Jump to content

Hollywood Cepten Yiyor


ysncn_

Recommended Posts

Hollywood Cepten Yiyor

Mustafa Elemli

Üç filmin daha üçüncülerini izliyoruz şu günlerde. Karayip Korsanları’nın, Ocean serisinin (Bu seri Ocean 11 ile başladı, Ocean 12 ile devam etti, şimdi de Ocean 13 gösteriliyor) ve Örümcek Adam’ın üçüncüleri şu sıralar gösterimde. Bir başka üçüncü film de sırada.

Son dönem animasyonları arasında en çok dikkat çeken filmlerden biri olan Shrek’in de üçüncüsü “pek yakında” (Tavır yayımlandığında büyük olasılıkla gösterimde olacaktır) sinemalarda.

Bunlarla bitmiyor tabii ki; Hollywood bu işi gerçekten iyi biliyor. Hangi filmin ne kadar izleneceğini de, hangi filmden ne kadar çekileceğini de çok iyi biliyor. Şöyle bir hatırlayalım Hollywood üçlemelerini, bunun nasıl kazançlı bir yol olduğu daha iyi anlaşılacaktır:

Baba (The Godfather), Geleceğe Dönüş (Back to the Future), Matrix, Amerikan Pastası (American Pie), Bıçak (Blade), Korkunç Bir Film (Scary Movie)… İlk elden aklımıza gelenler bunlar.

Bir de dördüncüsü, beşincisi, altıncısı, yedincisi çekilenler var ki onları bu yazının konusu olarak özellikle belirtme gereği duymuyoruz. Aslında mantık aynı. Film tuttu mu, Hollywood filmin peşini bırakmaz, iliklerine kadar sömürür, deyim yerindeyse ıcığını çıkarır, işi de bir güzel ifrata vardırır.

Bu konuda Polis Akademisi filmleri (Aslında film demeye de dilimiz varmıyor ama) çok iyi bir örnektir. Sayısını bile hatırlayamayacağımız kadar çok çekilmiş, yetmemiş bir de televizyonlar için dizi film haline bile getirilmiştir.

İnsanları izlerken bile kusacak hale getirerek para kazanma yetisine de ayrıca şapka çıkarmak mı gerekiyor bilemiyoruz. Ne kadar kızarsak kızalım, Hollywood işte bu “yeteneğe” sahip.

İlk filmi sabun köpüğü denilebilecek ve bir nebze de olsa izlerken en azından mide bulandırmayacak türden olan Polis Akademisi’nin, sonra bu denli çok çekilmesinin birçok sebebi vardır elbette.

Yalnızca bu film için değil, üçlemesi, dörtlemesi ve daha fazlası çekilen filmler için de aynı şeyleri söyleyebiliriz.

En başta sinema tekelleri için çok büyük bir kazanç kapısı olduğu kesin. Film ne kadar gişe yaparsa o kadar çok para girecektir kasalarına. İkincisi, tabii bu mutlaka ki ilk söylediğimizin de koşullayanı olacaktır, izleyicileri bu tür filmlerin deyim yerindeyse müptelası haline getirmek…

Hollywood, sadece ABD’de değil, tüm dünyada enformasyonundan reklâmına, internetten diğer sanat dallarına kadar her şeyi kullanarak kendisine yüksek oranda bir izleyici kitlesi yaratmasını bilmektedir.

“Halk böyle filmleri tercih ediyor, bu filmlerin devamını görmek istiyor” söylemi, bu filmlerin yüksek oranda izlenmesine karşın, koca bir yalandan ibarettir.

Halk böylesi filmlerin esiri haline getirilmektedir adeta. Filmlerin modayı, dillerdeki/kültürlerdeki değişimleri dahi belirler durumda olması, bu filmlerin neden bu kadar çok çekiliyor oluşunu açıklamıyor mu? Öyle ya, kapitalizm kendi kültürünü dünya geneline yayma faaliyetinde hangi araçları kullanacağını da çok iyi biliyor.

Televizyon ve internetten sonra, ABD’de üretilen bir şeyin tüm dünyaya en hızlı yayılma yolu olan sinema, emperyalistler açısından çok önemli bir konumda oluyor haliyle. Üçlemeler, dörtlemeler, beşlemeler de işte bunun içindir.

Bazı aklıevvellerin iddia ettiği gibi, üçlemelerin Hıristiyanlıktaki ‘Baba-Oğul-Kutsal Ruh’la bir ilgisi yoktur.

Tamam, emperyalistler para için dini de kullanırlar, kullanıyorlar da hali hazırda, ancak burada böyle bir durumun varlığını iddia etmek, öküz altında buzağı aramak gibi bir şey.

Olayın bir başka boyutu da elbette Hollywood’un üretim noktasındaki kabızlığıdır. İnsana dair her duygudan giderek uzaklaşmanın ve de makineleşmenin, Hollywood’u getirdiği nokta budur.

Bilgisayar teknolojisinin “harikası” aksiyonlar, neyi anlattığı belirsiz bilim-kurgular; “star”lar üzerine oturtulmuş, konusuz, tamamiyle vitrine yönelik sabun köpükleri, yine bilgisayar harikası(!) animasyonlar vesaire vesaire… Var mı başka? Yoktur; bunlar dışında insana dair güzel duyguları içeren, geleceğe yönelik iyi mesajlar veren, derdi insanlığın ve dünyanın daha iyi yaşaması olan filmler çekilmiyor şimdilerde.

Vahşi kapitalizmin azgın sömürü çarkına hizmet eden, insanları uyuşturan, sorgulama yeteneklerini körelten filmler dışında tek bir senaryo geçmiyor Hollywood tekellerinin X-Ray aletlerinden…

Bunu hem ABD’de hem de Avrupa’da bağımsız sinemacılar kırmaya çalışsalar da, pek başarılı oldukları söylenemez.

Çünkü karşılarında gerçekten devasa bir güç var. Ayrıca bağımsızların da ne kadar bağımsız oldukları, dertlerinin gerçekten insana dair tüm güzelliklerin yaşatılması mı olduğu tartışılır gerçekten.

Tüm bunların ışığında diyebiliriz ki, daha çok üçlemeler, dörtlemeler, beşlemeler göreceğiz Hollywood ürünü…

İçlerinde gerçekten bir-iki istisna çıkabilir eli-yüzü düzgün ancak hemen tümü yukarıda bahsi geçen sebepler üzerine çekilecektir. Hollywood tekeli yıkılmadığı sürece de bu gerçek değişmeyecektir.

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...