Jump to content

Macbeth ve modern Avrupa siyaseti


mavikiz

Recommended Posts

Mustafa Yürekli okudu, izledi ve eleştirdi

W.Shakespeare ile Verdi isimlerini bir araya getiren 'Macbeth', yazılışının 400'üncü yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde sahneleniyor.

47477.jpg

Önce oturdum, W.Shakespeare’ın bu ünlü oyununu bir kez daha okudum. Sonra da kalkıp bir akşam (Salı, 28 Kasım 2006 ) operaya gittim, hayranlıkla izledim. Daha önce de Macbeth’i beyaz perdede bir sinema filmi olarak seyretmiştim.

W. Shakespeare, bu gündemime aldığım Macbeth isimli tragedyasını 400 yıl önce 1606 yılında yazmış. İskoç tarihinden gerçek bir kesit sunan oyun, iktidar hırsı içinde olanların işledikleri cinayetleri ve bu yüzden duyulan suçluluk duygularını döneminin batıl inançları çerçevesinde anlatıyor. Tahta çıkmak ve tahtta kalmak için işlediği cinayetleri vicdanına kabul ettirmeye çalışan Macbeth'i cadılar, yani iç sesi bir an bile rahat bırakmıyor.

İtalya’nın 19. yüzyılda yaşamış ünlü opera bestecisi Giuseppe Verdi, sanat yönü ağır basan güçlü bir opera yazmak isteğiyle, hayranı olduğu Shakespeare’in klasik tragedya anlayışıyla yazılmış bu eserini; üzerinde opera tekniğine uygun düzenlemeler yaparak bestelemiş. Ortaya diyalogları güçlü, müziğinde dramatik unsurları çarpıcı son derece etkileyici bir opera çıkmış.

Macbeth'in 11'inci yüzyılda yaşadı. Shakespeare oyunu 17'nci yüzyılda yazdı. Giuseppe Verdi, seyrettiğim operayı 19'uncu yüzyılda besteledi.. Roman Polanski 20. yüzyılda, 1971’de filme çekti.

Bin yıl önce yaşamış bir kişinin, Macbeth’in yaşadıklarının, W.Shakespeare, Giuseppe Verdi ve Roman Polanski gibi büyük sanatçıların bilincinden geçerek günümüze kadar gelmesi insanın yaratılışını açığa çıkarması ve evrensel sorunlarını ortaya koyması nedeniyle olsa gerek..

BACBETH: MODERN BATI SİYASETİNİN İÇYÜZÜ

Bir kitaptan, bir sinema filminden veya bir operadan Macbeth’in yaşadıklarını öğrenmek, onun duygu ve düşüncelerine eğilmek aslında insana kendini tanıma fırsatı sağlıyor.. Dahası 1000 yıl önceki Avrupa’yı anlatan Macbeth, günümüz Avrupasına da geçmişiyle yüzleşme imkanı veriyor.

Avrupa Birliği’ne girme uğraşı veren bizler için de Macbeth’te çok önemli mesajlar var kuşkusuz.

Shakespeare’in Macbeth karakterlerinin zaman üstü olmasının nedeni belli: Yazar, Macbeth'le "yükselme arzusu ve politik hırsın" kişiyi neye dönüştürebileceğini dünü, bugünü ve yarını kapsayacak bir derinlikle öngörmüş.

Macbeth, seküler, laik, ahlaki temellerden yoksun modern Batı siyasetinin ne kadar yıkıcı olduğunu gösteriyor sonuçta. 17. yüzyılın başında yazıldığı göz önüne alınırsa, Macbeth modern bilincin ilk evresini ortaya koyuyor da diyebiliriz.

Macbeth, günümüz insanına Batı’daki siyasetin, modern siyasetin iç yüzünü anlatıyor da diyebiliriz aslında.

MACBETH: BİR KİTAP BİR FİLM VE BİR OPERA

O günümü çalışarak geçirmiştim. Yorgunluk ağır bastığında; dünyada zaten yeterince iktidar mücadeleleri, bu yüzden çıkarılan savaşlar, yeterince acılar ve ölümler var, bunlardan bezmiş durumdayız; bir de operada aynı duyguları yaşamak bu yorgun halimle ağır gelecek diye gitmekle gitmemek arası tereddüt geçirdiğim sırada Shakespeare ve Verdi hayranlığım ağır bastı. Gittim.

İyi ki gitmişim. İstanbul’da Macbet’i seyretmek iyi fikirdi. Malum ağır konuyu bile çekilir hale getiren muhteşem bir müzik ve etkileyici bir reji ile karşılaştım. Zor bir eseri etkileyici bir biçimde sahnelemekle Yekta Kara, usta bir yönetmen olduğunu ispat etmişti. Başrollerde Gökhan Koç ve Suat Arıkan çok başarılıydılar. Lady Macbeth rolünde Ayşe Tek, başarının zirvesindeydi. Bütün emeği geçenleri tebrik ediyorum.

Macbet’i daha önce de yönetmenliğini Roman Polanski’nin yaptığı “Kanlı Saltanat” filmiyle beyaz perdede izlemiştim. 140 dakikalık İngiliz yapımı film, 1971’de yapılmıştı.

Filimde Jon Finch, Francesca Annis, Jhon Stride gibi ünlü oyuncular performanslarının doruğundaydılar. Shakespeare'in özgün metnine hayli sadık kalan film, tutkusuyla vicdanı arasında sıkışıp bunalan cesur İskoç lordu Macbeth ve onun aklını çelip cinayet işleten ama sonra kontrolü kaybeden eşi Lady Macbeth'in komploları ve hırsıyla kendi sonlarını hazırlamasını anlatıyordu.

Shakespeare'in özgün metnine hayli sadık kalan film, tutkusuyla vicdanı arasında sıkışıp bunalan cesur İskoç lordu Macbeth ve onun aklını çelip cinayet işleten ama sonra kontrolü kaybeden eşi Lady Macbeth'in komploları ve hırsıyla kendi sonlarını hazırlamasını anlatıyordu.

Macbeth’i hem kitap olarak okudum, hem bir sinema filmi olarak birkaç kez seyrettim ve hem de sonunda bir opera olarak izledim.

MACBETH: ÇIKMAZ SOKAKTAKİ KRAL

Macbeth, İskoçya Kralı Duncan'ın sadık bir komutanıdır.

Saldırgan Norveç ordularına karşı kazandığı kanlı zaferden ve bastırdığı isyandan yakın dostu Banquo ile dönerken Baron Macbeth, esrarengiz bir şey olur: Üç cadı onu kral olarak selamlarlar.

Bu üç cadı, Macbeth'in ilk olarak Cawdor Beyi, ardından da kral olacağını; fakat krallık mertebesinin elinden Banquo'nun oğlu tarafından alınacağını söyler. Bundan etkilenen Leydi Macbeth kocasını kral yapmaya karar verir.

Macbeth, gerçeğe hükmetmeye çalışırken kötülüğe giden yolda attığı her adımla azap çeken, ahlaki değerlerden ne denli uzaklaştığını bile bile yoluna devam eden bir kahramanın trajedisidir. Belki bu yüzden edebiyat tarihi boyunca hep evrensel ve ahlaki değerler açısını ele alınmıştır.

Macbeth, ilk başta bu kehanete kulak asmasa da, Cawdor Beyi olarak atanınca cadıların söylediğinde gerçeklik payı olduğunu düşünmeye başlayarak kehaneti besleyip palazlar. Kral Duncan'ın tesadüf eseri Macbeth'in kalesinde kalması oyunu kilit noktasına getirir.

Karı koca iktidar hırsıyla bir dizi cinayet işler: Lady Macbeth'in de tesiriyle ilk önce kralı, sonra da nöbetçilerini öldüren Macbeth, kendini bir çıkmazda bulur.

Ama bu yol onlara mutluluk değil, felaket getirecektir. Sonunda Macbeth de, Lady de ölür.

Okuyucunun aklı ise hâlâ oyunun başında cadılar tarafından bildirilen kehanetlerde kalır. Macbeth'in silah arkadaşı Banquo'nun oğlu yerine yeni kral olarak halkı Duncan'ın oğlu Malcolm selamlar. Banquo'nun soyuna ilişkin bilgiler tarihin sayfalarına gizlenir.

Macbeth, Shakespeare'in dört büyük trajedisinin sonuncusu ve en kısası (belki de düşünce, anlam ve çağrışım yükü açısından en yoğun olanı). Oyunun 1606 yılında yazıldığı ve aynı yıl sahnelendiği sanılıyor.

Yazar bu oyun için temel kaynak olarak, vak'anüvis Raphael Holinshed'in Vakayiname'sini (1577) kullanmış. Bu kitaba göre Macbeth, 1040 yılında İskoçya Kralı Duncan'ı öldürür, tahtı gasp eder ve on yedi yıl sonra, Duncan'ın oğlu Malcolm tarafından yenilgiye uğratılarak tahttan indirilir.

İYİLİK VE KÖTÜLÜK HER DÖNEMİN GERÇEĞİ

Kişisel iktidarın ötesinde birtakım güçlerin çatışması ve savaşması söz konusu. Günümüzde iktidar ve güç uğruna çok daha korkunç şeyler yapılıyor.

İçimizde neler barındırdığımızı kim biliyor? Macbeth'in cadıları, zihnimizde dolaşan tilkiler gibi kuyrukları da birbirine değmeden üstelik çılgınca hareket ediyor.

Nefis ve şeytan herkesin içinde ama; kimi onları dinliyor, kimi dinlemiyor.

Son kertede denetim insanın elinde; zira Allah insana akıl ve irade vermiş. Tercihimizi iyiden ya da kötüden yana kullanmak bize kalmış.

Kariyer ve başarı elbette önemli; ama aklın eşlik etmediği ihtiras sadece felaket getiriyor. Macbeth bir öncekini öldürerek tahta yerleşen ne ilk kral ne de son kral.

(Haber7)

Link to comment
Share on other sites

Archived

This topic is now archived and is closed to further replies.

  • Recently Browsing   0 members

    No registered users viewing this page.

×
×
  • Create New...