Jump to content

BU UNUTULUR MU...AMA BİZ UNUTTUK...


alperen_69

Recommended Posts

Birinci Dünya Savaşı'nda Ingilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü.

Bu askerlerden bir kismi da Mısır'ın Iskenderiye şehri yakınlarında

bulunan Seydibeşir Usare Kampı'na hapsedildi. Kampın tam adı,

"Seydibesir Kuveysna Osmanli Useray-i Harbiye Kampı" idi. Bu kampta, 1918'de Filistin cephesinde esir düşen 16.Tumen'in 48. Alayı'na baglı Osmanlı askerleri tutuluyordu.

12Haziran 1920'ye kadar iki yıl boyunca her türlü işkence,

eziyet,agır hakaret ve aşagılamaya maruz kaldılar. Bu insanlık dışı

muamelenin nedeni ise Ermeniler idi...

Kamptaki, Türkçe bilen Ermeni tercümanların yalan, yanlış çevirileri

ve kışkırtmaları nedeniyle, kamplarin Ingiliz komutanları, azılı

Türk düşmanı kesilmişlerdi.

Savas bitmişti. Ancak,kamptaki ağır koşullar nedeniyle ölenler

dışındaki askerleri teslim etmek,Ingilizler'in işine gelmiyordu.

Cünkü, olasi yeni bir savasta, bu askerlerin yeniden karşılarına

cıkabilecekleri, Ermeniler tarafından, Ingilizlerin beyinlerine

işlenmişti. Çözüm toplu katliamdı...

Askerlerimiz, mikrop kırma bahanesiyle, süngü zoruyla dezenfekte havuzlarına sokuldu. Ancak suya normalin

cok uzerinde krizol maddesi katılmıştı. Mehmetçik, daha

ayağını soktuğunda, aşırı krizol maddesi nedeniyle

haşlanıyorlardı. Ancak Ingiliz askerleri dipçik darbeleri ile

askerlerimizin havuzdan çıkmalarina izin vermiyorlardi. Mehmetçikler, bele kadar gelensuya başlarını sokmak istemedi. Ancak bu kez Ingilizler havaya ateş etmeye başladı. Askerlerimiz,

ölmemek için çömelerek başlarını suya soktular.Ancak başını sudan kaldıran artık göremiyordu. Cünkü gözler yanmıştı... Dışarı

çıkanların halini gören sıradaki askerlerimizin direnişleride fayda etmedi ve 15 bin askerimiz kör oldu.

Bu vahset, 25 Mayis 1921 tarihinde TBMM'de görüşüldü.

Milletvekilleri Faik ve Şeref beyler bir önerge vererek,Mısır'da

esirlerin krizol banyosuna sokularak 15 bin vatan evladının

gözlerinin kör edildiğini, bunun faili olan Ingiliz tabip, garnizon komutanı ve askerlerinin cezalandırılması icin TBMM'nin teşebbüse geçmesini istediler.

Tabiiki yeni kurulan devletin bin türlü sorunu vardı. Bu hesap sorma

işide unutuldu gitti.

Ama onlar unutmuyorlar...

Kendi ihanetlerini bile soykırım ambalajına sarıp, dünya kamuoyuna sunuyorlar.

ERMENİLER SOYKIRIM YAPILDI DIYE DÜNYAYI AYAĞA KALDIRIYOR..

BİZİM TARİHİMİZDEN HABERİMİZ YOK.

alıntıdır :)

Link to comment
Share on other sites

Bu bilgiyi geçen yıl almıştım . Dün oğlum tekrar üstüne basan ifadelerle göndermiş tüm arkadaşlarına ve banada . Emperyalizmin ne denli kudurmuş bir köpek olduğu , asla gardınızı indirmemek gerektiğini de bu gün maalesef üzülerek görüyoruz. O gün çanakkale ve kurtuluş savaşında muhteşem savunma ile dünyaya örnek olan bu vatan bu gün cicili paketlerle satılıyor. ve bizede sanki iyi bir şeymiş gibi sunuluyor. Bir densiz adam da çıkıp -Gelsinler pijamayla bile satarım diyebiliyor. Yazıklar olsun diyorum başkada birşeyler daha demek istiyorum ama forum kuralları malum !

Link to comment
Share on other sites

Şu anda ne kadar sinirli olduğumu kelimelerle anlatamam ilk defa duydum bu haberi daha önce hiçbir yerden duymamıştım.Gecenin bu saati olmasa çıkıp bir güzel bağırıp çağırıcam küfürler edicem.Bunu nasıl yaparlar insanlık dışı bir olay bunu yapan millet kendine insan diyebiliyor mu şaşıyorum.Bir de katliam soykırım derler bu olayı uluslararası arenalarda yumruk gibi çarpmak gerek suratlarına.Şu anda bize barbar ya da soykırım yaptı diyenlerinde suratını gerçek anlamda yumruklamak istiyorum.

Link to comment
Share on other sites

Tarihimizden bihaber olduğumuz bir gerçek. Bu olayı başkalarına da anlatmak isteriz. Ancak kaynak gösterilse daha gerçekçi olarak ifade edebiliriz. Kaynak göstereceklere şimdiden teşekkürler.

Link to comment
Share on other sites

BİR görgü şahidi, karınlarını doyurmak için hayvan pisliğinden hububat taneleri toplamak zorunda kalan, Türk çocuklarına, kendi yurtlarında bir dilim ekmeğin bile çok görüldüğünü şöyle anlatıyor:

"... daha rıhtıma ayak basar basmaz gümrüğün önünde paçavralara sarılmış binlerce kadın ve çocuğun vapurdan boşaltılan çuvallardan dökülen hububat tanelerini toplamaya çalıştıkları görülmektedir. Onbinlerce muhacir (yani Ermeni vahşeti sebebiyle Trabzon’a gelen göçmen) aç ve sefil, sokaklarda yatmaktadır. Bunların bir kısmı hayvan pisliklerinden arpa tanelerini toplamaktadır."

Ben bu satırları, Gazi Üniversitesi öğretim üyelerinden Sayın Selma Yel'in, Trabzon ve Çevresi Uluslararası Tarih, Dil, Edebiyat Sempozyumu'na sunduğu tebliğ'den aldım. O da "görgü şahidi" dediğim Trabzon İmdat Heyeti Başkanı Yusuf Behçet Bey'in hatıralarından naklediyor.

Sayın Selma Yel, Amerikan yardım heyetlerinin, sadece Hırıstiyan halka yardım yapabileceklerini söyleyerek, Müslümanlar’a yardım etmeyi reddetttiğini de naklediyor.

Türk Kızılay'ı demek olan Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin raporundan anlıyoruz ki,"sokaklarda bir deri bir kemik kalmış iskeletlerin dolaştığı" Ordu ve Giresun'da da Amerikan yardım heyetleri Müslümanlar’a yardım etmemişlerdir.

Churchill'in ağzından kaçırdığı gibi, Türk'ü insan olarak kabul etmeyen bu haçlı zihniyeti, Ermeni-ler’in ekmek tandırlarında kızartıp, yemeleri için annelerinin önüne fırlattıkları Türkmen balalarını nasıl görmezden geldiyse, 15 bin vatan evladının taammüden, yani kasıtlı olarak kör edilmesinden de bahsetmemişlerdir.

Asla yanlış okumuyorsunuz.

Evet, Mısır'daki Seydi Beşir Esir Kampı’nda, İngiliz subaylarla Ermeni doktorlar, elbirliği edip 15 bin Türk'ün gözünü kör etmişlerdir! (x)

Bu vahşete ilk olarak 1920 yılı başlarında Konya'da yayınlanan Öğüt Gazetesi dikkati çekmiş, facia daha sonra Edirne milletvekilleri Faik ve Şeref beyler tarafından 28 Mayıs 1921'de Meclis'e getirilmiştir.

Büyük Millet Meclisi'nin 28 Haziran 1921'de aldığı "15 bin esiri kasten sakat bırakan doktor ve subaylar hakkında siyasi soruşturma başlatılmasıyla" ilgili kararın altında 11 bakanla beraber Mustafa Kemal Paşa'nın da imzası vardır.

Defter-i Hakanî memurlarından Gaziantepli Eyüp Sabri Bey 1922'de Ankara'da yayınlanan "Bir Esirin Hatıratı" isimli eserinde, Türk esirlerini krizol banyosuna sokarak kör edenlerden bir İngiliz albay ile iki Ermeni doktorun adını açıklamıştır.

Bütün bu gerçekler görmezden gelinmiştir Türkiye'de.

Öyleyse; bu gerçekler gizlenirken ve hatta dünya parlamentolarıyla, adını bilmediğimiz şehirlerin Belediye Meclisleri peş peşe soykırımı kararı alarak, Türkiye'nin etrafındaki kuşatmayı tahkim ederken ısrarla Ermeni tezlerini destekleyen toplantılar yapmak, vatana ihanet değilse nedir?

Ve bu toplantılarda, Müslüman adı taşıyan Asala militanlarıyla, Soros'un maaş bağladığı haysiyetsizleri, Türk Milleti'ne bilim adamı olarak tanıtmaya kalkmak da vatana ihanet değil midir?

Söylesene arkadaş; AKP iktidara gelince Türklüğe hakaretle beraber vatana ihanet de serbest bırakılmadı mı?

(x) Bu olayın teferruatını Tarih Düşünce Kitapları arasında yayınlanan "Katran Kazanı'nde Sterlize" isimli eserden öğrenebilirsiniz. (Tel: 0-212 511.75.00)

Link to comment
Share on other sites

bunu ogreneli baya bir olmustu tarih ogretmeni bir abim solemisti daha bir kac gun once mail olarak geldi bu kadar yayılcagını hic dusunmuyordum

arkdaslar eger dedem yasamıs olsaydı ondan detaylı teferruatını ogrenirdim ancak ben dogmadan olmus kendisi

neden bunu yazdım cunku benim dedemde ingilizlere esir dusup kurtulanlardan madalyası felan duruyr hala gordukce tuylerim diken diken olur aslını unutan bizden degildir

Link to comment
Share on other sites

‘’YALANCININ MUMU’’ BİRLEŞİK DERNEKLERİ

İSTANBUL / VAN / MARAŞ

Amacımız, Ermeni yalan iftira ve saptırmalarını belgelerle açığa çıkarmaktır.

Silahşör sk. 98 Şişli – İst.

Genel başkan :Avukat, Özgen Tarbagatay

Bildiri 3

Masumiyet rolünde Ermeniler

Ermeniler, hiçbir şeyden haberleri olmadan , -Nazil’erin yaptıkları gibi – evlerinden toplanarak DEPORTASYION’ tâbi kılındıklarını- iddia ederler ve Batı da bunu böyle bilir.

Aslında Zorunlu göç söz konusudur ki bunun karşılığı

TRANSFERT’dir; yani, ÜLKE İÇİNDE içinde bir taraftan öte tarafa nakildir. Déportation, başka ülkeye -geri dönmemek için – nakildir. Ermeniler, zorunlu göçten dönenler olduğunu saklarlar, zorunlu göçe tâbi olmamış olan şehirleri bilmezlikten gelirler.

Zorunlu göç nedenleri , başlangıçta sıraladığımız ve savaş halinde düşmanla her tür işbirliği, vatana ihanet’tir.

Rus ordusuna yol göstermişler, habercilik yapmışlar ve ordumuzun gerilerini basarak merkezle ilişkilerini kesmişlerdir: erzak, cephane vb...

Bunu yanında, mahalle, köy, kasaba, şehirleri yakma, yıkma, talan, ırza geçme ve işkencelerle öldürme öteki nedenlerdir.

Düzmece telgraflar

Dünyayı aldatmak için, ABD başkanı Wilson ve Morgentau’ın imkân tanıdığı İstanbul’lu Ermeni Andonyan ve Ermeni bürosu, Talât Paşa’nın imzasını taklid ederek 50 kadar düzmece telgraf hazırlamışlardır. Telgrafların tarih, sayı, kağıt kalitesi, bu türden bazı işaretlerin hepsinin sahte olduğu, araştırmacı, Şinai Orel ve Süreyya Yuca tarafından ıspat edilmiştir. Örneğin, 29 Eylül 1915 tarihli telgrafın düzmece içeriği şudur : ‘’Asla acımadan , tüm kadın , erkek, çocuk, yaşlı, hattâ sakat , Ermenilerin katledilmesi.... Talât’’. Esas telgrafın içeriği ise bunun tam tersidir: ‘’Demiryollarında çalışan Ermeni teknisyenlerinin göçe tâbi kılınmaması... Talât’’. Amaç, zorunlu göç’ü kolaylaştırmaktır. Ermeniler, Yahudileri yanlarına almak ve Nazilerin suçlarını hafifletmek için büyük çaba göstermişlerdir ama, Yahudilerin Almanlara karşı isyan etmediklerini, silâh kullanmadıklarını, hiç bir düşmanla kitle halinde işbirliği yapmadıklarını saklamaktadırlar... Yahudiler, bir tek mahalleyi yıkmışlar, halkı, işkencelerle öldürmüşler midir?

Ermeni çetelerinin canvarlıkları : 24 nisan 1915’ten önce

Sıkıyönetim ilânıyla Ermeni çeteleri faaliyete geçmiş ve cinayeler işlemişlerdir, bir kaç örnek :

1914 Kasım 25: Erzurum’un Mergeni İlçesi, Saray mahallesi tüm halkını, yaş, cins demeden petrolle suladıkları gübre yığını üzerinde yaktılar (24 nisan’a 5 ay vardır. Osmanlı arşivi, Ermeni komitalarının ‘’Amâl ve harekât-ı İhtilâliyesi 1916 – Ermeniler tarafından yok edilmişler, 1918’de yeniden basılmıştır).

1915 Mart 15: Perkal’lı Nezo hatun’un iki çocuğunu ekmek pişirdiği fırında yaktıktan sonra annesine yedirmek istediler. Karı,koca diretince öldürdüler, bu sahneyi gören kadın çıldırdı (Genelkurmay arşivi, N.12 Dolap :n.113, dosya n.202, 24 nisan’dan 3 hafta önce)

1915 Ocak 15: Til kasabasında iki gebe kadının karınlarındaki çocukların cinsiyeti üzerine Rus üniformalı Ermeniler bahse tutuştular, sonra da kadınların kastura ile karınlarını deşip bebekleri dışarı çıkartıp cinsiyet tayiniyle kazanın kim olduğunu tayin ettiler .

1914’ten itibaren Ermeni çetelerinin bu cinayetleri, Ermenistan ilk başbakanı Kaçaznuni tarafından 1923 Bükreş Taşnaksutyun kongresinde itiraf edilmiş, ve Kaçaznuni, ‘’biz, muntazam ordu kuramadık ve Osmanlının karşısına çıkıp cephe savaşı yapamadık, çete savaşıyla çok cinayetler işledik ve halkı aleyhimize döndürüdük’’ diye ERMENİ SUÇUNU ortaya dökmüştür.

1915 Şubat’ta, Garo Pastırmacıyan yönetimine 1200 kişilik Ermeni çetesi, Rus üniforma ve silâhlarıyla geniş çapta Türk etnik kıyımına girişmiştir. Arkadan gelen Rus ordusundaki 150 bin, içerdeki 40 bin Ermeni çete savaşıyla tüm Doğu Anadolu’yu yakıp yıkmışlar, her tür canavarlığı işlemişlerdir. Örneğin, VAN ili Tümüyle yıkılmış ve kaçamayan 35 bin kişi Ermeniler tarafından öldürülmüştür (K. Gürün).

24 Nisan 1915 : İşte bu korkunç terorizm şartları altında Osmanlı Hükûmeti, bu cinayetleri işleyenlere her tür yardımı yapan Ermenileri tutuklamıştır. Bu tutuklama , tüm dünyaya Ermeni jenosid’inin başlangıcı diye yutturulmuştur. Ermeniler her yıl bu sahtekârlığı tekrarlayarak, genç nesilleri bu yalan ve saptırmayla yetiştirerek kafalarda Ermeni jenosid’i kavramını yaratmışlardır.

Bu, tarihteki en büyük ve devamlı yalandır.

Bunun yalan olduğunu tüm batı tarihçileri bildikleri halde, batılılar, Ermenileri aldatıp onları cinayet işlemeye ittikleri suçlarını örtmek için bu yutturmayı sahi imiş gibi inanılmayacak bir ikiyüzlülükle kabul etmişler bunun propagandasını yapmışlar ve tarihe bakacak yüzleri olmadığı halde parlamentolarından karar bile almışlardır.

Şimdi de ‘’bu yalanı ortaya çıkamayı Ermeni jenosdi’ini inkâr şekline sokarak , bu iddiada bulunanları mahkûım etmek için kanun çıkarma’’ peşindedirler... tarihten bir kere daha utanmadan ve Türklere cevap ve savunma söz ve hakkı vermeden, İNSAN HAKLARI diye gırtlaklarını yırtarak!..

1917’den sonra :Rus ordusu , Komünist ihtilâli nedeniyle çekilirken ve boşalttığı yerler Osmanlı ordusu tarafından geri alınırken kaçan Ermeniler, önlerine gelen ne varsa yakmış, yıkmış ve öldürmüşlerdir.

4 Haziran 1918’de yeni kurulan Ermeni cumhuriyetini Osmanlı Hükûmetinin tanımış olmasına rağmen cinayetlerine devam etmişlerdir :

5 Ocak1918 Trabzon katliamı : Vakf-ı kebir, Şark-ı Pazar köylerini halkıyla birlikte yok etmişlerdir.

1 şubat 1918 Bayburt katliamı .. 3 Şubat’a kadar sürmüş yaralı Türklerin üzerine gaz döküp hepsini diridiri yakmışlardır. Bu katliamı yöneten Arşak adlı Ermeniye, Ermeniler sonradan paşa unvanı vermişlerdir.

10 Şubat Erzurum katliamı, idam mahkûmu Antranik ve Doktor Azaryef tarfından yönetilen bu katliamda, yol yapma yalanıyla çalışabilecek tüm kişileri, Kars kapısı dışında toplamışlar hepsini öldürdükten sonra Rus üniformalı bu Ermeni canavarları, erkeksiz kalan evlere saldırıp, kız, kadın hepsinin ırzına geçmişlerdir. Bu cinayetler köy kasaba durmadan devam etmiştir.

1919, geçen bildiride gördüğümüz ABD Senatosunun gönderdiği senato araştırma heyeti başkanı General Harbord doğu Anadoludaki Ermeni yıkım ve kırımını gözleriyle gördükten ve son kere 43 köyün halkıyla yakılmış olduğuna şahit olduktan sonra :

1- Ermenilerin öldürdükleri Türk sayısı , Türklerin öldürdükleri Ermeni sayısınden fazladır

2- Ermeniler Doğu Anadoluda azınlıktadırlar, asla bir Ermeni devleti kuramazlar... diye rapor vermiştir ( Bu rapor asla yayınlanmamıştır - J.G.Harbord International Conciliation , June 1920, Washington – K. Gürün)

1919 Mondros bırakışmasından sonra

Osmanlı ordusunun terhis edilmesi Ermenilere yeni cesaret verir cinayetlerine en başta AZERBAYCAN’da koyulurlar.

Türk Soykırımı ise, Nahcıvanda başlar

4 Temmuz 1920 Akçakale 4 köyüyle yok olur.

5 Temmuz 1920 Karakurt kasabası tüm köyleriyle haritadan silinir, hayatta kalabilen 40bin kişi Kars’a kaçarlar.

8 Temnmuz 1920 : Ermeni sloganı : ileri! Yunanlılarla tokalaşacağız ve Kızılırmak adı gibi kıpkırmzı olacaktır...

Şubat1920 Kars yöresinde 28 kasaba köyleriyle haritadan silinir.

Bu kısa bir kaç örnekten sonra ,Yunan ordusunun yardımıyla Gemlik katliamını yapmışlardır ; halkı Camiye doldurup ateşe vermişler ve çıkabilenleri (dum-dum) kurşunuyla vurmuşlardır. Bu canavarlığa İngiliz ve Fransız hükûmetleri bile dayanmayıp Yunan kumandanına ultimatom vermişlerdir.

Son kere 18 Eylûl 1922 akşamı İzmiri Yunalıların yardımıyla yakmışlar yangın 2 gün 2 gece sürmüş deniz kenarına gelince sönmüştür.

Doğu Anadoluda bu böyle olduğu gibi, 1918-1922 Güney doğu’nun Fransızlar tarafından 100 bine çıkan bir kuvvetle işgalinde Ermeni lejyonu ayni canavarlıkları işlemişlerdir :

Maraş’ta Ermenilerin yaptıkları canavarlıklara bir kaç örnek verelim:

‘’...:Yeni geline göbek atmasını söylediler, reddince, bebeğini havaya atıp altına süngü tuttular, bayılan gelinin sırayla ırzına geçtiler...

‘’...Samanlığa saklanmış 11yaşında bir kızın 18 Ermeni sırayla ırzına geçtiler...

‘’... kadınlarımızın üreme organlarının arasını kasatura ile delik açıp oradan hayvânî hislerini tatmin ettiler...

‘’... kadınları diri diri memelerinden astılar

‘’....kızlarımızı kazığa oturttular, direnenlere kendileri kazık çaktılar ; Bu halde , meydanlarda namaza dudurdular, karşılarına geçip güldüler

‘’...Kadınların kollarını , üreme organlarını kestiler.

‘’...Çocukları yaktılar, ağaçlara çivilediler, bayrağımızı yaktılar.

‘’...Esir aldıkları askerlerimizi, Kepez tepesinde diri diri uçuruma attılar

‘’... öldürdükleri Türkleri Kanlı Köprü uçurumuna attılar...

İşte, Batının tanımak bilmek istemediği, inanmamak için direttiği Ermeni canavarlıkları... (Kahraman Maraş 1nci sempozyomu 1986)

Bu canavarlıklatın yanında Güney Doğu şehirlerimizin Fransız topçusu tarafından yakılıp yıkıldıklaraını unutmuş değiliz... Fransız halkı bu olayları bilmemektedir. Onları, ‘’Ermeni ve Türklerin birbirlerini öldürmemeleri için aralarına girdik’’ yalanı ile uyutmaktadırlar.

Ermeni cinayetlerini aydınlatan yeni yayınlar çıkmıştır bunlar doğrudan Rus kaynaklarına dayanan belgelerden oluşur

1- Ovannas Kaçaznuni (Ermenistan ilk Başbakanı) – Taşnak partisinin yapacağı bir şey yok

2- A.A. Lalayan (Ermeni tarihçisi) – Taşnak partisinin karşı Devrimci Rolü

3- Kızıl Kitap– Mavi kitab’a cevaptır .. Bu kitaplar 4 dile çevrilmektedirler.

Bunlara Talât Paşa’nın ‘’Hatıraların ve müdafaam’’ kitabını katarız. hepsi Kaynak yayınevinde basılmıştır.

KIZIL KİTAP’tan Mavi kitab’a cevap (s.68)

Kars Havalisinde Yakılıp Yıkılan Köylerin listesi

ŞÖREGEL ZARUŞAD

1.dayanık 19 Küçükkımılı 1.Mescitli

2. Ani 20 Büyükkımlı 2. Keçebörk

3.Kınaı 21 Akbulak 3.Zohrab

4.İlanlı 22 Dalaver 4. Güğercin

5.Aküzüm 23 memd Abad 5. Ağzıaçık

6.Aslanhane 24 vartanlı 6. Kümbet

7.Aralık 25. Molla Musa 7 mamaş

8Karakilise 26 bacıoğlu 8.Kızılkilise

9.Tiknis 27 Okçuoğlu 9. Kalecik

10.Algina 28 Güllübulak 10 İncilipınar

11 Şahnalar 29 Karamemed 11 Masucuk

12 İncedere 30. Taze kızıltaş 12 Sarşat

13 Geçit 31 . Köhne kızıltaş 13 Okçuoğlu

14 karahan 32 Çakmak 14 Tılak

15 Mkeyüz 33. cebeci

16 Dilan 34 Süzkurt

17 Seydi

18 Hacıpiri

Rusya Toplumsal Siyasal Tarih Devlet Arşivi. fon.544, liste 13, dosya 20, Yaprak 35.

Günümüzde Fransa, Cezayir ve bu günlerde ortaya çıkmış olan ‘’1 milyon karaderilinin RWANDA Katliamı’’nı gözlerden kaçırmak için olacak, bu yılı Ermeni yılı ilân ettiği gibi, Ermeni sorununu tartışmamıza, kendimizi savunmamıza engel olmak için kanun çıkarma telâşı içindedir...Vaktiyle , İngilizlerin İrlanda katliamını unutturmak için Wellington House’ı kurdukları gibi..

Fakat, bütün bunlar, Tarihin ancak tarihçilerle tartışalacağı fikrini savunan parlamentoların karar veremeyeceğini savunmuş ve bir bildiri yayınlamış olan Fransız tarihçilerini minnetle selâmlamamıza engel olamazlar.

TAZMİNAT !: Ermeniler, tazminat diye tutturmuşlardır. Asıl tazminat ödemesi gereken onlardır.

1- 1895’te yıktıkları 22 ilimiz ve yıkılan tarihi eserler

2- Tüm doğu Anadolu, iç Anadoluya kadar uzanan alan ,

3- Güney Doğu Anadolu, Kahraman Maraş, Gaziantep, Şanlı Urfa illeri,

4- İzmir...

Ermeni sözcüğünü bir deyim olarak kullandık. Bununla, suçlu olan Ermeni yöneticiler, yönetilmeyi, suç işlemeyi kabullenmış olanlar ve bunların işbirlikçileri anlamındır. İç ve Dıştaki - aldatılmış olan - Ermeni halkı demek değildir.

Ermeni sorununu genel çizgilerle vermeğe çalıştık.

Bu metinlerden istediklerinizi, gerekli gördüğünüzü yer ve kişilere gönderebilirisiniz yalnız, DİKKAT !... Yazılarınızda asla, küfür, hakaret, tehdit olmamalıdır... hakkımızı kaybettirmek için her tür hile ve bahaneye başvurulduğundan suçlu duruma düşebiliriz. Bizler sadece, olayları olduğu gibi vermek ve belgeleri de ihmal etmemek şartiyle ilerleyebiliriz.

Gerektiğinde yeniden bilgilendirileceksiniz.

SON DURUM: Fransa’dan aldığımızı haberlere göre, Fransız hükûmeti parlamentoya ‘’Ermeni sorununu tartışmaya engel olmak için kanun taslağı hazırlığı içinde imişiler... Bu haber doğrulandığı anda sizlere gerekli faks ve e-mail adresleri verilecektir,

1- Almanca, İngilizce , Fransızca, ve hattâ Türkçe cevap vermek üzere hazır olunuz.

2- Bulunduğunuz yörede – Kanun çerçevesinde kalarak kırıp , dökmeden, hakaret etmeden - hemen protesto yürüyüşü için de organize olunuz ve bekleyin

3. Ülkemizde, - bizim bildiklerimize yardım olmak üzere - ayni yürüyüşlerin bildiğiniz kuruluşlar, partiler, gazeteciler, hâkimler, avukatlar, üniversite öğrencileri vb..yapılmaları için gerekli temaslara geçiniz.

4. Artık, kitle halinde ve fakat barış için harekete geçmenin zamanı gelmiştir.

5. BOŞVER İŞİM VAR, BENSİZ DE OLUR DEMEYİNİZ, 70 milyon, bir avuç Ermeni yönetici karşısında aciz kalmasın !...

Sükûnetle mücadele edilmesi şartiyle başarılar dileriz !..

Link to comment
Share on other sites

krizol nedir?

Abisi ben çocukken çok fazla seyreltilmişini !!! camızların üzerindeki parazitler ölsün diye kaynatıp bir sopa üzerine sarılmış bez ile kaynatıp sürerdik. zifte benzeyen bir kokusu vardır. Yemin ediyorum 1mm2 yere bile değse inanılmaz yakıyor. Bu maili ilk aldığımda düşününce gözlerim yaşarmıştı.fecii bir şey şöyle söyliyeyim deriye eritilmiş naylon nasıl acı veriyorsa daha fazla bir acı veriyor ve bu bir kaç saniye sonra başlıyor. krizolün kimyasal açıklaması ise pdf olarak şu adreste var. Sevgilerimle

cresol için bkz.

Please register to see this content.

Link to comment
Share on other sites

  • Administrator
Abisi ben çocukken çok fazla seyreltilmişini !!! camızların üzerindeki parazitler ölsün diye kaynatıp bir sopa üzerine sarılmış bez ile kaynatıp sürerdik. zifte benzeyen bir kokusu vardır. Yemin ediyorum 1mm2 yere bile değse inanılmaz yakıyor. Bu maili ilk aldığımda düşününce gözlerim yaşarmıştı.fecii bir şey şöyle söyliyeyim deriye eritilmiş naylon nasıl acı veriyorsa daha fazla bir acı veriyor ve bu bir kaç saniye sonra başlıyor. krizolün kimyasal açıklaması ise pdf olarak şu adreste var. Sevgilerimle

cresol için bkz.

Please register to see this content.

Teşekkür ederim bilgiler için. Google'de krizol diye arayıca hep bu hikaye çıkıyor.

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...