmediğimiz pek çok şeyden haberdar olmamızı sağlıyor.

Diyarbakır’ın üç büyük din için önemli yer teşkil eden kutsal mekanları ve kültürel zenginliklerinin filmi çekildi. ‘Tarihle Yaşayanlar-Diyarbakır Belgeseli’ adını taşıyan çalışma geniş bir kadroyla yaklaşık 1 yılda tamamlanabildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın desteğiyle hazırlanan ve 47 dakikadan oluşan belgesel için Suriye ve Ürdün’de de çekimler yapıldı. Belgesel, Türkçe, İngilizce, Arapça, Farsça, Urduca, Almanca, Fransızca ve İspanyolca olmak üzere 8 dilde seslendirildi. Dünyanın birçok ülkesindeki Türk ataşeliklerine gönderilen belgesel yerli ve yabancı televizyon kanallarında önümüzdeki günlerde yayınlanacak.

Spiker Mesut Mertcan’ın seslendirdiği belgesel, Trabzonlu yönetmen Halil Demirci, yapımcı Bahar Akay ve ekibi tarafından çekildi. Şehrin inanç turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu anlatan Demirci, 3 dinin bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış kutsal değerlerini dünya kamuoyuna ilk kez sunacakları için heyecanlı olduklarını söylüyor. Yönetmen Demirci, terör ve kapkaç çeteleriyle anılan şehrin, aslında bir peygamberler ve sahabeler kenti olduğunu, diğer semavi dinler açısından da çok sayıda kutsal mekân barındırdığını ifade ediyor. Diyarbakır’ın sahip olduğu zenginliklerin bugüne kadar tanıtılmamış olmasına anlam veremeyen Demirci’ye göre, şehir çok değerli ve okunmayı bekleyen bir kitap gibi.

Belgesel hakkında bilgi veren Demirci, kutsal mekân görüntülerini ayetlerde verilen ipuçları ve delilleri ile birlikte ekrana yansıttıklarını anlatıyor. Ashab-ı Kehf mağarasının Diyarbakır’da bulunduğunu belirtirken bölgedeki ilginç bir geleneği ise şöyle aktarıyor: “Lice ilçesinde 168 kişiye Ashab-ı Kehf’ten Yemliha ismi verildiğini tespit ettik. Mağarada bekleyen köpek olan Kıtmir ismi bile 12 kişiye verilmiş. Bu isimler gelenek üzerine veriliyor. Ayrıca mağaranın görüntüsü ve güneş ışıklarının giriş şekli ayetlerde belirtildiği gibi.”

Halil Demirci, ilk insanların yaşadığı, ilk tahılın ve buğdayın hasat edildiği 10 bin yıllık Çayönü bölgesi, Hilar Mağaraları ve Kikan yerleşim alanının ilk kez kendileri tarafından kameraya alındığını söylüyor. İslam, Hıristiyan ve Yahudi dünyasının ilgisini çekecek, turizm açısından önemli kutsal mekânları tespit ettiklerini bildiren Demirci, Eğil yakınlarında Yuhanna İncili’nin yazıldığı mağarayı görüntülemiş. Mağarada aziz mezarları, duvarları süsleyen freskler ve kabartmaları tespit etmiş. “Dağdaki mağaranın içerisinden Dicle Nehri’ne inen yaklaşık 200 basamaklı yol ve gizli geçitler vardı. Bu görüntüler dünya televizyonlarında yayınlandıktan sonra şüphesiz değişik inanca sahip insanlar bu toprakları ziyarete gelecektir. Hz. Elyesa ve Hz. Zülküf’ün burada bulunması, Hz. İlyas’a peygamberliğin bu şehirde verilmesi, Hz. Yunus’un Fis Kayası’nda 7 yıl kalması tarihî gerçeklerdir.” diyen Demirci, şehri, anlatılmayı ve anlaşılmayı bekleyen bir tarih hazinesi olarak tanımlıyor.

Şairler ve yazarlar memleketi

Diyarbakır’ın Halid bin Velid komutasındaki İslam Ordusu tarafından 639’da fethedildiğini hatırlatan Halil Demirci, şehirde o günden bugüne kadar ezan sesinin hiç dinmediğini ve şehrin hiç düşman işgaline uğramadığını söyledi. Şehrin kamuoyundaki kötü imajını hak etmediğini vurgulayan yönetmen, Diyarbakırlıya bu konuda büyük sorumluluk düştüğünü ifade ediyor. Demirci, ünlü Malabadi ve Haburman Köprüsü, Çermik Kaplıcaları, Ergani’deki tarihî eserler ve Silvan’daki Selahattin Eyyubi Camii gibi çok sayıda eserin ayakta olduğunu belirtiyor. Yurtdışındaki insanların Türkiye’yi tanımaması gibi, Türkiye’nin batısının da doğusunu iyi tanımadığını anlatan Demirci, “Ahmed Arif, Sezai Karakoç, Süleyman Nazif, Ozansoy ailesi, Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Gökalp Diyarbakırlı.” diyor.

Diyarbakır belgeselinde Ulu Cami’ye 5 dakika yer verildi. 3 dine mabetlik yapan Ulu Cami, Diyarbakır’da 4 mezhepten olan vatandaşların aynı anda ibadet ettikleri bir mekân. Yönetmen Demirci, camiden çıkan farklı mezhepten insanların aynı avluda bir araya gelmesini, beraberlik ve kardeşlik adına Diyarbakır’ın tarihini özetleyen bir olay olarak nitelendiriyor.

Diyarbakır; sahabe kenti

Fetih sırasında 41 sahabe şehit oldu. Diyarbakır’da 30 sahabe mezarının kesin olarak yerleri biliniyor. Ancak daha sonra şehirde kalan ve soylarını devam ettirenlerle birlikte 541 sahabe ve tâbiînin kabrinin bulunduğu belirtiliyor. Kentte halen sahabe torunu olduklarını belgeleyebilen, şecere tutan aileler var. Kentte 6 peygamberin kabri, 3 peygamberin ise makamının bulunduğu ifade ediliyor. Sahabe kabirlerinin sayısı bakımından Mekke ve Medine’den sonra üçüncü sırada yer alan Diyarbakır’ı Kudüs, Suriye ve Irak takip ediyor. AK Parti 22. Dönem Diyarbakır Milletvekili İrfan Rıza Yazıcıoğlu, hazırladığı 90 sayfalık Diyarbakır raporunu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunmuştu. Yazıcıoğlu, dini envanterleriyle şehrin inanç turizmine kazandırılması için projeler hazırlandığını açıklamıştı.

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...