Jump to content

KANİJE Zaferi..


alperen_69

Recommended Posts

Şanlı Kanije Mudafaası..

400 yıldır tarihimizin ön sayfalarında yer alıyor.

ve haklısın ana sayfada yer almayı fazlasıyla hak ediyor.

Paylaştığın için teşekkürler. Saygılar..

Acizane katkıda bulunmak isterim

İz Bırakanlar

Sevimli Tiryaki Hasan Paşa

Kanije’de takviye ve gönüllülerle birlikte eli silah tutan 9 bin kişi vardır, ki bunların sadece üç bini atlıdır. Arşidük Ferdinand’ın emrinde ise 60 bin profesyonel asker bulunur, muhasara ile birlikte sayıları 80 bini aşar. Rengarenk bayraklarla boy gösterir, deniz gibi dalgalanırlar. Hedefleri Budin ve Zigetvardır, bu küçük kaleyi ciddiye almazlar. Kuvvetler kıyas edilemez, direnmek ne akla, ne de mantığa sığar.

Hoş, Tiryaki Hasan Paşa da durumun parlak olmadığını bilir ama sükunetini bozmaz, “güya” elinden kaçırdığı esirlerle düşmana yalan yanlış haberler yollar. Haçlılar kalenin yıllarca dayanacak kadar zahire ve baruta sahip olduğunu sanırlar.

Macar komutanlarından Zrini, Tiryaki Hasan Paşayı iyi tanır, “bu ihtiyar kurt size kale male vermez beyhude uğraşmayın” der keyiflerine limon sıkar. Haçlılar onu “Türk dostu olmakla” itham eder, azarlayıp sustururlar.

Hasan Paşa’nın elinde küçük ve eski de olsa 100 top vardır, lakin günlerce tüfenk ile dayanır, topları titizlikle saklar. Ne zaman ki düşman surlara sokulur, yüzü birden ateşe başlar. Sadece o gün 18 bin haçlı ölür, iri kıyım silahşörler kıymık kıymık ufalanırlar. Ferdinand felaket korkar, canını kurtardığına bakar.

Dişe diş

Sabır, sabır, sabır... İyi de nereye kadar? Paşa, Karapençe adlı becerikli mücahidle Belgrad’a haber yollar. Zira küffar muazzam mahfeller kazmıştır, anlaşılan o ki kaleyi almakta kararlıdırlar.

Bu arada cengü cidal sürer, zaman zaman metrisleri basar, şövalyelerin kellelerini yuvarlar, içlerine korku salar.

Düşman da boş durmaz, saz ve kütüklerden mamul muazzam bir köprü kurar, iki tane tekne çakıp üstünü gönle kaplarlar. O gece iki Türk genci köprüye varır, neft kovalarını boca eder, çakmak taşlarını tokuştururlar. Köprü ve gemiler alev alev yanar. Lakin haçlılar pes etmez, daha büyüklerini yapmak için kol sıvarlar. Paşa baba, seccadesini gözyaşıyla ıslatır sabahlara kadar Cenab-ı Hakka yalvarır, seçtiği ve sevdiği kullarının hatırına nusret-i ilahi arzular.

Gelgelelim askerin yanında her şey kontrolü altında imiş gibi davranır, yüzünden tebessüm eksik olmaz. Sakindir, rahattır öyle ki gülleler duvarları çatırdatırken cezvesini mangala sürecek kadar.

Serdar-ı ekrem’in Karapençe ile yolladığı cevabi mektuba bakılırsa takviye beklemeseler iyi yaparlar. Ancak Tiryaki Hasan Paşa askere kendi kaleme aldığı mektubu okur, “tamam, ordu yoldaymış” der, “birkaç güne kalmaz burada olurlar!”

O gün iki esir tutturur sözde bunları ölüme mahkum eder. Gece Macar asıllı bir Müslüman onları kurtarır, salarken “kalede 30 bin kişiyiz” diye fısıldar, “barut zahire istemediğin kadar, bence kışı bekleyip buz üzerinden gelin, bunlar burada yıllarca dayanırlar.”

Haçlılar Kanije’den caymak üzeredirler ki Yemişçi Hasan Paşa’ya bağlı birliklerin yenildiğini duyarlar. Prens Mathios zafer kazanmış imparator edası ile çıkagelir, biz İstoni Belgrad gibi namlı bir şehri aldık, siz şunnacık kale ile oyalanıyorsunuz” der, damarlarına basar. Yetmez, “kaleye ilk çıkana 10 köy” vaat ederek Ferdinand’ın alanına dalar.

En acısı da yenilen Türk beylerinin kafalarını mızrağa geçirir, getirip zemine çakarlar.

Tiryaki Hasan Paşa “yalan” der, “bunlar Türk komutanı olamazlar. Hem olsa ne yazar? Bir kere düşman kaleyi kandil günü kuşatarak hata yaptı, artık burayı asla alamazlar. Ama içimizden bazıları şehit düşebilir ki bu fırsat kaçmaz!”

Sonra Çeribaşı Peçevili Behram’a “nice nişancısın görelim bakalım” deyip bir göz kırpar. Ünlü topçu zikrolunan mızrakları vurup paralar, kafaları suya yuvarlar. Ferdinand çileden çıkar, o dahi Mathios’un izinde gider Paşa’yı getirene 40 köy vaat etmeye başlar.

Yeniden gemiler yapar kaleye yaklaşırlar ancak paşa duvarları deldirir, balyemez toplarını saçma ile sıkılayıp beklemeye başlar. Toplar bir gürler, pir gürler suya kol bacak yağar. O gün öyle coşkulu bir müdafaa yaparlar ki düşman tutunamaz. Bazı burçlara çıkmışken sökülüp atılırlar. Kara Ahmet adlı topçu her ateşlemede yüz kafir ******ürür. Akşama kadar 20 bine yakın haçlı kırarlar. Ki cesetler arasında Papa’nın kardeşi de yatar.

Haçlılar o saatten sonra sadece muhasarayı sürdürür, kaleyi günde 2 bin gülle ile dövüp mukavemetimizi kırmaya çalışırlar. Kanije’de sağlam bina kalmaz. Nevale azalır, barut tükenir, ancak Uzun Ahmed adlı becerikli bir yiğit odun kömürü, kükürt, söğüt yaprağından barut yapar.

Yine de durum vahimdir işte tam da o günlerde Handan ve Kenan adlı iki Macar köle kaçmasın mı?.. Gider olanı biteni anlatırlar. Paşa baba derhal Serdar-ı erkeme bir mektup yazar: “Geleceğinizi duydum çok sevindim, biz dahi kaleden çıkar onları araya alırız. Ordumuz ulaşıncaya kadar Haçlıların burada kalacaklarından eminim, çünkü iki casusumuz Handan ve Kenan içlerine sızmayı başardılar. Bize gönderdiğiniz yüz kantar barut, 80 kantar kurşun ve peksimetleri teslim aldık, teşekkür ederiz ama hiç ihtiyacımız yoktu, zira barut yapabiliyoruz” yazar.

Harp hile

Karapençe bir yolunu bulur düşman kuşatmasından sızar, haçlılar farkına varır amansız bir takip başlatırlar. Yiğidimiz sözüm ona sıkışır, nameyi atıp kaçar... Mektubu okuyan Haçlılar, Handan’la Kenan’ı kenara çekip sorarlar: “Kalede barut yapan biri varmış öyle mi?”

-Evet, var!

-Peki bunu neden sakladınız?

“Kem, küm... Önemli olduğunu bilmiyorduk da filan...”

Konuşturmazlar bile, derhal başlarını vururlar. Getirip kafalarını sur dibine atarlar. Kaledekiler zokanın yutulduğunu anlar, bir nebze olsun nefes alırlar.

Vaziyet Haçlılar açısından da parlak sayılmaz kaleye yaklaşamaz, yöreden ayrılamazlar. İki arada bir derede kalırlar. Ne Kanije’den geçerler, ne de Serdar ile vuruşmayı göze alırlar.

Bir yandan da “her biri en az Kanije kadar” 70 tabya yapar, yeni bir köprü kurup saldırı başlatırlar. Tiryaki Hasan Paşa onları iyi tanır, eğer yüzlerini cepheden bir döndürebilse tamam. Artık bağlasan durmazlar. Bunun için sert vurmak gerekir, sert vurmalı ki umutları kırıla...

Bir gazete yazısıdır, sanırım devamı yarın yayınlanacak. Beğenirseniz ilave ederim yarın.. Saygılarımla

Link to comment
Share on other sites

Kanije savunmasının Türk tarihinde çok önemli bir yeri vardır ki bilek gücü ile değil kafa kullanılarak kazanılmış ender zaferlerden birtanesidir burada Tiryaki Hasan Paşa'nın yaşlı olmasına ramen aklını kullanarak kaleye nasıl savunduğu tüm dünya tarafından pekala çok iyi bilinmektedir paylaşım için teşekkürler...

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...