Bir Öðretmenden Mektup

[trendy]

Biliyor musunuz?

>

>

> Aþaðýdaki imzasýz mektubu bir öðretmen internetten gönderdi.

Ýstanbul'da modern bir alýþveriþ merkezine 5 dakika mesafedeki gecekondu

mahallesinde 3

> yýldýr lise öðretmenliði yapýyor. Ýnternetten gelen mesajlar

konusunda temkinli olmaya çalýþsam da mektupta anlatýlanlarýn son bir

haftada yaþananlara benzerliði nedeniyle, sizlerle paylaþmak istedim:

CAN DÜNDAR

***

> "Biliyor musunuz,

> bu yýl lise 1. sýnýfta okuma yazma bilmeyen bir öðrenci var. Çarpým

tablosunu bilmiyorlar; 10 ve katlarýyla çarpma ya da bölme iþlemi yaparken

bile hesap makinesi kullanýyorlar. 1000 öðrenciden kütüphaneye üye

olanlarýn

> sayýsý 7... Öðrenci tanýma formlarýndaki 'Çaldýðýnýz müzik

alet(ler)i' bölümüne 'radyo, teyp, walkmen' yazan çok sayýda öðrenci var.

Bir öðrenci okula satýr getirmekten uzaklaþtýrma cezasý aldý. Okulda çýkan

kavgada bir öðrencimin boynu döner býçaðýyla kesildi; 28 dikiþ atýldý.

Derste sýkýntý yarattýðý için öðretmeni tarafýndan cezalandýrýlan

öðrencinin aþiret olan ailesi okulu bastý. Kýþýn akþam 5'ten sonra kimse

sokakta yalnýz yürümüyor.

> ***

> Biliyor musunuz,

> öðrencilerimizin % 86'sý sigara, % 42'si hap kullanýyor.

> Okulun etrafýnda hap satanlarý, okulda hap kullananlarý polis

biliyor. Öðrencilerimizin % 23'ü ensest iliþki maðduru... Çoðunun

ailesinde kan davasý, intihar, boþanma, dayak, kaçma, kaçýrma, hapis gibi

hikâyeler var. Bir kýz öðrencimizin babasý, çocuðundan dayak yediði için

okula sýðýndý. Sorun çýkardýðý için müdürün tartakladýðý bir öðrenci,

mahalleden topladýðý

> tanýdýklarýyla müdürün odasýný basýp tehdit savurdu. Koridorda

> birbirlerine

> çarptýklarý için kavgaya tutuþan 2 kýz öðrencinin aileleri okulun

önünde yumruk yumruða dövüþtü. Bazý kýz öðrenciler 100 kontör karþýlýðýnda

minibüs

> þoförlerine, halý saha sahiplerine kendilerini kullandýrtýyorlar.

Geçen yýl

> bir anne, kýzýnýn saçýnýn boyalý diye okula çaðrýldýðýnda, kýzýný

okula koca

> bulmak için gönderdiðini, bu nedenle de süslenmesi gerektiðini

söyledi. ***

> Biliyor musunuz;

> Velilerimizin bir kýsmý yoksulluktan 3-4 aile bir oda-bir salon bir

evi paylaþýyor. Her ay öðretmenler aramýzda para toplayýp bir öðrenciye

bot, palto veya okul araç gereçleri alýyoruz. Maddi durumu iyi olan sayýlý

velilerden biri (notlarýnýn hemen hepsi zayýf olan çocuðunun sýnýf geçmesi

þartýyla), akan damýmýzý onardý. Kapanýþ töreninde bayýlan bir öðrencinin

2

> gündür hiçbir þey yemediðini öðrendik. Öðrencilerimizin % 60'ý

saðlýksýz beslenmeden dolayý hasta, ancak % 90'ýnda son model, kameralý

cep telefonu var.

> ***

> Biliyor musunuz,

> veliler toplantýlara 'ocakta yemeklerini býrakarak', ayakkabýlarýnýn

topuðuna basarak, mantolarýný omuzlarýna atarak geliyorlar. Çoðu öðretmene

nasýl hitap edileceðini bilmiyor ('Güzelim, haným kýzým, sen, hocaaaaa,

ablasý'...) Sakallý, þalvarlý, cüppeli bir veli yalnýzca erkek

> öðretmenlerle

> görüþüyor.

> ***

> Biliyor musunuz,

> her gün büyük bir çaresizlik ve endiþeyle 'Acaba bugün ne olacak?'

diye baþlýyorum iþime... Ders anlatýrken Atatürk'ün gözleriyle

karþýlaþmamaya çalýþýyorum. 10 Kasým'larda, 29 Ekim'lerde þiir okunurken,

marþýmýzý dinlerken aðladýðýmda herkes günün anlamýna aðladýðýmý sanýyor;

oysa çaresizliðe aðlýyorum. "Muhtaç olduðu kudretin dolaþtýðý asil kan"ý

uyuþturucuyla zehirleyen öðrencilerimi kurtaramýyorum. Daha fazla

yazamýyorum; yazdýkça yüreðim aðýrlaþýyor