Jump to content

Bir Evrensel Projemiz Var mı?


tarihogretmeni

Recommended Posts

Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kenan Gürsoy’un kaleme aldığı, ‘Bir Evrensel Projemiz Var mı?’ isimli kitap, Batı'nın "ötekine" olan tahammüllünün neden bittiğini gözler önüne seriyor.. .

4229.jpg

Avrupa özellikle geçtiğimiz son iki yıl içerisinde, bünyesinde barındırdığı Müslüman topluluklara karşı insani ve ahlaki açıdan iyi davranmadı. Avrupa Birliği karşılıklı anlayış ve hoşgörü temeli üzerine kurulmuş olsa bile bu durum, Müslümanlar söz konusu olunca uygulamadan kaldırıldı. Bir Arap veya Müslüman olmak büyük bir suç olarak görüldü. Batılı hükümetlerin takıntısı öyle bir noktaya gelmişti ki, Müslümanlardan gelebilecek sözde saldırılara karşı alınan güvenlik önlemlerinden Hıristiyan Avrupalılar bile nasibini aldı. Bir yerden bir yere gitmek bir işkenceye dönüştü. Aşırı güvenlik önlemlerinin terörizm bahane edilerek insanlar üzerinde korku duygusunun uyanması için uydurulduğu bazen akla gelmiyor değil. Olaylar öyle bir hal aldı ki, Amerikalı bir kadın yolcu terörist muamelesi gördü. Uçaktan indikten sonra saatlerce sorgulandı. Her icraatıyla alay konusu olmuş Bush yönetiminin komikliklerinden birisiydi bu da. Son örnekse sakalı var diye Amerikalı bir Hıristiyan’ın sorguya alınmadığı oldu. Sonuç olarak baktığımız zaman Avrupa’da Amerika’da Müslümanlar korku uyandıran insanlar olarak hatırlanır oldu. Bu durumdan bu ülkelerin insanları da nasibini aldı.

Özetle Batı’nın hoşgörüsü sıra Müslümanlara gelince adeta tükendi.

Küresel ısınma, açlık, Orta Afrika’da Ortaçağ’da bile görülmesi zor bir vahşetin sergilendiği kabileler arası savaşlar, Filistin’de İsrail’in her türlü katliamı yapma hakkına sahip olması Batı’nın genelde insanlığa özelde ise Müslümanlara karşı ahlaki ve insani sorumluluk bilincini taşımadığını gösteriyor.

İşte tam bu noktada sorulması gereken bir soru: ‘Bir Evrensel Projemiz Var mı?’

Batı ahlaki olmayan bu tutumunu nereye kadar sürdürebilir? Din adına ortaya çıkan ama gerçekte yiyecek bir lokma ekmeğe muhtaç olan zavallı bir Müslüman neden bir intihar bombacısı olsun? Bir İngiliz yazar günah çıkarırcasına şöyle demekte: “Pakistan’dan, Afganistan’dan ve İslam dünyasının mahrumiyet yaşanan diğer bölgelerinden İslam adına intihar bombacılarının çıkmasını kendimi onların yerine koyduğumda anlayabiliyorum. Biz İngiltere’de yaşıyoruz ve oralara giderek onların kaynaklarını sömürüyoruz. Sömürdüğümüz o kaynakları onların kullanmasına izin vermiyoruz. Açıkçası onların yerinde olsaydım ben de kutsal bir amacı bahane ederek intihar bombacısı olurdum.”

Batı insanı son üç yüz yıldır maddi anlamda yükselirken manevi yönüyle inişe geçmiştir. Batı toplumu “öteki”ne olan hoşgörüsünü yitirmiştir. Batı şu soruyu sormayı hep unutmuştur: İnsan nedir? Bu sorunun cevabını hep maddi anlamda bulmaya çalışmıştır. Batı’nın bu tür bir evrensel keşmekeşe neden olması insanlığın tamamen ümidini yitirdiği anlamına da gelmiyor. Çünkü bizim medeniyetimizin bir insanlık projesi var. İnsanlığa evrensel mutluluğu getirecek değerlerimiz var. Bu değerleri Batı ve Doğu kültürlerini çok iyi tanıyan ve oralardan süzülen birikimi bize anlatabilecek insanlarımız vardır.

Öte yandan Avrupa’nın kaybettiği hoşgörünün zaferini Osmanlı’da rahatlıkla görüyoruz. Osmanlı tarihine bakınca hoşgörü kahramanlarını göreceksiniz. ‘72 milletle beraberim’ diyebilen bir Mevlana bir hoşgörü kahramanı tarihimizin.

Yunus Emre’den şu satırlarsa özetliyor söylenecek onca sözü:

Hak bir gönül verdi bana, ha deyince hayran olur,

Bir dem varır mescitlere, yüzün sürer onda yere.

Bir dem varır deyre girer, İncil olur, ruhban okur.

Bir dem gelir İsa gibi ölmüşleri diri kılar,

Bir dem girer kibr evine, Fir’avn ile aman olur,

Bir dem döner Cebrail’e, rahmet saçar her mahfile,

Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur.

Hoşgörü ve tolerans. Tolerans daha çok akıl, hoşgörü daha çok gönül. Hoşgörümüzü biraz da toleransla, akılla bütünleştirerek, gönül seviyesinde yaşamaya devam edersek, galiba bizde kendimize yabancılaşmayız.

Akılla iman arasındaki ilişki nedir? Bunu dengelemek mümkün mü? İslamiyet’in felsefe açısından incelenmeye ihtiyacı yok mu? Demokrasi adına savaş yapılabilir mi? (Bir yere demokrasi ******ürmek için) Dinler çatışmayı körüklüyor mu? Batı ve Doğu arasındaki gerilimin nedenleri nelerdir? Batılı insanların zihinlerinde oluşan yanlış kanaat Müslümanların zihninde de oluşmadı mı? Türklerin Avrupa’daki varlıkları kilise bilincinin insanlık bilincine doğru değişmesi yönünde bir katkıda bulunabilir mi? Kiliseleşmek ne demek?

Kenan Gürsoy’un ‘Bir Evrensel Projemiz Var mı?’ isimli bu kitabında tüm bu soruların cevabını bulabilmek mümkün.

haber7

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...