Jump to content

Internet Protokolü Ve Ipv4'ten Ipv6'ya Geçiş


mucit41
 Share

Recommended Posts

[color="#0000FF"][b]Konu Başlığı :[/b][/color] [b] [color="#FF0000"]Internet protokolü ve IPv4'ten IPv6'ya geçiş [/color] [/b]

[color="#0000FF"][b]Konu Detayları:[/b][/color] [b] [color="#FF0000"] Internet protokolü ve IPv4'ten IPv6'ya geçiş tam döküman[/color] [/b]

[color="#0000FF"][b]Bölüm 1:[/b][/color] [b]

[spoiler][quote] [b] Belirli bir birikime sahip olan tüm bilgisayar kullanıcıları TCP/IP'yi duymuşlardır ve az da olsa TCP/IP hakkında fikir

sahibidirler. Kısaca değinmek gerekirse TCP/IP şu anda tüm dünyada ağ (network) haberleşmesi için kullanılan ortak modeldir. TCP/IP protokol

grubu 4 farklı katmandan oluşur, bunlar:

Fiziksel (Network Access Layer)
Ağ (Internet Layer) -Internet Protokolü bu katmanda bulunuyor.
Taşıma (Transport Layer) -TCP bu katmanda bulunuyor.
Uygulama (Application Layer)

[img]http://cdn.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/06/tcp-ip-encapsulation.jpg[/img]
İki PC'nin haberleşmesi sırasında TCP/IP katmanlarında verinin akışı (Akış yönünün oklarla gösterildiğine dikkat ediniz)

olarak sıralanabilir. Kullanıcılar uygulama katmanında çalışan yazılımlar aracılığıyla haberleşir ve kullandığımız her türlü tarayıcı, messenger, ftp

türü yazılımlar bu kategoride bulunur. Taşıma katmanı ise TCP ve UDP gibi protokollerin bulunduğu, haberleşmenin yapılacağı cihazlar arasındaki

el sıkışma, iletim kontrolü, paket yönetimi ve port adresleme gibi iletişimin temel özelliklerinin yönetildiği katmandır. Internet katmanı ise ağlar

arası erişimi sağlayan protokol grubunu barındırır -internet protokolü olmaksızın sizin bulunduğunuz ağın dışıyla haberleşemezsiniz. Örneğin

sitemize erişmezsiniz fakat aynı internet bağlantısını paylaştığınız evinizdek ikinci bir bilgisayarla haberleşebilirsiniz. Fiziksel katman ise

haberleşmenin elektriksel olarak yapıldığı katmandır. Sizin göndermek istediğiniz veri (0'lar ve 1'ler), bu katmanda elektriksel olarak (örneğin 0 için

0 V, 1 için +5V gibi değerlerle iletilebilir) hatta verilerek iletişim fiziksel olarak sağlanmış olur.
Network bilgisi olan kulllanıcılar OSI referans modelini de muhakkak duymuşlardır. OSI, TCP/IP'nin katman yapısına nazaran daha düzenli -7

katmandan oluşur ve daha oturmuş bir modeldir- bir yapıda olmasına karşın, oldukça geç standartlaştırıldığı için bu yapı hedef alınarak tasarlanan

IPX/SPX protokolü yaygınlık kazanamamıştır. Bu kadar ön bilginin ardından bu yazımızda anlatmak istediğimiz konuya girelim. Bu yazımızda, sizi

TCP/IP protokol suitinin internet protokolünün adresleme metodu olan IPv4 ve IPv6 hakkında bilgilendirmeye çalışacağız ve IPv6'nın yaygınlaşmaya

başladığı şu günlerde iki adres yapısını inceleyip, IPv6'ya geçişi değerlendireceğiz.

[/b] [/quote] [/spoiler]

[color="#0000FF"][b]Bölüm 2:[/b][/color] [b]

[spoiler] [quote] [b] Internet protokolü ve IPv4

IPv4'ten bahsetmeden önce IP (Internet Protocol) adresinin ne olduğundan ve de ne sebeple kullanıldığından kısaca bahsedelim. IP adresi,

isminden de anlaşıldığı üzere bilgisayarımız ağ üzerinden haberleşirken kullandığı kimliğidir. Bir IP adresi aynı anda sadece bir istemci tarafından

kullanılır ve bu adres ile herhangi bir sunucudan ya da makineden istek yapıldığında, cevap bu adrese bakılarak dönülür. Aslında noktadan noktaya

haberleşmede IP adresi direkt olarak kullanılmaz. Ağ altyapılarında ve noktadan noktaya sistemlerde Ethernet, FDDI, ATM, Frame Relay ya da

Token Ring gibi teknolojiler kullanılır. Günümüzde ATM ve Ethernet teknolojileri kullanılmakla birlikte, güncel sistemlerde ethernet altyapısı düşük

maliyeti ve yüksek veri hızları sunabilmesi dolayısıyla tercih edilmektedir.

[quote] [b] Yakın zamana kadar çok pahalı olmasına karşın yüksek bant genişliği sunabilmesi dolayısıyla ATM, servis sağlayıcılar tarafından

kullanılmaktaydı; fakat ethernet sistemlerinin hızla gelişmesi ve 10 Gb/s gibi hızlara ulaşılabilmesiyle ethernet altyapısı iyiden iyiye yaygınlaştı.[/b]

[/quote]

Şu anda ethernet altyapılı sistemlerde gönderilecek paket ve kaynak IP adresleriyle paketlendikten sonra (temel olarak IP paketi) noktadan

noktaya haberleşen iki makinanın MAC adresleri eklenerek (ethernet çerçevesi -frame- bu MAC adresleriyle haberleşme sağlanır. Bir örnekle

açıklarsak daha belirleyici olur sanırım bu durum:

[img]http://cdn.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/04/lan_topoloji.jpg[/img]

Yukarıdaki sistem görüldüğü üzere en basit ağ topolojilerinden biridir. PC0, PC1'e herhangi bir paket göndermek istediğinde paket kaynak ve hedef

IP'ler ile öncelikle başlıklandırılır. Daha sonra ise ethernet mimarisinde kullanılmakta olan MAC adresi -kaynak ve hedef MAC adresleri- ile

etiketlenir. Ağ içinde bu yönde bir yapı kullanılırken, IP temel olarak işlev gördüğü ağ dışı -internet- ortamda ise durum biraz daha karışıktır.

İstemci paket göndermek istediğinde, hedef ve kaynak IP adresleriyle veriyi etiketledikten sonra, ağ çıkış cihazı olan yönlendiricinin -router- MAC

adresini hedef MAC adresi, kendi MAC adresini ise kaynak MAC adresi olarak etiketleyerek pakedi yollar. Paketi alan yönlendirici ise (hedefimizin

yönlendiricinin hemen diğer ucunda olduğunu varsayalım) paketteki MAC bilgilerini ayıklar ve hedef – kaynak IP adreslerini inceleyip, ilgili portuna

paketi aktarır. Bu portun MAC adresi kaynak, alıcı tarafın MAC adresi de hedef olarak etiketlenip paket alıcıya ulaştırılır.

En basit şekilde yukarıdaki gibi yapıda çalışan internet altyapısı genellikle Ethernet mimarisi üzerinde TCP/IP kullanılmasıyla çalışmaktadır.

Ethernet'ten başka Frame Relay, ATM gibi şu anda pek de tutulmayan mimariler de mevcut olmasına karşın modern sistemler Ethernet üzerine

kurulmaktadırlar. Kısa bir özetle Google'ın ABD'deki sunucusuna erişmek istediğinizde her yönlendirici geçişinizde paketiniz açılır MAC bilgileri

çıkarılır, IP bilgileri incelenir ve yeni MAC bilgileriyle tekrar etiketlenir. Bu işlemler sırasında ise IP bilgisi kesinlikle değiştirilmez, aski takdirde

Google sunucusuna istekte bulunduğunuzda isteğiniz size dönmez ya da bu bilgilerin her yönlendiricide tutulması gerekir ki bu da cihazlara

inanılmaz bir yük bindirir.

Tüm bunları neden anlattığımızı merak etmekte olabilirsiniz yazının bu kısmında :). İşte iletişim sırasında paketlenen IP adresleri şu anda IPv4

adresler ile paketleniyor genellikle, ancak son birkaç yıldır ABD ve Hindistan gibi internet kullanımının yoğun olduğu veya IP ihtiyacının hızla arttığı

ülkelerde IPv6'ya geçiş yavaş yavaş yapılmaktadır.

[img]http://cdn.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/04/ipv4-6vista.jpg[/img]

Windows XP'de ise IPv4 desteği varsayılan olarak sunulurken IPv6 desteği protokoller sekmesinden yüklenerek edinilebilir.

Örnek bir IPv4 ağ ayarları aşağıda verilmiştir:

[img]http://cdn.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/04/ipv4conf.jpg[/img]

Yukarıdaki resimden de görüldüğü üzere IP bilgisi 4 bölükten oluşan ve her bölükteki rakamların 0 ile 255 arasında değişmesi ile elde edilen bir

yapıdır ve 32 bitlik -4 byte- veri yığını içerir. Aşağıda IP adresimizin 2'lik sistemde -bilgisayar sistemi- karşılığı gösterilmiştir.

[quote] [b] 192.168.1.1

11000000.10101000.00000001.00000001
[/quote] [/b]

Yukarıdan da görüldüğü üzere 32 basamaktan yani 32 bitten oluşan bir yapıdır IPv4 adresler. Biraz da IPv4 paket yapısına kabaca bakalım.

Gönderilecek data sadece hedef ve kaynak IP adresleriyle değil; paket boyutu, versiyon bilgisi, protokol bilgisi, TTL değeri gibi birçok bilgi içerir.

[img]http://cdn.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/04/ipv4header-550x163.jpg[/img]

Bir IP paketinin yapısı yukarıda gösterilmiştir. 160 bitlik -20 byte- bir kısım resimden de görüldüğü gibi IP protokolünün ve paketin çeşitli bilgilerini

içerir ki bu da kullandığınız bant genişliğinin bir kısmını data transferi dışındaki bu bilgilere harcadığımız anlamına geliyor. Bu noktada daha da can

alıcı bir noktaya değinelim. Her cihazın işleyebileceği maksimum bir data uzunluğu vardır. IP protokolü teorik olarak 65535 byte'lık paketler

oluşturabilse de günümüzde kullanılan cihazlar 1500-2000 byte'a kadar uzunluğa sahip paketleri işleyebilirler. Bu da verimizin maksimum

1500-2000 byte'lık paketler halinde bölünmesi gerektiği anlamına geliyor ki, böylece her seferinde 20 byte'lık başlık bilgisi bu paketlere ekleniyor.

Yani işin özü bant genişliğimizin %1,3 gibi bir kısmı protokol bilgileri için kullanılıyor. Bu standart ev kullanıcıları için komik bir rakam olsa da servis

sağlayıcılar için oldukça ciddi bir kayıptır. Bu paket yapısı protokoller belirlenirken sağlıklı haberleşmenin sağlanabileceği minimum uzunlukta

yapılmaya çalışılır.

Başlık yapısı hakkında bu kadar bilginin, başlangıç için yeterli olduğu inancındayız. İlerleyen yazılarımızda IP başlığını ve içeriğini daha detaylı olarak

inceleyebiliriz.

Adresleme yeteneği hakkında ise IPv4'ün yapısını biraz daha inceleyelim. 4 farklı bölükten oluşan IPv4 adres bilgisi, teorik olarak her bölüğün 0 ile

255 arasında değerler almasıyla 256*256*256*256=2^32 farklı şekilde kullanılabilir. Yani 4,294,967,296 farklı adres IPv4 ile sunulabilir

durumdadır. Ancak bu adreslerin hepsi malesef kullanılabilir durumda değildirler. 0.0.0.0 ve 255.255.255.255 gibi adresler geçersiz adreslerdir,

örneğin. Bunun da ötesinde her ağda; ağ adresi, ağ geçit cihazının adresi ve yayın adresi (broadcast) gibi adresler atanmıştır ve son kullanıcılar

tarafından kullanılamazlar. Yani anlayacağınız bu adreslerin sayısında bir azalma söz konusudur. Bunun da ötesinde bazı IP adres blokları büyük

şirketlerin ellerinde olup, ciddi bir kısmı kullanılmamaktadır.

IP Sınıfları
IPv4 adresler çeşitli gruplara ayrılmıştır. Söz konusu adreslerin bir kısmı network adresini betimlerken, bir kısmı ise istemcileri belirtir. Örneğin

10.2.5.7 IP adresini ele aldığımızda; adresin 10 olarak belirtilen kısmı ağ kimliğini oluştururken, 2.5.7 kısmı ise istemciyi belirtir. A sınıfı IP adresleri

için ilk bölük, B sınıfı IP adresleri için ilk 2 bölük network kimliğini oluştururken C sınıfı için de ilk 3 bölük bu bilgiyi verir. Aşağıdaki tabloyu

inceleyerek verdiğimiz bu bilgiyi pekiştirebilirsiniz:

[img]http://cdn.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/08/sinan-550x383.png[/img]

not: Bu anlatılanlar subnetting yapılmadığı zaman geçerlidir. Subnetting konusuna ilerleyen yazılarımızda açıklamayı düşünmekteyiz.

Tüm bu bilgilerden sonra aşağıdaki IP sınıflarını daha iyi anlayabileceğinizi düşünmekteyiz.

A sınıfı IP'ler:
İlk adres grubu 0 ile 127 arasında olan IP'lerdir ve diğer üç bölüğü tümüyle kullanma hakkına sahiptirler. Bu IP grubuna sahip kurum ya da

kuruluşların IP'sinin ilk bölüğü ağ adreslerini tanımlar ve diğer üç bölüğü kullanarak 256*256*256=16,777,216 tane IP adresine sahiptirler.

İstemciler tarafından kullanılabilecek IP sayısı ise 16,277,214 tanedir, çünkü x.0.0.0 ağ adresi x.255.255.255 ise broadcast adresidir ve

kullanılamazlar (IP bloğunun alt ağlara bölünmesi durumunda ağ ve broadcast adresi sayıları artacaktır ve istemcilerin kullanabileceği IP sayısı

azalacaktır). A sınıfı toplam 128 ağa ayrılmıştır. Türk Telekom, şu anda internet hizmetini A sınıfı IPv4 IP'ler ile vermektedir.

[quote] [b] 0.0.0.1 ile 127.255.255.255 arasındaki IP'ler[/quote] [/b]

not: 0.0.0.0 geçersiz bir IP adresidir.

B sınıfı IP'ler:
İlk adres grubu 128 ile 191 arasında değişen IP adres gruplarıdır. IP adresinin ilk iki bloğu sabit olup ağ adresini tanımlar ve diğer iki blok

değiştirilerek 256*256-2=65,534 (subnetting yapılmazsa) tane IP adresi istemcilerce kullanılabilir durumdadır (x.x.0.0-ağ, x.x.255.255-broadcast).

Ülkemizde İstanbul Teknik Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi B sınıfı IP'ye sahiptirler.Örneğin 160.75 ile başlayan bütün IP'ler İstanbul

Teknik Üniversitesi'ne aittir. B sınıfı toplam 16,384 ağa ayrılmıştır.
[quote] [b] 128.0.0.0 ile 191.255.255.255 arasındaki IP'ler[/quote] [/b]

C sınıfı IP'ler:
İlk bölüğü 192 ile 223 arasında değişen IP adres gruplarıdır ve ilk üç blok sabit olup ağı tanımlarken, son blok değiştirilebilir durumdadır ve

256-2=254 (subnetting yapılmazsa) tane IP adresi kullanıcılara sunulabilir durumdadır (x.x.x.0-ağ, x.x.x.255-broadcast). C sınıfı toplam 2,097,152

ağa ayrılmıştır.

[quote] [b] 192.0.0.0 ile 223.255.255.255 arasındaki IP'ler[/quote] [/b]

D sınıfı IP'ler:
İlk bölüğü 224 ile 239 arasında değişen IP adres blokları D sınıfıdırlar. Multicast iletişim için kullanılırlar ve son kullanıcılar tarafından

kullanılamazlar.

[quote] [b] 224.0.0.0 ile 239.255.255.255 arasındaki IP'ler[/quote] [/b]

E sınıfı IP'ler:
İlk bölüğü 240 ile 255 arasında değişen IP adres gruplarıdır. Deneysel IP adresleridir ve yalnızca araştırmalar için kullanılırlar.

[quote] [b] 240.0.0.0 ile 255.255.255.254 arasındaki IP'ler[/quote] [/b]

D ve E IP grupları internet trafiği için son kullanıcılar tarafından kullanılamazken; A sınıfı olan 10 IP uzayı (10.0.0.0-10.255.255.255), B sınıfı olan

172.16-172.31 aralığı (172.16.0.0-172.31.255.255) ve C sınıfı olan 192.168.0-192.168.255 aralığı (192.168.0.0-192.168.255.255) da özel IP

adresleri olarak ayrılmış olup, ağ içi erişim ve NAT gibi hizmetlerin kullanılması için ayrılmışlardır. Kullanılabilir IP'lerin sayısında bu bakımdan da

bir azalma söz konusudur.

A, B ve C sınıfındaki tüm bu ağlar IP'lerin çeşitli kurumlara IANA isimli uluslararası şirket tarafından sağlanmıştır. Uzun zaman önce geleceği çok da

iyi göremeyerek yapılan bu işlem günümüzde ciddi sıkıntılar doğurabilmektedir. Aslında IPv4'ün sağladığı kullanılabilir IP sayısı günümüz şartlarında

yeterli olurken, özellikle A sınıfı IP grubunun servis sağlayıcıları dışındaki şirketler tarafından da alınmış olması IP'lerin ciddi bir kısmının

kullanılamamasına sebep olmaktadır. Örneğin 9.x.x.x IP grubu IBM'e aittir ve IBM 16,277,216 tane IP adresine sahiptir ki, bu IP'lerin ciddi bir kısmı

kullanılmamaktadır. Benzer şekilde MIT, FORD Motor gibi çeşitli kurum ve kuruluşlar A sınıfı IP'ye sahiptirler. A sınıfı IP'ye sahip olan bu tür

kuruluşlar bu haklarını zaman zaman servis sağlayıcılara kiralayabilmektedirler ancak gene de kiralamaya yanaşmayan şirketlerin de olduğu

düşünülürse vaktiyle yapılan bu atamanın yarattığı darboğaz görülebilmektedir. Aşağıdaki linkten ilk adres bloğuna göre IP bloklarına sahip olan

kuruluşları inceleyebilirsiniz:

http://www.iana.net/assignments/ipv4-address-space/ipv4-address-space.xml
Öte yandan internetin hızla yayıldığı, gelişmekte olan birçok ülkenin internet ile daha yeni yeni tanıştığı ve internet protokolünün yakın gelecekte

sadece bilgisayarlar tarafından değil televizyon, buzdolabı, klima gibi cihazlar tarafından da kullanılarak hayatımızı kolaylaştıracakları düşünülürse

yüzmilyarlarca belki de trilyonlarca IP'ye ihtiyacımızın olduğu aşikârdır. İşte bu noktada teknoloji bize IPv6'yı sunmuştur.[/quote] [/b][/spoiler]

[size="4"][color="#0000FF"]Devamı gelecek[/color][/size]

Edited by mucit41
Link to comment
Share on other sites

[color="#0000FF"][b]Bölüm 3:[/b][/color] [b]

[spoiler][quote] [b]

IPv6
1998 yılında standartlaştırılmasına karşın IPv6 hala çok yaygın bir kullanıma ulaşamamıştır. Buna sebep olarak ise IPv4'ün günün ihtiyaçlarını

karşılayabilmesi gösterilebilir. Fakat son yıllarda internet erişimine sahip kullanıcıların sayısının ciddi biçimde artmasıyla, NAT ve CIDR gibi IP

adreslerini daha verimli olarak kullanılmasını sağlayan yöntemlere karşın IPv4'ün limitlerine yaklaşıldı ve adres konusunda ciddi bir darboğaz

yaşanmaya başlandı. ABD, Fransa ve Rusya gibi ülkelerde hala %1'in altında bir oranla kullanılmasına karşın, IPv6'nın 2011 yılı itibariyle hızla

yaygınlaşıp IPv4'ün yerini alması bekleniyor. 2003 yılında yapılan bir yaklaşımda IPv4'ün adres kapasitesinin 2023 yılına kadar yeterli olacağı

öngörülürken, 2008 yılında IANA tarafından yapılan yaklaşımda bu tarihin 2010-2011 arasında olacağı öngörülmüştür. Bu da internetin ne denli hızlı

büyüyen bir pazar olduğunu ve sektörün içindeki uzmanları bile ne kadar şaşırtabileceğini gösteriyor. Çin ve Hindistan gibi ülkeler ise müthiş

kullanıcı potansiyelleri dolayısıyla IPv6 altyapılarını hazırlamış durumdalar bile.

[img]http://cdn.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/06/display_imagecgi.jpeg[/img]
IPv4 ile IPv6'yı karşılaştıran eğlenceli bir karikatür :)

IPv6 adresler 128 bitlik bir bilgi yığınıdırlar ve uzun yapıları daha fazla IP adresi olarak bize geri döner. IPv6 ile 2^128 tane, yani yaklaşık olarak

3.4*10^38 adet IP rezervi sağlanmıştır. Tabii bu uzun yapı bize paketlerimizde ekstra yük olarak geri dönmektedir. Adreslerin uzun yapısı

dolayısıyla IP paketlerinin uzunluğu ciddi boyutlarda artmıştır. Örnek olarak IPv6 bir IP'nin yapısını inceleyelim:

[quote] [b]2001:0db8:85a3:0000:0000:8a2e:0370:7334 – 16'lık (hexadecimal) yapıdaki IPv6 adres

|0010|0000|0000|0001| : |0000|1101|1011|1000| : |0000|0000|0000|0000| :

|0000|0000|0000|0000| : |1000|1010|0010|1110| : |0000|0011|0111|0000|:

|0111|0011|0011|0100| -İkilik sistemdeki karşılığı[/quote] [/b]

IPv6 adreslerde tıpkı MAC adreslerinde olduğu gibi, son kullanıcı sunumunda 16'lık sistem kullanılmaktadır. Görüldüğü üzere 16'lık sistemdeki

adres yapısı bile oldukça karışık görünüyor.

IPv6'nın paket yapısına bakacak olursak:

[img]http://cdn.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/04/ipv6header-550x238.jpg[/img]

IPv6'nın IPv4'e göre paket yapısında avantajlı ve dezavantajlı olduğu noktalar var. Geliştiriciler öncelikle paket yapısını mümkün mertebe

yalınlaştırmaya çalışmışlar. Bunun için de yukarıdaki resimden de farkedebileceğiniz üzere kaynak ve hedef IP adreslerinin üzerindeki versiyon, TTL

(Bu yapıda Hop Limit olarak geçiyor), protokol (Bu yapıda next header olarak geçiyor) gibi bilgilerin bulunduğu kısım azaltılmış durumda. Tabii ki

buradaki bant genişliğinden olan kazanç IP adreslerindeki kayba göre daha düşük düzeyde ancak asıl kritik olan protokolün yapılan sadeleştirmeler

ile hızlandırılmış olması. Mesela IPv4'te bulunan başlık kontrolü -header checksum- IPv6'da kaldırılmış durumda ve bu da özellikle paketleri işleyen

ve bu kontrolü yapan yönlendirici cihazların yükünü hem azaltıyor hem de protokolün daha hızlı çalışmasını sağlıyor – bu kontrol zaten taşıma

katmanında TCP ve UDP gibi protokollerce yapılıyordu. Sonuç olarak IPv6 adresler, IPv4 adreslerin 4 katı büyüklüğündeyken; IPv6 başlık yapısı,

IPv4 başlık yapısının iki katından daha az bir veri yükü getiriyor sistemlere.

[img]http://cdn.pclabs.com.tr/wp-content/uploads/2009/06/ip1-388x550.jpg[/img]
Eğlenceli bir IPv7 yaklaşımı :)

IPv4 – IPv6 karşılaştıştırması ve IPv6'nın getirileri için sonuç bölümüne alalım, siz değerli okurlarımızı.
[/quote] [/b][/spoiler]


[color="#0000FF"]Sonuç:[/color]

[spoiler]

Sonuç olarak belirtebileceğimiz bazı bilgileri yazı içinde aktardık aslında :). Tabi ki bu yazdıklarımızı sonuç bölümünde toparlamak da boynumuzun

borcu :).

IPv6'nın yakın zaman içinde yoğun şekilde kullanılmaya başlayacağını söyleyebiliriz rahatlıkla. Zaten sayıca yetersiz kalmaya başlayan IPv4,

otomasyon sistemlerinin gelişmesi ve hayatımıza daha da ciddi boyutlarda girmesiyle yerini IPv6'ya bırakmaya mahkum görünüyor. Hayatımızı

sürekli kolaylaştıran teknoloji bizi bir kez daha kendine hayran bırakacak otomasyon sistemlerinin daha da gelişmesiyle. Örneğin; işinizden evinize

dönerken internet bağlantınız vasıtasıyla kombinize çalışması yönünde komut verebilecek ve evinize ulaştığınızda sıcacık bir yuvayla

karşılaşabileceksiniz. TV, klima, çamaşır-bulaşık makineleri ve aklınıza gelebilecek bilumum elektronik cihazı internet aracılığıyla kontrol

edebileceksiniz. Tüm bunlar ise standart bir evde dahi onlarca IP'nin kullanılması anlamına geliyor ki oda eşittir IPv6 :).

IPv6'nın çıkış noktasının protokolü iyileştirmek değil de yetersiz kalmaya başlayan adres sayısını arttırmak olduğunu söyleyebiliriz. Geliştiriciler bu

yönde bir çalışma yapmışken eski yapının yetersiz kalan yönlerini ve geliştirilebilecek yönlerini de gözden geçirip protokolü revize etmişler.

IPv6'nın dezavantaj oluşturduğu yönlere değinecek olursak; öncelikle 160 bit (20 byte) olan başlık bilgisinin 288 bite (36 byte) yükseldiğini

belirtebiliriz . Fakat; geniş bant internetin hızla yayılması ve sunulabilen bant genişliklerinin yüksekliği dolayısıyla bu durumun pek de bir sıkıntı

teşkil etmeyeceğini söyleyebiliriz.

Asıl sıkıntı ise IP adreslerindeki müthiş uzunluk dolayısıyla, adresleri akılda tutmanın çok zorlaşması. Internet ortamında IPv4'de de kullanıcılar

bağlandıkları sunucuların IP'lerini bilmezler ve bilmeye de ihtiyaç duymazlar. DNS servisleri yardımıyla bizim tarayıcımıza yazdığımız

www.google.com.tr gibi adresler, IP adresleriyle eşleştirilir ve kullandığımız PC'lere bildirilirler. Bu bilgi yardımıyla paket hazırlanır ve iletişime

başlanır. İnternet ortamına çıkmadan, ağ içinde iletişim sağlanırken ise (dosya paylaşımı gibi) genellikle IP adresleri direkt olarak yazılarak iletişim

sağlanabilir. IPv6'da ise bu yönde bir durumun söz konusu olması uzun adres yapısı dolayısıyla pek de mümkün görünmüyor. Hem adres

yapılarının uzunluğu hem de direkt IP tabanlı erişimin güçleşmesi dolayısıyla DNS sunucularına çok daha fazla yük binecek ve daha fazla DNS

sunucusuna ihtiyaç duyulacak gibi görünüyor.

128 bitlik adres bilgisi mevcut 32 bitlik adres bilgisine göre oldukça fazla ki bu da yönlendirici cihazların daha fazla RAM ve ROM'a ihtiyaç duyması

anlamına geliyor, çünkü bu cihazlar aynı anda binlerce IP adresini bünyelerinde barındırarak yönlendirme tabloları tutuyorlar. Birçok cihazın

yetersiz donanımları sebebiyle IPv6'ya geçilirken servis sağlayıcıların altyapısında güncellemelere gitmesi kaçınılmaz görünüyor ki bu da ciddi

maddi külfet anlamına geliyor, servis sağlayıcılara.

Tabi tüm bunlara karşın birçok da avantaj getirecek IPv6'ya geçiş. Özellikle paket yapısında gidilen revizyonlar dolayısıyla yönlendirici (router)

cihazlara binen yük ciddi boyutlarda azalacak. Öncelikli olan servislerin daha iyi kalite entegrasyonu sağlanacak -Quality of Service (QoS) olarak

bilinir ve ses, video konferans gibi veri akışlarına öncelik vererek bu tip servislerin kaliteli çalışmasını sağlar. Daha başarılı güvenlik sistemi

sağlayarak, kimlik doğrulama ve gizlilik gibi özellikler barındıracak. Son olarak ise tabiki ve tabiki çok daha fazla IP adresi sağlayacak ve IP

gruplarının daha iyi ölçeklenmesiyle (sınıflara ayırma) daha başarılı bir IP yönetimi sağlanacak. Ayıca olması gerektiği üzere IPv4 ile IPv6 ağlar

tünelleme yöntemleri yardımıyla birlikte çalışabiliyorlar ve ağlar arası geçişler sağlanabiliyor.

Son olarak ise tüm bu avantaj ve dezavantajları tablo halinde vererek yazıyı kapatmış bulunalım :).

Artılar/Eksiler
+ Çok uzun süre yeterli olacak sayıda IP adresi

+ Başarılı ölçekleme ile IP gruplarının daha verimli bölümlenmesi

+ Daha başarılı servis kalitesi yönetimiyle öncelikli servislerin kalitesinin sağlanması

+ Başlık yapısındaki revizyonlar ile paketlerin yönetiminin kolaylaşması ve cihazların işlemci yükünün azalması

+ Tümleşik güvenlik sistemleriyle kimlik doğrulama ve gizliliğin daha başarılı şekilde sağlanması

+ Ipv4 ile birlikte çalışma kabiliyeti

- IP paketlerinin boyutlarındaki artış

- DNS servislerine binecek olan yükün artması

- Donanımsal güncellemelerin kaçınılmaz olması (uzun IP adresleri dolayısıyla daha fazla RAM ihtiyacı)

[/spoiler]

Edited by mucit41
Link to comment
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.
Note: Your post will require moderator approval before it will be visible.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

 Share

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...