Jump to content

dünyaya meteor düşerse


heses

Recommended Posts

Arkadaşım video yu seyretmedim.ama 10 km çaplı bir meteor un dünyamıza çarpasıyla birlikte kısa sürede

yaşam yok olur.Bundan 65 milyon yıl önce düşen meteor un neler yaptığını duymuşunuzdur.Saygılarımla

65 MİLYON yıl önce dünyanın var olduğuna inanıyormusun gerçekten

hatırlatayım 25.10.( 2007 ) deyiz.. saygı bizden

Link to comment
Share on other sites

Bugünkü uzayda gördüğünüz sistemin tüm elemnları kimine göre dünya kadar kimine göre güneş kimine göre de nokta boyutlarında bir cismin patlamsıyla(Bing Bang teorisi) birlikte oluştuğu söyleniyor.Bu olay bundan 5 milyar yıl evvel olduğu tahminlerinde bulunuyor.Stephen Hawking in bu konuda bir çok teorisi var.Örneğin eğer patlama olayı saniyenin milyonda birinin milyarda biri anında bir geçikme olsaydı bu gün uzaydaki hiçbir cisim oluşmazdı.Şimdi esas konumuza dönersem kimyadan anlayan arkadaşlarım bilirler radyoaktif maddelerin belirli yarılanma süresi vardır.Örneğin 10 gr olan bir uranyum belli bir süre sonra yarısı başka bir maddeye dönüşür ve 5 gr uranyum kalır.Bu uranyumun ilk miktarı hesaplanırsa dünyanın yaşını yada bulunduğu kayacın yaşı hesaplanabiliyor.Bu ve buna benzer bir çok yöntemle hesaplama yapılmıştır.

Fazlasıyla belgesel seyreden bir insanım.Dinazorların yok olmasının nedenlerinden biri olarak bu meteor çarpmasının olduğu söyleniyor(bir teoridir)Şu anda sadece 2-3 km çapında bir cisim atmosferde yanmadan dünyamız çarpsa bu günkü medeniyetten eser kalmaz.Dünyadaki canlıların yarısına yakını yok olur.Hatta biraz daha büyük olsa yörüngesinden saptırabilir dünyayı.Belki video gerçek olmayabilir ancak gerçek olursa

dua etmeye başlayın derim.Zira çarpmasıyla birlikte devasa tsunamiler oluşur.Çarpmanın etkisiyle klakan toz dünyanın ışık alma miktarını düşürür.ve ayrıca sera etkisi yapar.Bitkiler yeterince ışık almayınca aylar içinde denizlerdeki ve karadaki besin üretici ve oksijen üretici canlılar ölür.Peşine de diğer canlılar ölür.Ve

ekosistem sistem çöker.Saygılarımla

Link to comment
Share on other sites

Tek bildiğim,

Soyadı Bush olan başka bir Amerikan başkanı daha gelirse,

Dünyanın yok olması için değil kurtulması için bir meteor dilemekten başka çaremiz yok.

Zira bu dünya başka bir Bush'u daha kaldıramaz. Eşyanın tabiatına aykırı :D:D

Link to comment
Share on other sites

heses arkadaşım ben espri yapmadım.Siz e bilimsel açıklamalar yaptım.Sanırım ya lise okumadınız.yada

lise deki fen derslerini iyi dinlemediniz.Nesine güldünüz anlamadım bu durumda siz Miladdan Önce yi de hiç duymadınız demektir.Mısır mezopotamya size yabancı gelir.İstersen google den bulduğum yazıları bir okuyunuz.Sanırım düşüncelerinizi değiştirecektir.Saygılarımla

NOT:Evrim teorisine kesinlikle inanmıyorum

----------------------------------------

BİG BANG’IN DOĞUŞU

----------------------------------------

Evrenin yaratılışı, bundan bir asır önce, astronomların önemli bir bölümü tarafından gözardı edilen bir kavramdı. Bunun nedeni ise, 19. yüzyıldaki bilim anlayışının, evrenin sonsuzdan beri var olduğu varsayımını benimsemesiydi. Evreni inceleyen bilim adamlarının çoğu, zaten sonsuzdan beri var olan bir maddeler bütünüyle karşı karşıya olduklarını sanıyor ve evren için bir "yaratılış", yani başlangıç olduğunu akıllarından bile geçirmiyorlardı.

Bu "sonsuzdan beri var olan evren" fikri, Batı düşüncesine materyalist felsefe ile birlikte girmişti. Eski Yunan'da gelişen bu felsefe, maddeden başka bir varlık olmadığını savunuyor ve evrenin sonsuzdan gelip sonsuza gittiğini öne sürüyordu. Aslında materyalizm, Ortaçağ'da Kilise'nin hakim olduğu dönemde rafa kaldırılmıştı. Ama Rönesans'tan sonra batılı bilim ve fikir adamlarının yeniden eski Yunan kaynaklarına merak sarmaları ile birlikte, materyalizm de yeniden kabul görmeye başladı.

Alman felsefeci Immanuel Kant “sonsuz evren” iddiasını Yeni Çağ’da ilk kez gündeme getiren kişiydi. Ancak bilimsel bulgular Kant’ın bu iddiasını geçersiz kıldı.

1920'li yıllar, modern astronominin gelişimi açısından çok önemli yıllardı. 1922'de Rus fizikçi Alexandre Friedmann, Einstein'in genel görecelik kuramına göre evrenin durağan bir yapıya sahip olmadığını ve en ufak bir etkileşimin evrenin genişlemesine veya büzüşmesine yol açacağını hesapladı. Friedmann'ın çözümünün önemini ilk fark eden kişi ise Belçikalı astronom Georges Lemaitre oldu. Lemaitre, bu çözümlere dayanarak evrenin bir başlangıcı olduğunu ve bu başlangıçtan itibaren sürekli genişlediğini öngördü. Ayrıca, bu başlangıç anından arta kalan radyasyonun da saptanabileceğini belirtti.

Yapılan hesaplamalar, evrenin tüm maddesini içinde barındıran bu "tek nokta"nın, korkunç çekim gücü nedeniyle "sıfır hacme" sahip olacağını gösterdi. Evren, sıfır hacme sahip bu noktanın patlamasıyla ortaya çıkmıştı. Bu patlamaya "Big Bang" (Büyük Patlama) dendi ve bu teori de aynı isimle bilindi. Big Bang'ın gösterdiği önemli bir gerçek vardı: Sıfır hacim "yokluk" anlamına geldiğine göre, evren "yok" iken "var" hale gelmişti. Bu ise, evrenin bir başlangıcı olduğu anlamına geliyor ve böylece materyalizmin "evren, sonsuzdan beri vardır" varsayımını geçersiz kılıyordu.

Big Bang’ı destekleyen bilimsel deliller

Big Bang olayını destekleyen en önemli bulgu, evrenin “izotropik” yapı özelliğine sahip olmasıdır. İzotropik evren modelinde; uzayın her tarafı, her köşesi “kozmik fon ışıması” denilen bir ışıma ile sabit bir sıcaklığa sahiptir. Bu sıcaklık değeri bizim algılama gücümüzün bir hayli dışındadır. Zira “soğuk” olarak anlayabileceğimiz bu değer, -270°C’dir ve mutlak Kelvin sıcaklığı cinsinden de 3°K derece olarak tanımlanır. Tüm uzay -270°C’lik bir sıcaklık değeri ile dopdoludur. Evrenin neresinden, neresine; nasıl bakılırsa bakılsın; en yakın galaksilerden en uzaktaki yıldız kümelerine kadar hep aynı değerle karşılaşılır. Bu özelliğe, evrenin “izotropik” özelliği denir. Ve şimdiye kadar defalarca ve defalarca test edilmiş ve sonuç hep aynı -270°C değerini göstermiştir.

ABD’li bilim adamı Huble’nin ortaya koyduğu evrenin genişleme anlayışından yola çıkan George Ganow, Ralph Alpher ve Robert Herman çok ilginç bir fikir ortaya attılar. Bu üç dahi diyorlardı ki; “Evrenimiz uzak geçmişteki sıcak ve yoğun bir madde ile başlamışsa, bu ilk çekirdekten geriye mutlaka bir ışınım kalmış olmalıdır.”

1948 yılında, büyük patlamadan arta kalan ve evrenin genişlemisiyle birlikte soğuyan ışınımın (radyasyon) yaklaşık -268°C lik bir sıcaklığa sahip olması gerektiği sonucunu teorik olarak hesapladılar. Aradan yaklaşık 20 yıl geçtikten sonra 1965’te iki elektronik mühendisi duyarlı bir rodyo antenini ayarlarken, antenin algıladığı sinyallerle evrenin yaklaşık -270°C’lik bir radyasyonla dopdolu olduğunu fark ettiler. Böylece 20 yıl önce teorik olarak hesaplanan sonuç ispatlanmış oldu.

Buradan çıkan en çarpıcı sonuç şu olmalıdır:

Zamanda geriye doğru gittiğimizde, daha sıcak ve daha küçük bir evrenle karşılaşacaktık. Bu gerçek bizi 15 milyar yıl daha geriye gittiğimizde, minicik bir evrenin 1032 derecelik cehennem gibi bir sıcaklık değeri ile karşı karşıya bırakır.

Patlamadaki denge

Evrenin içinde yaklaşık 300 milyar galaksi vardır. Bu galaksilerin belirli şekilleri vardır, spiral galaksiler, eliptik galaksiler gibi. Bu galaksilerin her birinde bir o kadar da yıldız vardır. Bu yıldızlardan biri olan Güneş'in ise etrafında büyük bir uyum içinde dönmekte olan 9 gezegen vardır. Bunlardan üçüncüsünün üzerinde şu anda birlikte yaşıyoruz.

Bu evren acaba size bir patlama sonucunda etrafa rastgele saçılmış bir madde yığını gibi geliyor mu? Rastgele saçılan madde nasıl düzenli galaksiler oluşturabilir? Neden madde belirli noktalarda sıkışıp toplanarak yıldızları meydana getirmiştir? Sadece Güneş Sistemi'nin hassas dengesi bile, korkunç bir patlama ile ortaya çıkmış olabilir mi? Bu sorular önemli sorulardır ve bizi Big Bang'ın ardından evrenin nasıl şekillendiği sorusuna ******ürür.

Big Bang, bir patlama olduğuna göre, beklenmesi gereken, bu patlamanın ardından maddenin uzay boşluğunda "rastgele" dağılması olacaktır. Bu rastgele dağılan maddenin evrenin belirli noktalarında birikip galaksiler, yıldızlar ve yıldız sistemleri oluşturması ise, bir buğday ambarına atılan bir el bombasının, buğdayları toplayıp, düzenli balyalara sarıp üst üste istiflemesi kadar "anormal" bir durumdur. Big Bang teorisine uzun yıllar karşı çıkmış olan Sir Fred Hoyle, bu durum karşısında duyduğu şaşkınlığı şöyle ifade eder:

“Big Bang teorisi, evrenin tek ve büyük bir patlama ile başladığını kabul eder. Ama bildiğimiz gibi patlamalar maddeyi dağıtır ve düzensizleştirir. Oysa Big Bang çok gizemli bir biçimde bunun tam aksi bir etki meydana getirmiştir: Maddeyi birbiriyle birleşecek ve galaksileri oluşturacak hale getirmiştir.”

Gerçekten de Big Bang ile oluşan madde "olağanüstü" bir biçimde şekil ve düzen almıştır. Böyle bir düzenin oluşabilmesi ise bizi tek bir gerçeğe ******ürmektedir: Evrenin üstün kudret sahibi Allah tarafından kusursuzca yaratıldığı gerçeğine...

Zaman denilen boyut

Zamanın özelliği, yapısı, gerçeği, yani kısaca kendisi tam bir bilmecedir.

Bilmece şudur: Zaman denilen boyut üzerinde olayların gerçekleştiği akıp giden bir ‘şey’ midir, yoksa sadece olayların ‘kendisi’ midir? Eğer olayların kendisine ‘zaman’ dersek, o takdirde ‘olay’ nerededir? Daha doğru bir ifadeyle ‘olay’ ne demektir? Eğer olay dediğimiz bir hareket ise, zamansız hareket olmadığından ve evrendeki her nesne hareket halinde olduğundan; bu gerçek bizi evrenin yaratılışı demek olan maddenin yaratılmasıyla, zamanın yaratılmasının örtüşüp çakıştığı ana ******ürür.

Zamanı iyi anlayabilmemiz için, zamanın uzaya nasıl bağlı olduğunu anlamamız gerekiyor. Uzay ölçülüdür. Zamanı uzay sayesinde ölçebiliyoruz. Zaman bir nesnenin uzaydaki bir noktadan başka bir noktaya geçtiği anın aralığıdır.

Kısaca; evren, zamanla birlikte yaratılmıştır. Evrenin başlangıcının ‘öncesi’ yoktur. Çünkü ‘önce’ durumunda zaman yoktu.

Evren-zaman ilişkisini de şöyle açıklamak mümkündür: Evrende en küçük olan bir zaman dilimi vardır ve bu değer 10-43 saniyedir. Bu değere “Planck Zamanı” denir. Bu zaman aralığı artık bölünüp parçalanamaz ve kendinden daha küçük bir zaman dilimine ayrılamaz. İşte 10-43 saniye 3x1010 cm/sn (ışığın hızı) çarpıldığı zaman ortaya çıkan sonuç 10-33 cm olacaktır ki, bu değer bize ilk evren maddesinin boyutunu verecektir. Koskoca kainatta görülen en küçük mekan aralığı budur. Bundan daha küçük bir boyut bulunamaz ve bu mekan da artık ikiye bölünüp parçalanamaz. “Peki bu küçük mekan içinde ne vardır?” diye sorulursa, cevap olarak denilebilir ki nur vardı.

Şimdiye kadar zaman için yapılan tarifler, zamanın hızı hakkındadır. Ve zamanın hızını ve değerini mutlak anlamda ölçmek de mümkün değildir. Ölçülen sadece ve sadece evrendeki fiziksel değişimin hızıdır. Bir kum saatindeki kumların yere doğru düşmesi yer çekimi kuvvetine bağlıdır. Saatteki akrep ve yelkovanın dönüş hızları saatteki pilin içindeki kimyasal enerjninin hareket enerjisine dönüşmesidir. Vb... Dolayısıyla dünyada bulunan her nesne ‘zaman’ın akış hızına bağlıdır.

O halde? Geçilen an, bir daha geri gelmez. Geçmişi değiştirmek mümkün değildir. Geleceği ise hiç bilmiyoruz. O halde tasavvuf ulemasının dediği gibi, “dem bu demdir”, yani “zaman bu andır.”

VİKİPEDİ DEN ALINTIDIR------------------Evrenin ve dünyanın varoluş süreci-----------------------------------------

Azoik devir (canlısız) [değiştir]

13,5 milyar Büyük patlama ile maddenin evriminin başlaması : Big Bang [1][2]

Büyük patlamadan 10-35 saniye sonra atom altı parçacıkları ; Kuarkların oluşması

Büyük patlamadan 1 saniye sonra Gama ışınları

Büyük patlamadan 3 dakika sonra genişleyen evrenin yarıçapı 40 ışık yılı noktaya ulaşması

Büyük patlamadan 100 bin yıl sonra maddenin görünmesi

Büyük patlamadan 3 milyon yıl sonra ilk elementler Helyum ve Hidrojen’in ortaya çıkması [3]

5 milyar, Güneş’in oluşması

4,5 milyar, Dünya’nın oluşması

4 milyar, Ay’ın oluşması

Arkeozoik devir (canlılı) [değiştir]

3,5 milyar Canlılığa geçiş ve tek hücreliler

3,465 milyar, Cynobacteria benzeri canlılar

3 milyar, prekaryotlar (çekirdeksiz tek hücreliler)

2 milyar, ökaryotlar (çekirdekli tek hücreliler)

Proterozoik devir [değiştir]

1,5 milyar , 600 milyon, bakteriler – deniz yosunları – mantarlar – ilkel canlılar

1,2 milyar, eşeyli üreme

700 milyon hayvanlar ve bitkiler farklılaşıyor

Paleozoik devir [değiştir]

600-500 milyon,Kambriyen dönemi omurgasız deniz canlıları

500 milyon , omurgalı deniz canlıları, yaşamın karalara geçmeye başlaması

500-400 milyon,Ordovisyen dönemi kabuklular,midyegiller, deniz yosunları, su otları

440-400 milyon, Silurian dönemi , soluk alan hayvanlar

400-350 milyon, Devonian dönemi, Amfibiler, kafadan bacaklılar

350-300 milyon, Missisippian dönemi , karaların genişlemesi, ilkel kafadan bacaklılar, kanatlı böcekler

300-270 milyon, Pennysylvanian dönemi, sıcak iklim, bataklıklar, iri sürüngenler, böcekler

270-220 milyon, Permiyen dönemi, sürüngen türleri

Mezozoik devir (orta evrim düzeyinde canlılık) [değiştir]

220 – 180 milyon,Triassic dönem, volkan etkinlikleri , deniz sürüngenleri,

200 milyon eski (arkaik) (yumurtlayan) memeliler

180-135 milyon,Jurassic dönem, dinazorlar, kozalaklı bitkiler

135-70 milyon, Cretaceous dönemi, dev kertengelelerin yok oluşu, çiçekli ağaçlar,günümüz böcekleri

100 milyon yeni (eteneli) (plesentalı) memeliler

Cenozozik devir (son jeolojik dönem) [değiştir]

70-60 milyon,Paleogene dönemi, Paleocene çağı, kemirgenler (prosimiyen) (kemirgen memeliler) ağaçsivrifaresi, kuşlar

65 milyon, dinazorların yok oluşu

60-40 milyon, Paleogene dönemi, Eocene çağı, yüksek memeliler (primatlar)

40-25 milyon, Paleogene dönemi, Oligocene çağı, hançerdişli kedigiller

30 milyon, antropoidler (insana yaklaşan primatlar)

25-10 milyon, Neogene dönemi, Miocene çağı, otlayan memeliler, Catharhin’ler (insanınkine benzeyen diş yapısı bulunan eski dünya maymunları)

10-1 milyon, Neogene dönemi, Pliocene çağı, dağların yükselmesi, iklimin soğuması

20 milyon, insanımsılar (homonoidler)

15 milyon, kuyruksuz iri maymunlar (ape’lar)

7,5 milyon, Pongit’ler (Orangutan soy ağacının ayrılması)

6 milyon, Panida’lar (Goril ve Şempaze soy ağacının ayrılması)

5 milyon, insansılar (hominidler)

4-3 milyon, Australopithecus

4 milyon, insansıların dikilmesi (hominianlar) (ayağa kalkması) [4] [5] [6]

3 milyon, insan cinsi (homo) ve onun ilk türü (homo habilis)

Paleolitik Kültür Evresi başlangıcı (Eski Taş Çağı)

2,5 milyon, kültürel evrimin organik evrim önüne geçmesi,

2,5 – 2 milyon, dik duran insan türü (homo erectus), taş aletler

1 milyon, Quaternary dönemi, Pleistocene çağı (10 bin yıla kadar) düşünen insan türü (homo sapiens) , buzulların yayılması

500 bin, Ateş kullanımı

200 bin, Çağdaş tipte düşünen insan (modern homo sapiens) (bugün var olan ırklar), din [7]

Mezolitik Kültür Evresi başlangıcı (Orta Taş Çağı)

31-13 bin, Sanat[8]

14 bin, Hayvanların evcilleştirilmesi[9]

Neolitik Kültür Evresi başlangıcı

M.Ö. 10 bin – Quaternary dönemi, Holocene çağı, Asalaklıktan üreticiliğe geçiş

M.Ö. 9000

M.Ö. 8000 – Tarım, yerleşik hayat

M.Ö. 7000 – Çömlekçilik

M.Ö. 6000 –Dokumacılık, keten, sal, orak, Öküzün evcileştirilmesi

M.Ö. 5000 – Sulama, terazi

M.Ö. 4000 -- Bakır , güneş saati , Pakistan’da İndus Uygarlığı

M.Ö. 3600 – Bronz kullanımı

M.Ö. 3500 – Sümerlerde Tekerlekli arabalar-yazı-saban , Mısır’da Nehir kayıkları

M.Ö. 3000 – Eşitlikçi ilkel topluluktan katmanlı uygar topluma geçiş (Uluslar) , Mum kullanımı

M.Ö. 2800 – Takvim

M.Ö. 2650 – Taş anıtlar

M.Ö. 2500 – Edebiyat (Homeros’un İlyada ve Odysseia), Cam

M.Ö. 2340 – İmparatorluklar

M.Ö. 20. yüzyıl – At’ın evcilleşmesi , Fenike şehir devletleri

M.Ö. 19. yüzyıl

M.Ö. 18. yüzyıl – Matematik ve Astronomi ,Fermantasyon

M.Ö. 17. yüzyıl – Hammurabi Kanunları

M.Ö. 16. yüzyıl

M.Ö. 15. yüzyıl – Tıp, Ebers Papirüsü, Alfabe

M.Ö. 14. yüzyıl

M.Ö. 13. yüzyıl – Tektanrıcılık

M.Ö. 12. yüzyıl – Boyalar

M.Ö. 11. yüzyıl – Denizcilik

M.Ö. 10. yüzyıl

M.Ö. 9. yüzyıl

M.Ö. 8. yüzyıl

M.Ö. 7. yüzyıl

M.Ö. 6. yüzyıl

M.Ö. 5. yüzyıl

M.Ö. 4. yüzyıl

M.Ö. 3. yüzyıl

M.Ö. 2. yüzyıl

M.Ö. 1. yüzyıl

1. yüzyıl

2. yüzyıl

3. yüzyıl

4. yüzyıl

5. yüzyıl

6. yüzyıl

7. yüzyıl

8. yüzyıl

9. yüzyıl

10. yüzyıl

11. yüzyıl

12. yüzyıl

13. yüzyıl

14. yüzyıl

15. yüzyıl

16. yüzyıl

17. yüzyıl - Sanayi Devrimi

18. yüzyıl

19. yüzyıl

20. yüzyıl

21. yüzyıl

-----------------------------------------------------------------------------

Dinazorların yokoluşu ile ilgili teoriler

-----------------------------------------------------------------------------

Dinazorlar neden yok oldu?

Darwin in “yeterince arastirmadik, yeterince bulamadik” diye fosil kayitlarinin eksikligiden yakinarak kabul etmedigi sicramalari bir onceki yazida yazmistim.

Bu yazida biraz daha detaya girecegim.bir de dinazorlardan ornek verecegim.Buyrunus..

Gunumuzden 200 milyon yil once dinazorlar ortaya cikti, kanatlı sürüngenler olan pterozorlar ise daha sonraları ortaya çıktılar. Memeliler, thraspid sürüngenlerden geliştiler fakat gelişimleri çok yavaştı. Diğer omurgalı karasal yaşam formları üzerinde hakim olan dinozorların patlayıcı büyümesi, memelilerin daha fazla gelişmesine olanak vermedi. Milyonlarca yıl küçük boyutlarda ve küçük sayılarda varlıklarını sürdürdüler, geceleri yiyecek arayarak, devasa çağdaşlarının gölgesinde kaldılar.

Mezozoik dönemin sonunda –65 milyon yıl önce– yeni bir kitlesel tükeniş gerçekleşti ve dinozorlar dünya yüzeyinden silindiler. Karada yaşayan, denizde yaşayan ve uçan sürüngenlerin (dinozorlar, ichthyozorlar ve pterozorlar) çoğu silinip gitti. Sürüngenlerden geriye yalnızca timsahlar, yılanlar, kaplumbağalar ve kertenkeleler kaldı. Ne var ki türlerin bu muazzam ölçekli yok oluşu sadece dinozorlarla sınırlı değildi. Aslında ammonitler, bellemnitler, bazı bitkiler, yosunlar, kabuklu yumuşakçalar, derisi dikenliler ve başkaları da dahil, tüm canlı türlerinin üçte biri yok olmuştu.

Dinazorlar cok iri, hantal yaratıklar olduklarına dair yaygın kanının aksine, her boyutta dinozor mevcuttu aslında. Çoğu göreli olarak küçüktü, birçoğu arka ayakları üzerinde dik yürüyordu ve çok hızlı koşabiliyordu.

Dinazorlarin yok oldugu bu kitlesel bir tükeniş dönemi, memelilerin ortaya çıkışının önünü açarak ileri doğru devasa bir evrimsel sıçramanın yolunu hazırladı.

Nasil oldu bu?Buyrunus efenim soyle oldu(diyorlar):

En cok tartisilan senaryo birt goktasinin yeryuzune carpmasi sonucunda yok olduklaridir, digeri de yanardaglardan cikan gaz –duman bulutlarinin atmosferi kaplayarak baslattigi bir buzul caginin sonunda yok olduklaridir.Bu teoriler onlarin yok olmasini aciklayabilir ancak Darwin in kabul etmedigi sekmelerin sayisi o kadar coktur ki, periyodik olarak bu kadar cok goktasinin yeryuzune carpmasi, yasami sekteye ugratmasi –uzayin boyutlari, atmosferik bulgular goz onune alinirsa-dusuk bir olasiliktir.veya bir art niyet vardir(!).

Ve en onemli nokta bilinenin aksine dinolar bir gecede veya bir yilda yok olmadilar, yine jeolojik zamana gore kisa sayilabilecek ama bu teoriler icin de uzun sayilabilecek bir zaman diliminde yok oldular:

1 ila 2 milyon yil icinde yok oldular!

Goktasi ve volkanlarla ilgili teorileri kabul etmek diger turlerin yok olusunu, hem de cesitli donemlerde pek cok kez, aciklayamiyor.

Baska bir teori de memelilerle girdikleri amansiz rekabet sonucu beslenme alanlarinin daralmasi ve zamanla yok olmalaridir.dogal seleksiyon kisaca, adama zorla dedirtiyorsunuz yane.

Dedigim gibi canli turlerinin periyotlarla yok olup tekrar cesitlenmesine,aslinda turlerin evrimine hukmeden yasalarla bakilmalidir ve bu yasalar bence evrim surecinin icinde bulunmalidir.Bu süreç hem uzun yavaş değişim dönemlerini hem de, bir yandan bazı türlerin kitlesel tükenişlerine diğer yandan da yeni türlerin ortaya çıkmalarına ve güçlenmelerine yol açan muazzam ölçüde hızlanmış değişim dönemlerini içerir(patlamalari).

Saygilar demeden...

Bana acidigini soyleyen yazilardan, dogru yoldan ciktigimi ima eden yazilardan biktim..durmadan kutsal kitaplardan ornek vererek yol gosterilmesinden de...Varsa bir gorusunuz, fikriniz, bilginiz (mesela Dinazorlar neden yok oldu? Veya 30 -40 bin yilda bir neden canli turlerinin sayisinda buyuk degismler oluyor?kambriyen cagda pek cok ilkel canlinin izi bulunurken neden o doneme ait bir tek Homo Sapiens fosili yok?buldular da sakliyorlarsa ilahi dine mensup (hristiyan, musluman, musevi vs) bir bilim adami neden arayip cikarmiyor?)ortaya cikarin...yazin biz de ogrenelim.

insanlara gecmedik daha, bi de onu gorun!

Link to comment
Share on other sites

65 MİLYON yıl önce dünyanın var olduğuna inanıyormusun gerçekten

hatırlatayım 25.10.( 2007 ) deyiz.. saygı bizden

Bu cevaba yaşınız sorulur. Sanırım oldukça gençsiniz.

Sakın başka bir platformda dile getirmeyiniz. Bing bang hakkında araştırma yapınız. Birde dünyanın tahmini kaç milyon yıl önce oluştuğunu. Son olarak var olan (MS yada IS 2007 gibi) rakamlara kesinlikle inanmayınız. Dünyanın sönmüş bir yıldız olduğunuda unutmayınız!

Link to comment
Share on other sites

haa belkide arkadaşın kafası 0 olayını almıyodur bea kızmamak lazım! Hani Harezmi 0'ı miladdan sora buldu ya 65 milyondan 0 a nasıl geri saydılar acaba diye bir an düşündü ve olamaz dedi :p

ayrıca ben big bang olayına pek sıcak bakmıyom arkadaşlar! Sıcaklıkların düşmesiyle dinazorların bittiğine inanıyorum. benim bildiğim 2 bang var=bang bang lucky luke-bang bang shoot me down! :D:D

Link to comment
Share on other sites

Bu cevaba yaşınız sorulur. Sanırım oldukça gençsiniz.

Sakın başka bir platformda dile getirmeyiniz. Bing bang hakkında araştırma yapınız. Birde dünyanın tahmini kaç milyon yıl önce oluştuğunu. Son olarak var olan (MS yada IS 2007 gibi) rakamlara kesinlikle inanmayınız. Dünyanın sönmüş bir yıldız olduğunuda unutmayınız!

yaşım 30

Link to comment
Share on other sites

30 yaşındaki birinin dünyanın 2007 yaşında olduğunu düşünmesi ülkemiz adına ilginç ve düşündürücü :)

ben yukarıdaki yazıların hiçbirinde dünyanın 2007 yaşında olduğunu idda etmedim

arkadaşlar sağolsunlar kafası almıyor liseyi okumadın, yaşını sormak lazım gibi dokundurmalar yaptılar konu nerden nereye geldi halbuki biraz kafamız dağılsın diye açmıştım...neyse

üniversite mezunuyum ve herşeyin bizi yaratan rabbimizin ALLAH (c.c) iradesiyle yapıldığına inanırım yok big bang mış darwinmiş bunlara inanmıyorum yağmuradam arkadaşımda bligi vermiş ama not olarak kendisininde inanmadığını yazmış saygı duyuyorum ...buda benim fikrim saygı duyulmasını beklerdim..

Link to comment
Share on other sites

heses arkadaşıma katılıyorum herkesin özgür düşüncesi ve saygı duyulması gerektiğine inanıyorum!

bazılarına mantıklı gelebilir 65milyon yıl ama banada gelmiyor :) yani demek istediğim insanoğlu teknolojide daha yeni ilerleme başladı!bunların söylenmesi için bence erken, biraz daha araştırma yapılması gerek!daha aya çıkamıyoruz (istisnalar kaideyi bozmaz :) ) ki dünyanın kaç senelik olduğunu hesaplıyalım..

Link to comment
Share on other sites

Dostum ben inanmıyorum bu doğru ancak Allah yaratırken "Kuranı kerim de Yasin süresinde geçen bir ayette"belirttikleri bugünkü bing bang teorisi destekliyor"Evrenin genişlemesi" kısmını.Şimdi Allah mekandan ve zamandan müzenneh olduğuna göre onun için 15 milyar yıl ile 1 saniye arasında fark yoktur.Dikkat ederseniz ben yeri ve gögü 6 günde yarattım diyor Rabbimiz burada Gün den neyi kastettiği alimlerce farklı yorumlanıyor.Ben Evrim teorisine ve bununla bağlantılı düşüncelere inanmıyorum.Ama evrenin yaratılışı ile ilgili olarak Kuranı kerim de ve hadislerde zaman kavramı açısından net bir ölçüm verilmemiş.

Bing bang teorisi şimdi en geçerli teori ancak 20-30 yıl sonra tamamen çürütülebilir.Evrim teorisinin çürütülmesi gibi.Ama gerçekten Kuranı kerim de hadisi şeriflerde ve güvenilir kaynaklarda bunun aksini belirten bir görüş olmadığı halde evrenin dünyanın yaşı ile ilgili ısrarınız beni şaşırttı.En basitinden fosil kayıtlarından timsahların 300 milyon yıldır değişmediği ni buğün evrim e inanmayan bilim adamları delil olarak kullanıyor

Son olarak aciz aklımla mutlak güç ile çelişecek düşüncelere sahip olmam.Rabbim ne diyorsa doğrudur.İşttim ve itaat ettim.Gerisi hikaye.Kırıldıysanız(niyetim bu değild) HAKKINIZI HELAL EDİNİZ.

Saygılarımla

Link to comment
Share on other sites

Dostum ben inanmıyorum bu doğru ancak Allah yaratırken "Kuranı kerim de Yasin süresinde geçen bir ayette"belirttikleri bugünkü bing bang teorisi destekliyor"Evrenin genişlemesi" kısmını.Şimdi Allah mekandan ve zamandan müzenneh olduğuna göre onun için 15 milyar yıl ile 1 saniye arasında fark yoktur.Dikkat ederseniz ben yeri ve gögü 6 günde yarattım diyor Rabbimiz burada Gün den neyi kastettiği alimlerce farklı yorumlanıyor.Ben Evrim teorisine ve bununla bağlantılı düşüncelere inanmıyorum.Ama evrenin yaratılışı ile ilgili olarak Kuranı kerim de ve hadislerde zaman kavramı açısından net bir ölçüm verilmemiş.

Bing bang teorisi şimdi en geçerli teori ancak 20-30 yıl sonra tamamen çürütülebilir.Evrim teorisinin çürütülmesi gibi.Ama gerçekten Kuranı kerim de hadisi şeriflerde ve güvenilir kaynaklarda bunun aksini belirten bir görüş olmadığı halde evrenin dünyanın yaşı ile ilgili ısrarınız beni şaşırttı.En basitinden fosil kayıtlarından timsahların 300 milyon yıldır değişmediği ni buğün evrim e inanmayan bilim adamları delil olarak kullanıyor

Son olarak aciz aklımla mutlak güç ile çelişecek düşüncelere sahip olmam.Rabbim ne diyorsa doğrudur.İşttim ve itaat ettim.Gerisi hikaye.Kırıldıysanız(niyetim bu değild) HAKKINIZI HELAL EDİNİZ.

Saygılarımla

estafurullah helal olsun ben birşey diretmedimki ya bu yazından sonra san saygım dahada arttı neyse kapatalım bu konuyu en doğrusunu rabbim bilir

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...