Jump to content

Annelerimiz


tarihogretmeni

Recommended Posts

annedd1.jpg

ANNE

İlk kundağın

Ben oldum, yavrum;

İlk oyuncağın

Ben oldum!

Acı nedir

Tatlı nedir... bilmezdin...

Dilin damağın

Ben oldum!

Elinin ermediği

Dilinin dönmediği

Çağlarda, yavrum

Kolun kanadın

Ben oldum

Dilin dudağın

Ben oldum

Belki kıskanırlar diye

Gördüklerini

Sakladım gözlerden

Gülücüklerini...

Tülün duvağın

Ben oldum!

Artık isterlerse adımı

Söylemesinler bana

“Onun annesi” diyorlar...

Bu yeter sevgilim, bu yeter bana!

Bir dediğini iki

Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki

Ve seni öyle sevdim sana

O kadar ısındım ki

Usanmadım, yorulmadım,

çekinmedim

Gün oldu, kırdın...

İncinmedim;

İlk oyuncağın,

Ben oldum, yavrum

Son oyuncağın

Ben oldum...

Layık değildim

Layık gördüler

Annen oldum yavrum,

Annen oldum!

Arif Nihat Asya

mXcXCIAj5ds

Link to comment
Share on other sites

KOLAY MI ANA OLMAK .....?

kolay mi ana olmak.........?

bombalarina karsi ,tas atmak kufrana....

evladini her optugunde,bugun hangimizi vuracak

kahpe bir kursun diyerek sarilmak...

hapsedilmek ya da surgun sayilmak

ama teslim olmamak.....

hergun cicekler koklamak yerine

sehadet kokusuna alismak..

kolay mi ana olmak....?

onurla tasidigin carsafina,yeni dogmus bebegini sarmak....

bir damla sut veremeden,kucuk dudaklarini

sehid babasinin kaniyla islatmak........

hep onurlu ve ozgur kalmak......

kolaymi ana olmak.......

ortulusun diye , kuyulara atilmak....

sokaklarda hakaret gorup,zindanlara koyulmak.......

herseye ragmen...namusunla rizkini aramak.....

firavunlara meydan okuyup,

buyuculerin hilesine karsi..

dualarini asa yapmak........

kolay mi ana olmak......?

karada gemi yapan peygamber misali.....

HAKK olan davanda ,alaya alinmak...

ben gemimi yapayim deyip,

tufanin sahibine siginmak

bunca nemrut icinde........

putlar binbir cesit.......

hepsini yikip ,atesleri goze almak......

kolay mi ana olmak.........?

hanne misali yillarca bekledigin sana verilince,

tesekkur edebilmek icin,

tek varligini,

yillarca bekledigini.......

bebegini

Rabbine adamak........

kolay mi ana olmak......?

derdinle dertlenmeyen,onca kardese ragmen

muminler ancak kardestir ,ayetiyle yasamak

ummetim diye aglayan bir resulu, evlatlarina anlatmak......

yigin yigin kalabaliklar icinde,

yap yalniz kalmak..

herseye ragmen

Allah bana yeter ,O ne guzel vekildir

inanciyla , ISLAM'a teslim olmak

kolay mi ana olmak.......

yilda bir gun analigi hatirlatilanlara inat

cennetleri ayaklarin altinda tasimak.......

kolay mi Musluman bir ana olmak.....?

alıntıdır

Link to comment
Share on other sites

Sevgili Anneciğim,

Ne garip; yeni yeni farkediyorum ki,

çocukları anne olunca çocuklaşıyor anneler

ve insan, zamanın nasıl insafsız

bir öğütücü olduğunu bu rol değişiminde anlıyor.

Eminim karnındaki ilk tekmemden, hatta doktorların

Bundan sonra ağır kaldırmak yok’ müjdesinden

beridir iki kişilik yaşıyorsun yaşamı…

Doğum odasında bir küçük el saçlarına tutununca

değişti herşey ve o el, o saçtan hiç eksik olmasın istedin.

Kimbilir kaç geceyi karyola başuçlarında derin

iç çekişler dinleyip hüzünlenerek uykusuz geçirdin,

kaç emzirme seansında bitkin uyuyakaldın.

O gün bugündür hayatı, bir toprakla çiçeği kadar

ortak üretiyor, tüketiyoruz.

Yolboyu, kusurlarını hiç görmedik birbirimizin,

yeteneklerimizi abarttık karşılıklı; toz

kondurmadık üzerimize, kol kanat gerdik…

Ben dünyanın en iyi evladıydım, sense; tarihin

en iyi annesi… Her çığlıkta

başucumda biteceğini bilmenin güveniyle büyüdüm.

Her derdimde benden çok dertleneceğini bilmenin

o bencil alışkanlığıylaayakta kaldım.

Sevginle donandım…

Ama sonra birden o korkunç çark devreye girdi

ve yaşamın acımasız kuralı işledi ;

Büyüdüm… Senin kollarında ’sen’den habersiz,

bambaşka bir ‘ben’ çıktı ortaya. Bazen o eski ‘ben’e

hiç benzemeyen bir ‘ben’… Çünkü farkettim ki,

anlattığın masalların yaşamda karşılığı yokmuş.

Kızlar bir prens umuduyla kurbağaları öpedursun,

ben her yalanda burnumu yokladım.

Şaşırdım. Bostandaki lahanaların,

ısırılmış lahanaların ve benzeri pastoral ninnilerin

modasının geçtiğini gördüm sokakta…

Söyleyemedim sana…

Yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin artık

eskisi kadar geçerli olmadığını’ anlatan kitapları

salonun ortasında açık bıraktım, açıp okuyasın diye…

Her kuşağın o vazgeçilmez ikilemi depreşti yeniden;

Devir de amma değişti’ diye yakınırken sen;

ben ilginle boğulduğumdan dertlendim.

Bir yerim yaralandığında ‘Anam görürse

ne kadar üzülür’ diye gizlemeye çalışmak

küçük bir çocuk için nasıl bir yüktür bilir misin?

Acından çok onda yaratacağın acı, acıtır canını…

Oysa ne çok acılar paylaştık seninle…

Ve ne çok sevinçler yaşadık beraber…

Nasıl dar günlerde yardıma koşup,

kaç şenliğine ortak olduk birbirimizin?

Lakin artık kafesten uçma vaktiydi.

Danaların girdiği bostan’da ayakta kalabilmenin yolu,

tek başına kanat çırpmayı öğrenmekten geçiyordu.

Yargıladık birbirimizi bir dönem…Sorguladık…

Sen bana eş dost çocuklarını örnek gösterdikçe,

ben seni eş dost ebeveynleriyle kıyaslar oldum.

Sen her sohbete ‘Bizim çocukluğumuzda…’

diye başladıkça ben, değişen

takvim yapraklarını koydum önüne…

Nasıl da zalim bir çark bu değil mi?

Doğuyor, doğuruyor ve günün birinde

yuvadan uçacağını bile bile

koca bir ömrü karşılıksız veriyorsun…

Ve hayat birden ıssız bir adaya dönüşüveriyor.

Sonrası kâh bir kapı zili beklentisi,

kâh bir mektup, kâh bir telefon sesi…

Gizliden gizliye özlenen bir torun müjdesi…

Fotoğraflar sarardıkça solan bir yaşam ve uzaklaştıkça

yakınlaştığımız bir mazinin geri dönmez anıları…

Yazılarla konuştuk öyle zamanlarda…Bakışlarla anlaştık.

Ağlaştık birbirimizden gizleyerek acılarımızı…

Bir mimikle özleştik, bir gülüşle kavuştuk.

Ben büyürken seni de büyüttüm.

Şimdi çok daha iyi anlıyoruz birbirimizi…

Çünkü küçücük bir el saçlarımı kavrıyor geceleri…

Karyola başlarında uykusuz geceler geçiriyorum.

Pastoral ninnilerle büyütüyoruz oğlumu;

yalancı çocukların burunları uzuyor masallarda,

öpülen kurbağalar prens oluyor.

Ve yaşamın değiştiğini, eski tecrübelerin

geçersizleştiğini anlatan kitapları

kaldırıyoruz salondan gizli gizli…

O korkunç çark, acımasız bir hızla dönmeye

devam ediyor. Zaman, öğütüyor kuşakları…

İnsan ancak mahrum kalınca anlıyor

sevginin değerini…

Bense sevginden mahrum kalmaya

fazla dayanamayacağımı biliyorum.

O yüzden bu Anneler Günü’nde

sana upuzun bir ömür diliyorum.

Hem biliyor musun?

‘SENİ ÇOK SEVİYORUM’

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...