tarihogretmeni Posted September 18, 2007 Share Posted September 18, 2007 Osmanlı Devleti'ne uzun yıllar başkentlik yapan Bursa'daki en önemli tarih hazinelerinden biri olan Ulucamii, asırlara dayanan geçmişine karşın dimdik ayakta duruyor. Bursa'nın simge yapılarından olan Ulucamii, 1396-1400 yıllarında Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezıt tarafından Niğbolu Zaferi'nin kazanılmasının ardından yaptırıldı. Ulucamii, tamamıyla kesme taştan, çok kalın ve yüksek duvarlarla 12 ağır dört köşeli paye üzerine, pandantiflerle 20 kubbeli olarak inşa edildi. Mevlid-i Şerif'in yazarı Süleyman Çelebi'nin ömrü boyunca Ulucamii'nde imamlık yaptığı biliniyor. Çok kubbeli camilerin en klasik ve abidevi bir örneği olan camide, Rumi ve palmetlerle ince işlenmiş küçük geçme panolar, geometrik örnekli korkuluk şebekeleri, ön cephesindeki kitabe ve şebekeli tacı ile minber, Selçuklu üslubundan Osmanlı üslubuna geçişin şaheseri olarak gösteriliyor. Ulucamiinin, tek çivi çakılmadan ''Kündekari'' sanatıyla yapılan minberi, eşsiz güzelliğiyle 600 yılı aşkın bir süredir tüm ihtişamıyla ayakta duruyor. Caminin minberinde bulunan ve ''Kabara'', ''Damla taşı'' veya ''Çivibaşı'' olarak adlandırılan işlemelerin güneş sistemini ve gezegenleri temsil ettiği yönünde bilimsel araştırmalar bulunuyor. Dikdörtgen planlı cami yaklaşık 5 bin metrekare olup, 20 kubbe ile örtülü. Ulucamii, çok ayaklı cami şemasının en klasik ve anıtsal örneği sayılıyor. Sekizgen kasnaklara oturan kubbeler mihrap duvarına dik beş sıra halinde dizilmiş. Kasnaklar mihrap ekseni üzerindekiler en yüksek olmak üzere, yanlara doğru gidildikçe her sırada daha alçak düzenlenmiş. Düzgün kesme taşlarla inşa edilmiş kalın beden duvarlarının masif etkisini hafifletmek için cephelerde her kubbe sırası hizasına gelmek üzere sağır sivri kemerler yapılmış. Her kemerin içinde iki sıra halinde ikişer pencere yer alıyor. Bunların gerek biçimleri, gerek boyutları her cephede farklı. Tarihi yapının kuzey cephesinde, köşelerde iki minare bulunuyor. Minarelerin ikisi de beden duvarına oturmayıp, yerden başlıyor. Türk-İslam dünyasının en eski camilerinden birisi olan Bursa Ulucamii'ni diğer camilerden ayıran diğer bir özellik ise tam ortasında bir şadırvanın olması. -EN BİLİNEN HİKAYESİ- Bu arada, adeta Bursa'yla özdeşleşen Ulucamii'nin yapımıyla ilgili günümüze ulaşan çok farklı hikayeler bulunuyor. Bu hikayeler arasında en bilineni ise şöyle: ''Yıldırım Bayezıt, Niğbolu Zaferi'nde kazanılan ganimetlerle muhteşem bir mescit yaptırmak ister. Mimarlar bugün Ulucamii'nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Söz konusu arsa üzerinde evi, bahçesi olanlara başka yerden muadil yer ve birkaç kese altın verilir, gönülleri hoş edilir. Ancak yaşlı bir kadın, 'Evim de evim' diye feryat eder. Değerinin fevkinde ücretlere omuz silker, bütün tekliflere 'Olmaz' der. Önce vezirler, sonra bizzat Sultan, kadının ayağına gider, iknaya çalışırlar, ancak kadın direnir. Sultan Bayezıt caminin yerini sevmiştir. Hiç hesapta olmayan pürüz canını sıkar. Hatta divanı toplar, çözüm yolu arar. Kadılar 'Mal onun değil mi? Satarsa satar, satmazsa satmaz' diye görüş bildirir. Divan, çaresizlik içinde dağılırken, Bayezıt'ın aklına damadı gelir. Emir Sultan'ı bulur meseleyi anlatır. Dinledikleri karşısında sadece tebessüm eden Emir Sultan, 'Acele etme. Bir gecede neler değişmez' der. İhtiyar kadın o gece rüyasında mahşer meydanını görür. Annenin çocuğundan kaçtığı bir dehşet anıdır gördüğü. Kalabalıkta korkunç bir azap endişesi vardır. O arada bir dalgalanma olur. İnsanlar alemlere rahmet olarak yaratılan Hz. Muhammed'in yanına koşar. Yaşlı kadın da niyetlenir, ama bırakın yürümeye, kıpırdamaya bile mecali olmaz. Ayakları vücudunu taşıyamaz, ıstırapla yerleri tırmalar. Elinden kaçan büyük fırsat ciğerini dağlar. Feryat figan ağlamaya başlar. İşte tam o sırada Emir Sultan'ı görür; 'Herkes cennete gitti. Ben bir başıma kaldım burada' diye derdini anlatır. Emir Sultan, o gönül ferahlatan sesiyle, 'Kurtulmak istiyor musun' diye sorar. Kadın, bunun üzerine, 'Hiç istemez miyim' der. Emir Sultan'ın 'Öyleyse Sultanımızı üzme' yanıtının ardından yaşlı kadın kendi rızasıyla gider ve ayağı ile gelir, evini verir. Üstelik önüne konulan ücreti camiye bağışlar.'' Ayrıca, caminin kıble duvarındaki ''vav'' işaretinin yanında Hızır Peygamber'in bulunduğu, işaretin önünde namaz kılanların her duasının kabul olunacağı, yapının kuzeybatı penceresindeki parmaklıkların Davut Peygamber'in demirleri olarak tanıtılması ve o parmaklıklara yapışarak dua edilmesi gibi Ulucamii hakkında geliştirilen rivayetler de bulunmakta. AA Link to comment Share on other sites More sharing options...
eScape Posted September 18, 2007 Share Posted September 18, 2007 Ben Bursalıyım!Böyle yazı ile olur tabi ama gelip görmek gezmek lazım Müsait olduğum bir zaman size resimlerini çekip buraya koyarım Link to comment Share on other sites More sharing options...
EMRA Posted September 19, 2007 Share Posted September 19, 2007 ramazanda bursaya gelirseniz eğer sabah namazı kılıp gitmeyin ordaki zevki kendinizden mahrum etmeyin insanı mesteden bir görüntü ve hocanın mükemmel bir sesi var Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Archived
This topic is now archived and is closed to further replies.