Bir “Şaşkın” Adam

[ysncn_]

Bir “Şaşkın” Adam

Serdar Kanat

60’lı, 70’li yıllarda; emperyalist işgallerin ve halkların emperyalist işgallere karşı direnişinin şaha kalktığı yıllarda bir müzik türü ortalığı kasıp kavurmaya başlamıştı. Adına rock dendi bu müziğin. Tüm dünyada milyonlarca gencin, siyahın, beyazın, Kızılderililerin, sarı ırkın haklı bir isyanıydı bu müziğin ezgileri, sözleri, notaları... Felsefeleri belki anarşizme dayanıyordu ama yine de insana dairdi, insani değerleri savunuyordu, özgürlük yanlısıydı, sömürü karşıtıydı, anti-emperyalistti… Belki de binlerce solist, grup oluştu tüm dünyada bu müziği icra eden. Aynı bizim ülkemizde olduğu gibi...

Birileri çıktı, ülkemiz halklarına ait ezgileri rock müziğin tınılarıyla harmanlayıp, yaptıkları müziğin adına Anadolu rock dediler. Türküler, şarkılar rock müziğin ezgileriyle söylenir, herkesin diline bu şekliyle dolanır oldu. İşte bunun öncülerindendi birisi…

Uzun saçlarıyla tabu deviren, isyankâr ruhunu kanıtlarcasına, kızını eğitim sistemini protesto adına okula göndermeyen biriydi Erkin Koray. Bilinen lakabıyla Erkin Baba...

Erkin Koray, yaşamında politik olarak herhangi bir anlayışa angaje olmayan ama seçtiği yaşam biçimiyle anarşizan ve protest eğilimler gösteren biriydi bildiğimiz kadarıyla. Ta ki seçimler öncesinde “Oyum MHP’ye!” diyene kadar. “Ben Türk’üm. Günümüzde de vatanını sevenlerin toplandığı MHP ile birlikte olmam bu yüzden çok normal.” diye de gerekçelendiriyordu seçimini. Tam yarım saat neden MHP’ye oy verdiğini anlatarak başlıyordu Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda verdiği en son konserine. Ciddi ciddi kendisine tepki gösterildiğini, en azından MHP’nin nasıl bir parti olduğunu bilen ama Erkin Koray’ı da dinleyenlerin, kendisine tepki duyduğunu anlamış olmalıydı ki, bunca saat dil dökmek durumunda kalmıştı onları ikna etmek için... Edemedi ama... Edemezdi...

Erkin Koray’ın MHP’ye oy vermesi, herkesi de MHP’ye oy vermeye çağırmasının, başta kendisinin açıkladığı bir kaç neden dışında, birçok nedeni var. MHP’nin, vatanın yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin ABD’ye, AB’ye ve diğer sömürücü ülkelere -sanki 58. hükümet içinde yer alıp da, bu satışları kendisi de yapmamış gibi- satışına karşı çıkan, milliyetçi tarzda politikalara ağırlık vermesi, halkın belli bir kesiminin MHP’ye oy vermesine yol açmıştır. Bunların içine Erkin Koray da dâhil olmuş olabilir. MHP’nin değiştiği söylemlerine Erkin Koray da kanmış olabilir. Kürt milliyetçilerinin politikalarının halkta yarattığı tepkiye bağlı olarak MHP’ye kayan oylardan birinin de Erkin Koray’a ait olması normal karşılanabilir vesaire vesaire...

Yukarıda saydığımız nedenlere, fazladan daha birçok neden eklenebilir. Biz de ekleyebiliriz, Erkin Koray da... Ancak asıl tartışılması gerekenin Erkin Koray’ın MHP’ye oy vermesi olduğu gerçeği değişmeyecektir. Tartışacağız elbette...

MHP’yi herkes tanımalı, nasıl bir geçmişe sahip olduğunu bilmelidir. Bunu da en başta aydınlar, sanatçılar yapmalıdır. “Değiştim” demekle değişilmeyeceğini en başta onlar bilmeli, bilmekle kalmayıp herkese de anlatmalıdır... Maraşları, Çorumları, Sivasları, Balgatları, Piyangotepeleri, Mamakları, 16 Martları, Bedri Karafakioğlu’nu, Doğan Öz’ü, Bedreddin Cömert’i, Cevat Yurdakul’u, Ümit Kaftancıoğlu’nu, 2 Temmuzları ve yaşamını faşist kurşunlarla, bombalarla kaybeden binlerce genci, öğrenciyi, halkı... kendisine “aydınım” diyen birinin bilmiyor olması kabul edilemez. Hele de Erkin Koray gibi, bu ülkedeki ezberci eğitime karşı belki de bireysel olarak yapılmış en sert anarşist protestoyu yaparak, kızını okula göndermeyecek kadar bilinçli birinin bilmiyor olması hiç kabul edilemez.

Çünkü aydın, kendi ülkesine, tarihe ve halka karşı sorumludur. Sorumluluk, güçlüden yana değil, haklıdan yana olmakta; zalimden yana değil mazlumdan yana olmaktadır. Daima insana dair olanı, halka ait olanı savunmak; güzeli, iyiyi, doğruyu sahiplenmektir aydın sorumluluğu... Bu sorumluluk ilkeseldir aydın için. Zaman, mekana, kişiye göre değişmez, değiştirilemez. Bu ülkede faşizm gerçeği vardır ve bundan en başta aydınların, sanatçıların, bu ülkenin kültürlü insanlarının haberdar olması gerekir. Bu ülkede katliamlar yaşanıyor onyıllardır. Kayıplar var birlerce, gözaltında yitirdiğimiz.

F Tipleri var tam 122 kişiye mezar olan. Seçim hakkında görüş belirtti diye gözaltına alınıyor işkencelerle insanlar ve hiç sorgusuz sualsiz hapse atılıyor onlarcası… Bu ülkede adalet yok, hak yok, hukuk yok, fikir ve düşünce özgürlüğü yok. Bir 12 Eylül öncesi yaşandı bu ülkede. Sokaklarda, fabrikalarda, okullarda, evlerin bodrumlarında insanlar işkencelerle, bombalarla, kurşunlarla katledildi. Katillerin adresleri mahkeme tutanaklarında mevcut… Adreslerde “Ülkü Ocakları” yazıyordu, “MHP” yazıyordu. Sivil faşistler bu ölümlerden dolayı yargılandı göstermelik de olsa.

Çoğu ceza almadı, zamanaşımına uğradı davaları, daha doğrusu uğratıldı. MHP üzerine, sivil faşizmin üzerine sayfalar dolusu yazabiliriz. Yazdık da… Yine yazacağız, yine teşhir edeceğiz katilleri. Bizim şaşırdığımız, bunun hafızalardan çok çabuk silinmesidir.

İşte bütün bu gerçeklerin ışığında, Erkin Koray’ın MHP’ye oy vereceğini açıklaması, bu yazının yazılmasını zorunlu kıldı. Başta Erkin Koray’ın, sonra da tüm Erkin Koray gibi düşünenlerin kendilerine gelmesi; yaşanan bu bilinç çarpıklığının herkes tarafından anlaşılması; eskiden yaşanmış olan, bugün de eskisi gibi olmasa bile yaşanan ve gelecekte yaşanması kuvvetle muhtemel olan sivil faşist katliamlara dikkat çekilmesi için…

Biz sanatın ve sanatçının, insana ait güzel olan ne varsa sahiplenmesi gerektiğine inananlardanız. Bırakalım değerleri sahiplenmeyi; onu yaratanlara, yaşatanlara ve ileriye taşıyanlara karşı nefret duygusu taşıyanların bir sanatçı tarafından sahiplenilmesi ise herhalde yalnız ve yalnız Türkiye’de yaşanıyor. Bu “onurun” sahibi de ne yazik ki onyılların “Erkin Baba”sı Erkin Koray’a ait.

Sanatın özü ilericidir, ilerici olmak durumundadır. Sanatın gerici olması düşünülebilir mi? Veya bir sanatçının? Gericiliğin, ırkçılığın, faşizmin sembolü olmuş bir parti, bir sanatçı tarafından savunulabilir mi? Sorularımızın muhatabı Erkin Koray’dır elbette. Ve onun gibi düşünen sanatçılar...

Aslında Erkin Koray’ın durumu, devletin yıllardır, özellikle 12 Eylül’den beri, uyguladığı toplumsal hafızayı silme politikalarının tipik bir örneğidir. Erkin Koray’ın birdenbire MHP’lileşmesi, politikliğin değil, tam tersine apolitikliğin, hafızanın yitirilmesinin, doğruyla yanlışın yer değiştirmesinin, en genelinde de devletin uyguladığı dezenformasyonun etkilerinin nerelere varacağının göstergesidir. Şaşkındır Erkin Koray. Aynı kendi şarkısı gibi...

Bir o yana bir bu yana yatma şaşkın

Tenhalarda menhalarda bitmiş şaşkın

Sana başka sözüm yok bu alem içinde

Bir alemsin şaşkın sen alem içinde

Şaşkın sana ne dedim sen ne yaptın

Dün gece gördüm seni ters yola saptın

Sanki bugünün Erkin Koray’ını yazmış Erkin Koray. Bugünkü Erkin Koray’a “cuk oturuyor” gerçekten de şarkının sözleri. “Rock müziğin tarihi, kökenleri, felsefesi nedir?” desek herhalde en fazla konuşacak, cevabı en uzun olacakların başında gelecektir Erkin Koray. Yazının girişinde çok çok kısa bir özetini yazdık. Sayfalar dolusu da yazabilirdik, gerek görmüyoruz. Yazdıklarımıza Erkin Koray’ın bir itirazı olacağını sanmıyoruz. Bizimle aynı şeyleri söyleyecektir kuşkusuz. Ama bunu geçmişin değil, bugünün Erkin Koray’ı yapacağı için, pek kıymet-i harbiyesi olmayacaktır.

Son söz olarak; “şaşkınlık” bir insanlık halidir. İnsan-ı beşer, bir gün şaşar! Dileğimiz Erkin Koray’ın bu şaşkınlıktan çabuk sıyrılmasıdır. Tarihin, bilimin ve halkın önünde suçlu olacağı bir durumdan mümkün olduğunca hızlı bir şekilde kurtulmasıdır.

Verdiği oyun ne anlama geldiğini, kimlere ve nasıl bir geleceğe oy verdiğini yine mümkün olduğunca çabuk kavramasıdır. Gerçekten aydın ve sanatçı olmanın gereklerini bir an önce öğrenmesidir muradımız. Erkin Koray’dan ve tüm şaşkınlardan tek isteğimiz budur...