fzkdevil Posted June 19, 2007 Share Posted June 19, 2007 TARİHTEKİ ÜNLÜLERİN HAZIRCEVAPLILIĞ I... 1. Churchill, avam kamarasında konuşurken, muhalif partiden bir kadın milletvekili, Churchill'' e kızgın kızgın şöyle seslenir: - "Eğer, karınız olsaydım, kahvenizin içine zehir karıştırırdım." Churchill, oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır: - "Hanımefendi, eğer karım siz olsaydınız, o kahveyi seve seve içerdim." 2. Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş . Bir gün eşi Sokrates''e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrates, gayet sakin: - "Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum" demiş. 3. Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş. Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine, Churchill'' i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş: - "Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa." Churchill, hemen cevap göndermiş: - "Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. İkinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa." 4. Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi: - "İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum" diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş: - "Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum." 5. Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: - "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - "Ben çekilirim." 6. Meşhur bir filozofa: - "Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?" diye sorulduğunda: - "Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan" demiş. 7. Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile'' ye hasımlarından biri: - "Efendim" demiş, "Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük değil mi?" Galile: - "Doğru" demiş, "Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mi?" 8. Bir toplantıda, bir genç Mehmet Akif'' i küçük düşürmek ister:- "Affedersiniz, siz veteriner misiniz?" Mehmet Akif hiç istifini bozmadan şöyle yanıtlamış: - "Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?" 9. Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: - "Sen sır saklamayı bilir misin?" diye sormuş. Vezir: - "Evet hünkarım, bilirim" dediğinde, Yavuz cevabi yapıştırmış: - "İyi, ben de bilirim." 10. Bir filozofa sormuşlar: - "Şansa inanır mısınız?" Filozof: - "Evet, yoksa sevmediğim insanların başarılarını neyle açıklayabilirdim. " Link to comment Share on other sites More sharing options...
menaf1991 Posted June 19, 2007 Share Posted June 19, 2007 harika teşekkürler.. Link to comment Share on other sites More sharing options...
ByKonfizik Posted June 19, 2007 Share Posted June 19, 2007 Superlermis :D:D Link to comment Share on other sites More sharing options...
Muallim-i Ali Posted June 20, 2007 Share Posted June 20, 2007 güzeldi teşekkürker. 8. Bir toplantıda, bir genç Mehmet Akif'' i küçük düşürmek ister:- "Affedersiniz, siz veteriner misiniz?" Mehmet Akif hiç istifinibozmadan şöyle yanıtlamış: - "Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?" yalnız burda hatırladığım kadarıyla veteriner yerine baytar diye soruluyordu sanırım. Link to comment Share on other sites More sharing options...
BrightBlade Posted June 20, 2007 Share Posted June 20, 2007 Modernize edilmiş bir sorun yok! Sizce var mı? Asıl merak ettiğim fzkdevil bu mesajı teknoloji haberlerinde neden açmamış hayret (not: eleştirisel şaka yapıyorum ama teknoloji kısmına açtığınız konuların neredeyse yarısı sohbete taşındı bu konuda dikkatli olun!) Bir hazır cevap ustası olan Churchill'den bir anıda ben aktarayım : Churchill mecliste konuşurken vekillerden biri siz "homoseksüelsiniz" demiş! Churchill cevap vermiş! Sizene benim homoseksüelliğimden. Ben ülkeyi popomla değil kafamla yönetiyorum.. Edit: Bende hatırlıyorum ama başka yerde okumuş olabilirim demiştim Link to comment Share on other sites More sharing options...
ICHTUS Posted June 20, 2007 Share Posted June 20, 2007 paylaşım için teşekkürler ancak ben böyle bişe daha önce vermiştim forumda aradım bulamadım acaba eski konular silindi mi? Link to comment Share on other sites More sharing options...
Xeon Posted June 20, 2007 Share Posted June 20, 2007 paylaşım için teşekkürler ancak ben böyle bişe daha önce vermiştim forumda aradım bulamadım acaba eski konular silindi mi? Please register to see this content. temizlik yaptı ya o da gitmiştir tnc belediye çöplüğüne Link to comment Share on other sites More sharing options...
BrightBlade Posted June 20, 2007 Share Posted June 20, 2007 çöp kutusunda olmayan hiçbirşey gitmedi! Bu sebepten gitme ihtimali yok eğer daha önce sunulmuşu yoksa! Link to comment Share on other sites More sharing options...
tarihogretmeni Posted June 20, 2007 Share Posted June 20, 2007 Hazır cevap yazar Süleyman Nazif Enver Paşa’nın babası da Süleyman Nazif gibi Malta sürgünleri arasındadır. Nazif bir gün adamcağıza takılır “gel amca sana bir İngiliz dilberi alalım.” -Nerden icabetti şimdi, anlayamadım? -Türk kadından doğma oğlun koskoca Devlet i Âli Osmani’yi batırdı, İngiliz kadından doğan da Britanya’yı batırsın, hepimiz kurtulalım. -Niye öyle söylüyorsun evlad, ben hayatta harama uçkur açmadım. -Keşke helale de açmasaydın. *** Bir gün iki katır tarafından çekilen İngiliz vagonlarına hayretle bakan vatandaş mırıldanır: “Bu kadar yükü iki katır nasıl çekiyor?” -Bunda şaşacak ne var? Koskoca Osmanlı İmparatorluğunu üç katır (Talat, Cemal, Enver Paşaları ima eder) sürüklemedi mi? *** Malta sürgününden dönünce, Ahmet Haşim’e başından geçenleri anlatır. -Et ne mümkün birader. Bize verdikleri konserveler herhalde Pastörlü yıllardan kalmaydı. Haşim kızdırmak için laf sokar “İnsan etinden mi?” -Yok canım! İngilizler insan etini başkasına yedirirler mi? *** Siz Nehri Kibarlığıyla tanınan Abdülhak Şinasi Hisar bir gün kardeşine “Sen” deyince, Süleyman Nazif: “Doğrusu çok şaşırdım beyefendi” der, “ben sizin Sen Nehri’ne bile Siz Nehri dediğinizi sanırdım. *** Gencin biri Abdullah Cevdet hakkında “alçak” deyince müdahale eder “hayır, ona alçak diyemezsin!” “Aman efendim, siz geçen hafta neler söylemiştiniz neler!” “Alçağın da bir irtifaı vardır, bu herif çukurdur, çukur!” *** Duydunuz mu bilmem Şair Şinasi, kirden ve mikroptan felaket korkar. Öyle ki dostlarının elini dahi eldivenle sıkar. Bir gün garsondan su ister. Süleyman Nazif ekler: “Oğlum, beyefendinin suyunu yıka da getir” *** Buna da şükür Bir gün mürettipler mahçup mahçup gelir “Özür dileriz” derler, “bir yanlışlık olmuş, sizin yazınızın altında Florinalı Nazım’ın imzası çıkmış.” - Allah beterinden saklasın! Ya onun yazısının altında benim imzam çıkaydı!.. *** Sedat Simavi “Resimli Gazete”yi çıkarmaktadır. Daha büyük resimler kullanmak için Süleyman Nazif’ten yazılarını kısaltmasını isteyince kafası atar. -Birader, siz Resimli Gazete değil, gazeteli resim çıkartmak istiyorsunuz galiba! *** Çokbilmişin teki Ahmet Haşim’i “Bağdatlı Arap” diye çekiştirince S. Nazif parlar: “Yapma birader” der, “Bağdat’ı kaybettik, bari Ahmet Haşim’e kıyma!” *** S. Nazif, Abdülhak Hamit’in yanında görünen hahifmeşrep kadından hiç hoşlanmaz. Bir gün dayanamaz: “Efendim” der, “Fatma Hanım ölünce ‘Makber’i yazmıştınız. Şu yanınızdaki ölürse her halde ‘Mezbele’yi yazarsınız.” *** Burası Pekin değil S. Nazif, Bağdat valisi iken ordu kumandanlığından bir telgraf gelir: “10 bin okka çayın temin edilip, yollanması hususunu bilgi ve müsaadelerinize...” Derhal cevap yollar: “Çin imparatoruna çekilmesi gereken telgraf, yanlışlıkla vilâyetimize gelmiştir. Malumatınıza...” *** S. Nazif bir ara Avrupa’da meşhur adamlar ölünce evlerinin müze haline getirildiğinden bahis açar. “Kapıda mermer bir levha düşünün, üzerinde pirinç harflerle ‘Edip Nazif Müzesi’ yazmışlar mesela...” Şair Nazım, heyecanlanmış olmalıdır, S. Nazif’in sözünü kesme gafletinde bulunur. - Sahi, ben ölünce kapıma ne yazarlar? S. Nazif ters ters bakar: “Kiralık Ev!.. Başka ne yazacaklar!” *** Edebiyatçı Celal Sahir bir sohbette, “Ben bir dul kadının ikinci kocası olmak istemem” deyince taşı gediğine koyar: “Birinci kocası mı olmak istiyorsun yani?” *** Kara yüzlüler S. Nazif, l. Dünya Harbi sırasında kömür alışverişine başlar. Tanıdıklarından biri bunu yadırgar. “Yıllarca valilikte bulunmuş, umuru devlet görmüş birisin, üstelik elin kalem tutar. Böyle küçük işlerle uğraşmak yakışıyor mu sana?” -Dostum bu savaştan yüz akıyla çıkacağımızı sanmıyorum. Hiç olmazsa benimki kömür karası olsun!.. *** Karaosmanoğlu bir konuşmasında “vazifesini yaptı” deyince “Şu yapmak fiili çıkalı çok şey yıkıldı” diye çıkışır, “mademki “konuştu” yerine “konuşma yaptı” diyorsunuz, o zaman “geldi” yerine “gelme yaptı”, “gitti” yerine “gitme yaptı” demeniz yakındır. *** Bir gün, “Eyvah, beni hemen kuduz hastanesine kaldırın, aşı yapılsın” diye bağırır. Çevresindekilerde bir telaş, bir telaş “Ne oldu üstat?” “Ne olacak; dilimi ısırdım!” (Türkiye Gazetesi) Link to comment Share on other sites More sharing options...
eren_erdal Posted June 20, 2007 Share Posted June 20, 2007 5. Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: - "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - "Ben çekilirim." Meyhanenin tuvaletine giderken,daracik koridorda bir kabadayi ile karsilasir.Birinden birinin kenara çekilmesi gerekmektedir. Neyzen, " Müsaade et,geçeyim " der.Sarhos kabadayi, "Sen kime kafa tutuyorsun babalik, ben senin gibi cigeri iki para etmezlere yol vermem " diye aksilenir.Neyzen Tevfik hemen kenara çekilir, " Ben veririm " der [/CODE] Acaba hangisi doğru.Ayrıca Bkz: [CODE]http://www.tnctr.com/index.php?showtopic=28603[/CODE] Link to comment Share on other sites More sharing options...
Hakinen Posted June 20, 2007 Share Posted June 20, 2007 5. Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyiolmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: - "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem" der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - "Ben çekilirim." Neyzen 'i bilmem. Bu kesin doğru. Neyzen'i uydurmuş olabilirler. Link to comment Share on other sites More sharing options...
ozgurx Posted March 23, 2008 Share Posted March 23, 2008 Duydunuz mu bilmem Şair Şinasi, kirden ve mikroptan felaket korkar. Öyle ki dostlarının elini dahi eldivenle sıkar.Bir gün garsondan su ister. Süleyman Nazif ekler: “Oğlum, beyefendinin suyunu yıka da getir” en çok bu hoşuma gitti yarıldım gülmekten Link to comment Share on other sites More sharing options...
ressamsikar Posted March 24, 2008 Share Posted March 24, 2008 Duydunuz mu bilmem Şair Şinasi, kirden ve mikroptan felaket korkar. Öyle ki dostlarının elini dahi eldivenle sıkar. Bir gün garsondan su ister. Süleyman Nazif ekler: “Oğlum, beyefendinin suyunu yıka da getir” Aynı böyle bir akrabam var oldu bitti bütün meyveleri sıcak sabunlu suyla yıkar yarımşar saat ovar. Link to comment Share on other sites More sharing options...
mustafa.mg Posted March 24, 2008 Share Posted March 24, 2008 BÜYÜK İSKENDER ADAMLARINI DİYOJENE YOLLAMIŞ İSKENDERİN ADAMLARI BİR İSTEĞİN VARMI DİYE SORMUŞLER DİYOJENE DİYOJENDE FIÇIDA YAŞARMIŞ DİYOJEN DEMİŞKİ: GÖLGE ETMEYİN YETER DEMİŞ Link to comment Share on other sites More sharing options...
ICHTUS Posted March 24, 2008 Share Posted March 24, 2008 Gölge Etme Başka İhsan İstemez... demiş abicim Link to comment Share on other sites More sharing options...
ysncn_ Posted March 24, 2008 Share Posted March 24, 2008 Atatürk'ün bir davette kendine dik dik bakan ingiliz binbaşısının derdini öğrenmek istemesi üzerine yaveri gider ve sorar, öğrenir gelir. - çanakkale'de babasını öldürmüşsünüz. - git sor bakalım babasının çanakkalede ne işi varmış? (sert ve net bir ifadeyle) Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Archived
This topic is now archived and is closed to further replies.