KelebeK Posted January 3, 2007 Share Posted January 3, 2007 Murat Çobanoğlu Sevdiğim yar bana göndermiş name Rüzgar dokunmamış dal ister benden Bir lezzet olmasın onun tadında Hiç arı görmemiş bal ister benden Çobanoğlu'yum ben iz bulabilmem Kışın çok ararım yaz bulabilmem İnsanlarda doğru söz bulabilmem Yalan söylemeyen dil ister benden Asıl soyadı Çobanlar olan Murat Çobanoğlu 1940'ta Kars'ın İstasyon mahallesinde doğdu. Annesi Lala (La'li) hanımdır. Babası, Aşık Şenlik'in çıraklarından Aşık Gülistan'dır; Arpaçay'ın Kıraç köyünden olup 1920'de Kars'a yerleşmiştir. Karısının erken ölümü dolayısıyla oğlunu o büyütüp yetiştirdi. İlkokul öğrenimi gören Murat Çobanoğlu çocukluğunda babasının saz çalışını dinledi, ama ona özenmedi. Ancak 1951 'de gördüğü bir düş üzerine tutumu değişti. olayı şöyle anlatıyor: “Göç mevsimi yaylaya göçerken susadım. Yol kenarında bulunan çeşmeye su içmeye gittim. Ben oyalanınca göçlerimiz dağı aştı. Akşamın alacakaranlığında uyuyakaldım. İşte o zaman nasibim olan aşıklık ilhamı bana verildi. Sabah, yaylada beni bulamayan babam düşer yollara, beni aramaya. Beni çeşmenin başında uyurken bulunca, aşık olacağımı söyledi. Saz aldı. Saz tutmasını öğretti. O zamandan bu yana saz çalmaya, şiir ve türküler söylemeye başladım.” Murat Çobanoğlu Artvin, Konya, Erzurum ve Mut'ta yapılan yarışmalarda dereceler aldı. Özellikle atışma dalında başarı gösterdi. Sık sık radyoda ve televizyonda -değişik konularda- söyledi. Saza egemenliği, ulusal duygularının güçlülüğü ve kendine özgü sesiyle ilgi çekti. Kars'ta “Çobanoğlu Halk Ozanları Kahvesi”ni açıp işletti. Yurt içinde ve dışında düzenlenen bazı şenliklere katıldı. 1965'e kadar Devrani, 1967'ye kadar Yanani, ondan sonra da Çobanoğlu takma adını kullandı. YAPITI Murat Çobanoğlu'nun yayımlanmış bir şiir kitabı yoktur. KAYNAKÇA . Muzaffer Uyguner (Halkevleri dergisi, Mart 1970); Tahir Kutsi, Türk Halk Şiiri (Antoloji, 1978); Feyzi Halıcı, Saz Şairlerinin Diliyle Atatürk (1981 ); Emir Kalkan, XX. Yüzyıl Türk Halk Şairleri Antolojisi (1991 ) Asım Bezirci Türk Halk Şiiri II-1993 26 Mart 2005 tarihinde Ankara'da vefat etti... Eserlerinden bazıları: İster Benden Sevdiğim yar bana göndermiş name Rüzgar dokunmamış dal ister benden Bir lezzet olmasın onun tadında Hiç arı görmemiş bal ister benden Ne bir çiçeğim var, ne de bir bağım Ne bir sedirim var, ne de konağım Ne bir yuvam vardır, ne de otağım Al kuşam içinden şal ister benden Kaşları kemandır, kirpiği oktur Feleğe karşılık oyunum yoktur Bir kuzu bulamam koyunum yoktur Yine de bir sürü mal ister benden Ben bu gidişilen nereye varam Derman bulabilmem, yaramı saram Ne bir çölüm vardır, ne de bir sahram Yine yüce dağdan yol ister benden Bu fani dünyada çoktur zararım Ne bir kazancım var, ne de bir karım Ne bir ağacım var, ne de yaprağım Yazın kışın solmaz gül ister benden Çobanoğlu'yum ben iz bulabilmem Kışın çok ararım yaz bulabilmem İnsanlarda doğru söz bulabilmem Yalan söylemeyen dil ister benden Gör İnsan dedikleri duvara benzer Hele suvakları dökülsünde gör Gördüğün her güzele aldanma Saç ağarsın beli bükülsün de gör Kara toprak insanları yoğurur Vedası geleni bir bir çağırır Arkası kuvvetli fazla bağırır Dostları yanından çekilsin de gör Demek ki dünyada olur dermanın Birgün uyanırsın geçmiş zamanın Bazı insan der ki ben bir aslanım Ezrayıl peşine dakılsın da gör Çobanoğlu kulak versen sözüne Yazılanlar mutlak gelir yüzüne Evde bile karı bakmaz yüzüne Hele sırtın yere yıkılsın da gör Güvenmem Böyle midir dünya senin bütün işlerin Var git dünya daha sana güvenmem Kâr yerine çoktur bana zararın Var git dünya daha sana güvenmem Biçare Kerem'i yandırdın nara Arzu, Kamber için kaldı avara Ferhat az mı külünk vurdu dağlara Var git dünya daha sana güvenmem Çok yiğidi sen caydırdın ahdından Çok güzele ah çektirdin bahtından Çok sultanı sen indirdin tahtından Var git dünya daha sana güvenmem Çobanoğlu arzuhalin bildirdin Çok yiğidin gül benzini soldurdun Aşıkları gurbet elde öldürdün Var git dünya daha sana güvenmem Mevla'm Emreylese Gökte Güneşe Mevlam emreylese gökte güneşe Zerresi dünyayı yakar mı yakar Kanber Arzu için suda boğuldu Mecnunda Leyla'yı yakar mı yakar Bir yanı ışıktır bir yan karanlık Bazı su durudur bazı bulanık Kuşlar havadadır sularda balık Ah çekse deryayı yakar mı yakar Çalışıyor görür müsün arıyı O da sever çiçeklerden sarıyı Bir ana kuş görmez ise yavruyu Daldaki yuvayı yakar mı yakar Dünya aynı yerde durur ha durur Güneşin ateşi her yan kurutur Esmez ise rüzgar yağmazsa yağmur Ekinler tarlayı yakar mı yakar Aşık olan kurtulur mu sızıdan Ne anladım gönlüm sen bu yazıdan Bir koyun ki ayrılırsa kuzudan Meleşir yaylayı yakar mı yakar Çobanoğlu gündüz olur gecesi Ne yandan geliyor bu acı sesi Bir evladın olur ise acısı Anayı babayı yakar mı yakar Öğretmen Ana baba gibi emeği vardır Ağızdır, lisandır, dildir öğretmen Sevgisi, şefkati insana yardır Vücuttur kanattır koldur öğretmen Talebe okulun yeşil fidanı Yanan bir ocağın sönmez dumanı Öğretmendir yaraların dermanı Arıdır, kovandır, baldır öğretmen Öğretmendir bize gösteren yolu Odur tal****** kanadı kolu Öğretmen hazinedir, doludur dolu Yapraktır, ağaçtır, daldır öğretmen Öğretmendir fabrikanın temeli Öğretmendir bütün dünyanın dili Bütün insanlara uzanır eli Bize ışık tutan yoldur öğretmen Öğretmendir ışık veren dünyaya Öğretmendir bizi ******üren aya Öğretmenin ilmi benzer deryaya Irmaktır denizdir göldür öğretmen Sende yetişmiştir nice paşalar Öğretmensiz açılır mı kapılar Temelinden sağlam olan yapılar Çobanoğlu der ki güldür öğretmen Şeref Taşlıova Kurumaz âşığın gözünde yaşı, Gurbet ellerinde, han köşesinde. İçinden tükenmez âhı, ateşi, Gurbet ellerinde, han köşesinde. Bu aşk ile ah çekerim inlerim, Bir söylerim, iki durup dinlerim, ŞEREF der ki böyle geçti günlerim, Gurbet ellerinde, han köşesinde. Aşık Şeref Taşlıova, 10. Nisan 1938 yılında Kars iline bağlı Çıldır ilçesinin Gülyüzü köyünde dünyaya geldi. Hacı Bey ve Nergis Hanım’ın üçüncü çocuğudur. Âşıklıkla ilgili bilgi ve terbiyesini, Doğu Anadolu ve Azerbaycan sahasında tanınan Çıldırlı Âşık Şenlik’in oğlu Âşık Kasım’dan aldı. 1958-1960 yılları arasında vatani görevini tamamladı. 1964 yılında Kars Radyosu’na girerek “Âşık Programları” yapmaya başladı; bu çalışmaları radyo kapanıncaya kadar, aralıksız on yıl devam etti. İlk olarak 1971 yılında resmi görev ile; “Sanat Elçisi” olarak Almanya’dan başlayan yurt dışı seyahatleri, uzun bir zaman dilimi içinde tam olarak 25 kez gerçekleşti. 1987 yılında Almanya’nın Marl Belediyesi tarafından davet edildi. Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Fransa, İsviçre, Avusturya, Danimarka, Almanya, İngiltere, Singapur, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırgızistan ve Türkmenistan gibi ülkelere gitti. Yurt içinde ve uluslar arası düzeyde yapılanlar da dahil olmak üzere, gittiği çeşitli organizasyonlarda; 135 madalya, 66 plaket ve 180 taktir-teşekkür belgesi kazandı. Şiirleri ve gelenekten gelen biri olarak kağıda döktüğü bilgileri, Türk Edebiyatı, Çağrı, Maya, Tarla, Gülpınar, Pınar, Köz, maya, Türk Folkloru, Millî Kültür, Türk Folklor Araştırmaları gibi edebiyat tarihimizde önemli yere sahip dergilerle, çeşitli antolojilerde yayınlandı. Bu arada, folklor ve halk edebiyatı üzerine yapılan sempozyum ve kongrelerde tebliğler sundu. “Gönül Bahçesi” isimli şiir kitabını Kültür Bakanlığı yayımladı. “Âşık Şeref Taşlıova, Hayatı ve Şiirleri-1” isimli kitabı yayın aşamasındadır. Türk Dil Kurumu adına Prof. Dr. Fikret Türkmen ve Nail Tan tarafından hazırlanan “Âşık Şeref Taşlıova’nın Tasnif Ettiği Hikâyeler” isimli eser de 2004 yılı kapsamında kurum tarafından basılacaktır. Taşlıova’nın şiirlerinin bir kısmı, Amerika Indiana Üniversitesi tarafından derlenmiştir. Almanya Berlin Üniversitesi International Instute For Tradational Music Instute tarafından yapılan çalışma sonucunda türküleri derlendi ve kitap haline getirildi. Unesco’nun 1988’de hazırladığı Dünya Sanat Dizisi’nde, Türkiye’deki âşıkları temsilen rol aldı. Birincisi 15-21 Kasım 1989’da, ikincisi 4-7 Temmuz 1996’da, üçüncüsü de 3-13 Temmuz 2003 tarihleri arasında İngiltere’de düzenlenen Uluslararası Hikaye Festivaline (International Story Telling Festival) katıldı. Buradaki icrasının sonucu olarak, 21-23 Haziran 1996 tarihinde Danimarka’da yapılan ve 24 ülkenin iştirak ettiği Vikinglerin Doğuş Günü ve Gün Dönümü Geleneği Festivali’ne ve 1996’da Singapur’a davet edildi. Başta TRT olmak üzere, özel radyo ve televizyonlarda yapılan çeşitli programlara katıldı. TRT tarafından hazırlanan “Ozanın Kopuzundan Âşığın Sazına” isimli programda danışmanlık yaptı. Yine aynı kurumun hazırladığı “Âşıklık Geleneği” programının metin yazarlığını yaptı. Japon NHK televizyonunun hazırladığı “İpek Yolu” ve İngiliz BBC televizyonunun yürüttüğü “İskender” (Aleksander) isimli dizilerde görev üstlendi. Alman ATT ve ZDF radyolarında, İngiliz BBC TUR radyosunda programlara katıldı. 1991 yılında Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümü münasebetiyle açılan yarışmada, Müzik-San Vakfı tarafından; 1996 yılında da Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “Yılın Sanatçısı” seçildi. 2000 yılında Türksav tarafından “Türk Dünyasına Hizmet Ödülü” ile ödüllendirildi. Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliğinin (Mesam) kurucu üyesi ve Teknik Bilim Kurulu başkanıdır. Mete Taşlıova Ocak-2004 Eserlerinden bazıları: BENİM Bin dokuz yüz otuz sekiz Nisan doğum ayım benim Taşlıova soy adımız Salihgiller soyum benim Doğuda Serhat Kars ili Meşhurdur Çıldır’ın gölü Tabiat nakışlı halı Gülyüzüdür köyüm benim Anam Nergiz, babam Hacı Üç kardeşiz iki bacı Şeref der konuşmam acı Yumuşaktır huyum benim (Bir doksan bir boyum benim) HAN KÖŞESİNDE Kurumaz âşığın gözünde yaşı, Gurbet ellerinde, han köşesinde. İçinden tükenmez âhı, ateşi, Gurbet ellerinde, han köşesinde. Derdini anlatır, sözünü satar, Erkenden yol alır, menzile çatar, Ya hastalar, ya yorulur, ya yatar, Gurbet ellerinde, han köşesinde. Âşıklar gurbette ağlamaz neyler, Üç beş ahbap bulur derdini söyler, Türküler çağırır, muhabbet eyler, Gurbet ellerinde, han köşesinde. Gelin dostlar, benim derdim var diyer, Geniş dünya tek başıma dar diyer, Gündüz hayal eyler, gece yar diyer, Gurbet ellerinde, han köşesinde. Bu aşk ile ah çekerim inlerim, Bir söylerim, iki durup dinlerim, ŞEREF der ki böyle geçti günlerim, Gurbet ellerinde, han köşesinde. HAYAL ŞEHRİ Bir hayal şehrine uğradı yolum, Topraktan yağmurlar yağar havaya. Serçe tırpan almış, ördek tırmığı, Deve ayak üstü çıkmış yuvaya. Bir karınca gökte turna avlıyor, Örümcekler kurt peşine havlıyor, Fare gitmiş balinayı avlıyor, Su içerken bir fil düşmüş kovaya. Zürafa teknede yoğurmuş hamur, Sincap duvar yapar, aslan da çamur, Leylek kaplanlara çıkarmış emir, Demiş hemen, çadır kurun ovaya. Çekirgeyi çoban tuttum koyuna, On beş metre şal istedi boyuna, Topal sinek davet etmiş köyüne, Akrep lokman olmuş, çıkmış devaya. Keklik otel açmış, ceylan müşteri, Baykuş gelenleri alır içeri, Geyik meddah olmuş açar hüneri, Kelebekler el kaldırmış duaya. Âriftir benim bu sözümü bilen, Anlayıp içinden hissesin alan, ŞEREF bunu söyler sanmayın yalan, Tabiatı birleştirdim rüyaya. Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Archived
This topic is now archived and is closed to further replies.