mavikiz Posted May 26, 2007 Share Posted May 26, 2007 Vladimir Milivoyeviç, arkadaşlarının korku klasiği “Boogie Man” filminden esinlenerek taktıkları lakabı isim olarak kullanıyor. Türkçe’ye ‘sarsan, korkutan’ olarak çevrilebilecek ‘Boogie’ fotoğrafın asi çocuğu olarak tanınan birisi için hiç de kötü bir isim sayılmaz. Boogie sert fotoğraflarıyla tanınıyor, arka sokaklarda dolaşıp uyuşturcu bağımlılarının, gangasterlerin hayatlarını fotoğraflıyor. Boogie, “Bence bir yerin, bir şehrin, kültürün özü, ruhu arka soklarda; ayrıcaklıklı sınıfların altında yaşayan ortalama ve ortanın altı insanlarda. Nereye gideresem gideyim varoluşun daha düşük katmanlarıyla ilgileniyorum. Umudunu kaybetmiş insanların hayatlarını yakalamaya çalışıyorum” diyor. Üç gün üç gece boyunca İstanbul’u fotoğraflayan Boogie, şehri her yönüyle anlatacak kadar iddialı olmadığını, ortaya çıkan fotoğrafların ilk izlenimlerden ibaret olduğunu söylüyor. Boogie İstanbul için, “İnanılmaz. Bir çok kontrastla dolu çok büyük bir şehir. Bir tarafta büyük ihitamalle yüzyıllar önce olduğu gibi geleneksel bir hayat yaşayan insanlar var. Öte yandan buradaki fotoğraf mağazalarında büyülendim. Herşeyi ama herşeyi bulabiyorsunuz” yorumunu yapıyor. Boogie’nin objektifinden İstanbul fotoğrafları 27 Mayıs’a kadar Garaj İstanbul’da açık kalacak “Istanbul is Mine-İstanbul Benimdir” sergisinde görülebilir. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Archived
This topic is now archived and is closed to further replies.