Jump to content

Ressamın paleti mezar taşında durur


tarihogretmeni

Recommended Posts

kres4f35f3554f341d19by.jpg

Sahibinin adından başka, işini, sosyal sınıfını da anlatan Osmanlı mezar taşlarında, ressamlar için palet, denizciler için çapa, topçu askerler için top işlenirdi.

Osmanlı kültürü ve medeniyetinin adeta birer belgesi olan Osmanlı mezar taşları, Nidayi Sevim'in “Medeniyetimizin Sessiz Tanıkları” ismini taşıyan kitabında inceleniyor. Sevim, Osmanlı'nın sosyal ve kültürel hayatının gelişimine paralel olarak değişen mezartaşlarının nasıl ince bir düşünce sisteminin meyvesi, nasıl ince bir sanat eseri olduğunu, nasıl nakış nakış işlendiğini anlatıyor kitabında. “Medeniyetimizin Sessiz Tanıkları”nda yazar, mezar taşlarındaki başlıklar, sarıklar, fesler ve remizlerin, kişinin sosyal sınıfını, vazifesini, mesleğini, sanatını ve tasavvufi meşrebini işaret ettiği için, kıyafet tarihimiz ve müzeciliğimiz için belgesel değer taşıdıklarına dikkat çekiyor. Kitabelerin döneminin dil ve ifade özelliklerini yansıtarak Türk dilinin tarihi seyrini takip edebilme imkanı verdiklerini de söyleyen Sevim'e göre şairlerimiz ebced konusundaki ustalıklarını en çok mezar taşı kitabelerinde sergilemişler. Kitabedeki şiirin mısralarına ölüm tarihi ebced hesabıyla yazılıyormuş. Mezar taşlarının çok önemli bir kaynak olduğunun altını çizen Sevim, “bazı coğrafi isimler, mülki bölümler, devlet müesseseleri, meslek, sanat ve zanaatlarımız ile bunları icra edenler, alimler, şairler ve kahramanlar için belki de sadece mezar taşlarını kaynak gösterebiliyoruz” diyor.

CELLAT MEZARI YAZISIZ OLUR

Mezar taşları üzerinde kişinin mesleğine ve uğraştığı işlere ait sembollere de rastlamanın mümkün olduğunu belirtiyor Sevim. Ressamın paleti, askerin madalyasının mezar taşlarına işlendiğini bu kitaptan öğreniyoruz. Yaşarken 'sevilmeyen' cellatların, ölünce de 'hatırlanmayan' olması tercih edilmiş. Osmanlı'da halk, cellatların kendi aralarına gömülmelerini bile istememiş: “Cellatların mezarları ayrı bir yerde bulunur ve ahalinin defnedildiği mezarlıklara gömülmezlerdi. Düz dikdörtgen bir sütun şeklinde olan cellat mezar taşları üzerinde, beddua edilmesini engellemek için herhangi bir bilgiye rastlanmaz.” Allah'a karşı boynu bükük servinin ölüm ve faniliğin sembolü olarak kullanılan “servi ağacı”nın mezar taşlarında en çok rastlanan motiflerden olduğuna da değiniliyor kitapta. Servi, vahdeti sembolize ettiğinden kitabedeki servinin en üst dalının eğri durduğu motif, yaratanın karşısında acziyeti ifade ediyormuş.

Gelin olmadan ölürse ters lale

Evlenemeden ölen kızların mezar taşları duvak şeklinde yapılır, ayak taşına da kırılmış bir gül goncası, “ters lale” veya “ağlayan gelin” çiçeği, taşın boyun kısmına da çeyiz sembolü olan gerdanlık ve küpeler işlenirdi.

Mezar taşı üzerindeki “servi içinde servi” doğumda ölen kadını ve doğurduğu kızını sembolize eder.

12. Yüzyılda kullanılan “Lale” motifi, vahdet-i vücudu sembolize eder. Allah adındaki harfler ile lale kelimesinin yazılışındaki harflerin ebcet hesabına göre sayı değerleri aynıdır.

“Gül”ün mezar taşları üzerinde görülmesinin sebebi ilahi güzelliği sembolize etmesi ve Hz. Muhammed'in remzi olmasındandır.

16. ve 17. yüzyıllarda bulaşıcı hastalıktan ölen çocuk sandukalarının üzerleri kumaş desenleriyle kaplıdır ve bel kısımlarına işlenen kemer üzerindeki “hançer” hayatlarının kısa kesildiğini anlatır. Hançer, ruh ve bedenin alakasının kesilmesini de ifade eder.

Vebadan ölenlerin mezar taşlarına dairevi işaretler hakkedilirdi.

Yeni Şafak

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...