Jump to content

mucit41

Üye
  • Posts

    3550
  • Joined

  • Last visited

  • Days Won

    12

Everything posted by mucit41

  1. Selamun Aleyküm Tnc forum çok ağırlaştı kısmen 500 - Internal server error hata iletileri alınmaktadır.Bilginize sunarım.Hayırlı forumlar.

  2. [img]http://img824.imageshack.us/img824/9236/filmbilgileri.png[/img] [quote] World Wide Web İndex tarafından dünya genelinde yapılan internet kullanımı anketinde listenin birinci sırasında İsveç, ikinci ABD, üçüncü ise İngiltere yer aldı. Toplam 61 ülkeye yapılan ankette interneti hangi amaçla kullanıldığı sorularına cevap aranırken listede Türkiye 27. sırada yerini aldı. Dünya geneli araştırma yapan World Wide Web Kurucusu Berners Lee tarafından açıklanan sonuçlara göre Afrikada her 6 kişiden biri, dünya genelinde ise her 3 kişiden biri interneti aktif olarak kullanıyor. Ülkelerin internet kullanımı listesinde Türkiye 27. olurken Zimbabve, Burkina Faso ve Yemen son sıralarda yer aldı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkıma Örgütü (OECD) üye ülkeleri arasında Türkiye en son sırada yerini aldı. Araştırmada ülkelerin yüzde 30'nun internete sitelerine sansür uyguladığını ifade eden Lee, internetin milli bir haberleşme aracı olduğunu, bunu ise kimsenin engelleyemeyeceğini ifade etti. İnternetin bazı ülkelerde hala lüks olduğunu da hatırlatan Lee Amerikada yaşayanların yüzde 25'nin internet bağlantısı olmadığını vurguladı. Lee, "İnternetin fiyatlandırılmasından dolayı milyarlarca insan internet bağlantısı kuramadığı için bilgiye ulaşamıyor." dedi. Araştırmada gelişmekte olan ülkelerin vatandaşları interneti çok verimli kullanamadığına dikkat çekildi. [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://haber.rotahaber.com/Interneti-verimli-kullanamiyoruz/302897 [/CODE]
  3. [img]http://img824.imageshack.us/img824/9236/filmbilgileri.png[/img] [quote] İnternetteki arama motorları sayesinde, bilgiye ulaşmak yalnızca bir parmak hareketi kadar kolaylaştı. Merak ettiğimiz bir kitap, sevdiğiminiz bir yazarın hayat hikayesi ya da ünlü bir aktörün tüm filmleri... Bilimsel araştırmalar için de kütüphanelere kapanıp günlerimizi harcamak zorunda değiliz. Cebimize kadar inen teknolojik aletler, bizi bilgiye hızlıca ulaştırıyor. Peki bu büyük kolaylık hatırlama yetilerini köreltiyor mu? Amerikan Columbia, Madison Wisconsin ve Harvard Üniversitesi araştırmacıları, yayınladıkları raporda insanların, internet sayesinde hafızalarına daha az ihtiyaç duyduklarını saptadı. İnsan beyni artık bilgiyi hafızaya yüklemek yerine nerede bulabileceğine odaklanıyor ve bilgi yerine, bilgi kaynaklarını aklında tutuyor. Dolayısıyla insanlar interneti bir nevi harici bellek olarak kullanıyor. [b]Transaktif bellek[/b] İnsanların kendi hafızasını devreden çıkarıp harici bellek kullanacağı fikri, ilk defa 1985 yılında Daniel Wegner tarafından ortaya atıldı. Amerikalı psikolog öne sürdüğü tezle internet teknolojisine ve sağlayacağı kolaylıklara yaklaşık 30 yıl önce atıfta bulunuyor. Wegner, 'Transaktif bellek' kavramı ile artık insanın biyolojik yapısı dışında işleyen bilgi biriktirme araçlarının varlığından bahsediyor. Siencexpress.com sitesinde yayınlanan Betsy Sparrow, Jenny Liu ve Daniel M. Wegner'ın yaptığı ortak çalışmada yeni teknolojik gelişmelerin insan hafızasına ne gibi etkileri olduğu araştırıldı. Yapılan 3 ayrı deneyin sonuçları şöyle: Bilgiye sahip olunsa da, kişiler bilgisayarın hafızasına kendi hafızalarından daha çok güveniyor. Daha sonra kolayca erişilebileceği bilinen bir bilgi, elektronik ortamda kolaylıkla paylaşılabiliyor. Kişiler, dış kaynaktan kolaylıkla bulabileceklerini düşündükleri bilgileri daha çabuk unuturken, yeniden erişilmesi zor bilgileri ise daha çok aklında tutuyor. Denekler, elektronik olarak sakladıkları bilgilerin, nerede saklandığını iyi bir şekilde hatırlarken, saklanılan şeyin niteliğini hafızalarında daha az tutuyor. Bu sonuçlarla ilgili, insan-bilgisayar etkileşimi üzerine araştırmalar yapan İlker Köse, şu yorumlarda bulunuyor: "Hızla değişen teknolojik olanaklar, günümüz dünyasında bilgiye olan ihtiyacı, erişim hızını, muhafaza şartları gibi birçok faktörü derinden etkiledi. Bu sonuçlar, bizim şimdiye kadar çevremizden, ailemizden, kitaplardan vb. kaynaklardan öğrendiğimiz bilgilere gösterdiğimiz davranıştan farklı bir davranış sergilediğimizi ortaya koyuyor." İnternetin, diğer iletişim araçlarına nazaran sürekli ve daha alternatif bilgi sunması, bu teknolojinin diğer haberleşme araçları arasında bir adım önde olmasına yol açıyor. Örneğin, şehrin trafik akışı, hava durumu, borsa bilgilerini öğrenmek için kaynakların anlık ve güncel olması gerekiyor. Diğer araçlara göre çok daha sık güncellenebilen internet, bu özelliğiyle insanların daha hızlı bir etkileşime girmesini sağlayarak bilgi tüketimini tetiklemiş oluyor. [b]İnsan beyni önemli bilgiyi muhafaza ediyor[/b] Teknoloji ilerledikçe bilgi tüketimi arttı. Fakat bilginin niteliği artan bu büyüklük karşısında azalıyor. Doç. Dr. Lütfü Hanoğlu, "Bu nedenle insan hafızası da bu veriler arasında nihai amacına ulaşmasını sağlayan en önemli kısımları saklamayı tercih ediyor. Bu şekilde toplam bilgiye erişim hızı ile erişilebilen bilgi miktarında ciddi bir artış söz konusu oluyor." diyerek gerçekleşmekte olan büyük değişime açıklık getiriyor. Hanoğlu, bununla beraber, "Deneyde vurgulanan, 'beyin, bilgileri ihtiyaç olacağı oranda muhafaza ediyor. Gereksiz bilgiler aksi taktirde imha ediliyor.' tezi, bize Gazali'nin 'Çalınması mümkün olan bilgi ilim değildir.' sözünü hatırlatmaktadır." diyerek kendi kültürümüzle teknolojik gelişmeler arasında felsefi bir paralellik kuruyor. [b]İnsanlığın ortak hafızası[/b] İnternet, kullanım şekli itibariyle herkes tarafından beslenebilen bir iletişim aracı. Bu özellikleri taşıması hasebiyle insanları hızlı bir etkileşime maruz bırakıyor. Nöroloji Uzmanı Lütfü Hanoğlu, "Geçtiğimiz yüzyıl, hikmetinden sual olunmaz, 'uzman'lar çağıydı. Ama öyle görünüyor ki günümüzde onlarında devri tamamlandı." diyor. Zira ilerleyen teknoloji, dünyanın bir tarafında yaşanan gelişmeleri anında ortak hafızaya alarak tüm insanlığın bilgisine sunuluyor. Bu sayede hadiseler ve gelişmeler milyonlarca beyin tarafından yorumlanabiliyor. Binlerce insanın kullanımına sunulan bu bilgiler, devasa bir kitaplığın ortaya çıkmasını sağlıyor. Sonuç olarak internet kullanım amaçlarına göre bir yandan insanlığa faydalar sunarken diğer taraftan istenmeyen zararları da dokunabiliyor. Bir diğer araştırmada, internetin insan beyni üzerine olan etkileri irdelenmiş. Teknolojik araçlarla ilgilenmeyen kimseler ile internet kullanıcılarının okuma faaliyetlerinin karşılaştırıldığı çalışmada, internet kullanıcılarının daha analitik düşünebildikleri ortaya çıkmış. Uzman İlker Köse, "İnsan doğası bu farklı ve yeni durumlara bir yandan uyum sağlıyor veya redderek tepki gösteriyor. Yani internet, insan zihnini hem sınırlandırabilir, hem de eğer ondan gereği gibi yararlanılabilirse, insan zihninde muazzam gelişmeler kazandırabiliyor." [b]Google etkisi[/b] En fazla kullanılan internet tarayıcısı olan Google, dünyanın en büyük şirketlerinden biri. En karışık bilgilere dahi ulaşmayı sağlayabilen bu arama motoru, anahtar kelimelerin girilmesi durumunda, (kelimeler hatalı olsa dahi) istenilen bilgiye sizi ulaştırabiliyor. Bu yöntem o kadar çok kullanılıyor ki, artık halk arasında Google hocaya sor tabiri yayılmaya başladı. Nöroloji uzmanı Doç. Dr. Lütfü Hanoğlu şu açıklamada bulunuyor: "Artık, 'transaktif bellek'in yerini artık basitçe "google"ın almış olduğunu ortaya koyuluyor. Amerikalı bilim insanlarının yapmış olduğu bu çalışma, internetin günümüz insanının bilgiyi yönetme biçiminin nasıl değiştiğini göstermektedir. Öyle görünüyor ki artık pek çok insan interneti, şahsi bilgi bankası biçiminde kullanmaktadır. Yazarlar ve son dönemdeki yaygın kullanım buna "google etkisi" adını veriyor." [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://haber.rotahaber.com/googlea-bakmak-hafizayi-yavaslatiyor-mu/303087 [/CODE]
  4. [img]http://img824.imageshack.us/img824/9236/filmbilgileri.png[/img] [quote]Microsoft, Surface tablet ile kendi PC'lerini üretmeye ilk adımını atmış bulunuyor. Yeni ortaya çıkan bir ekran görüntüsü ise şirketin kendi telefonu üzerinde çalıştığını gösteriyor olabilir. WParea.de web sitesinin iddiasına göre Windows Phone hız testi yazılımı WP Bench, 'Microsoft Surface Phone ' adlı bir telefonunun hız testinde kullanıldığını algılamış. Yazılımın 8.0.9754.0 numaralı sürümü, Windows Phone 8'in daha önce ortaya çıkan sürümleriyle eşleşiyor. Ancak bir cihazının ID'sini taklit etmenin teknik olarak mümkün olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Bu, Microsoft'un Surface'le tablet piyasasına adım attığı gibi, akıllı telefonlara da el atması anlamına gelebilir. Yani Microsoft, HTC, Samsung ve Nokia gibi OEM'leri atlayarak, direkt olarak kendi markasını taşıyan bir telefon üretmek üzere çalışıyor olabilir. İlk bakışta inandırıcı gelmese de, Surface ile kendi tabletlerini üreten Microsoft'un böyle bir çalışma içinde olması muhtemel. Microsoft, Haziran ayında bir telefon ürettiğini yalanlamıştı. Bununla birlikte Microsoft'un yeni bir logo üzerinde çalışığını yalanladığını, ancak ardından yepyeni bir logoyla karşımıza çıktığını unutmamak gerekiyor. [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://www.beyazgazete.com/haber/2012/9/7/kimsenin-beklemedigi-surpriz-1389748.html [/CODE]
  5. [img]http://img824.imageshack.us/img824/9236/filmbilgileri.png[/img] [quote] [b] Prof. Dr. Hayat Önyüksel, 20 yıllık çalışma sonucunda kanserli hücreleri tamamen yok eden bir ilaç geliştirdi.[/b] Sadece kanserli bölgeyi hedef alan ve hiçbir yan etkisi olmayan ilaç hayvanlar üzerinde çok başarılı sonuçlar verdi Amerika'da yaşayan Türk bilim insanı kanserde çığır açacak bir çalışmaya imza attı. Dünyanın en iyi eczacılık fakültelerinden biri sayılan ABD'deki Illinois Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nin ilk kadın profesörü Hayat Önyüksel, kanserli hücreleri tamamen yok eden bir ilaç geliştirdi. Damar yoluyla verilen 'Nanomedicine' isimli ilaç, kanserli bölgeye nokta atışı yapıyor. "Bunu hem laboratuar deneylerimizde hem hayvanlar üzerindeki deneylerle kanıtladık" diyen Önyüksel, "Çok heyecan verici bir çalışma. Şimdi hedefte kanserli kök hücreler var. 'İlaç kök hücreleri de öldürüyor mu' sorusuna cevap arıyoruz. Bunu laboratuar deneylerinde başardık. Sıra hayvanlar üzerinde denemeye geldi" diye konuştu. Bugün gazetesinden Nesrullah Sonay'ın haberine göre; 2003'te Illinois Üniversitesi tarafından kanser ilaçları alanında yaptığı buluşlar ve araştırmalar nedeniyle "Yılın Mucidi" ve ayrıca aynı yıl "Yılın Kadını" seçilen Prof. Önyüksel BUGÜN'e konuştu. Bu ödülleri aldığı sırada henüz çalışmalarına yeni başlayan Önyüksel, çalışmalarında geldiği son noktayı aktardı: [b]TAMAMEN YOK ETTİK[/b] Kanser hücrelerinin çeperinde çeşitli uyarıları alabilen bir protein (reseptör) saptadık. Laboratuvarımda geliştirdiğimiz hedeflendirilmiş kanser nano ilaçlarını yani 'Nanomedicines'i, kana enjekte ediyoruz. Kana giren 'Nanomedicines, reseptör aracılığı ile önce hücreyi buluyor. Ardından kanserli hücreye girip tamamen hücreyi yok ediyor. Bunu hem laboratuar deneylerimizde hem hayvanlar üzerindeki gösterdik. [b]HİÇBİR YAN ETKİSİ YOK[/b] Geliştirdiğimiz ilaçların en büyük avantajı sadece hasta bölgeye hedeflenmesi ve sağlıklı bölgeye hiçbir zarar vermemesi. Böylece yan etkileri söz konusu değil. İlacı verirken direkt kansere enjekte etmiyoruz. İlacı kana veriyoruz. Nanomedicine kanda dolaşıp kanserli dokuyu kendi başına buluyor. Sadece bilinen bir kanseri değil başka yere sıçramış (metastaz) bir kanseri de bulup yok edebilir. [b]5 YIL SONRA PİYASADA[/b] Bu gelişmeler çok heyecan verici. Şayet bu hedefli tedavi hastaların kullanabilecek haline geliştirilebilirse kanser ve romatizma gibi bir takım hastalıklar için en etkin tedavi yöntemi olacak. Bu şekilde hastaların tamamen iyileştirilmesi mümkün olacak. Ancak bunun için para ve zamana ihtiyaç var. Ne yazık ki ekonomik nedenlerden dolayı bugün insanlar böylesi yatırımlara girmiyor. Parası olanlar kısa zamanda geri dönüşü olan işlere yatırım yapıyor. Eğer gerekli yatırım yapılırsa önümüzdeki 5 yıl içinde insanlar üzerinde de deneyip piyasaya sürebileceğiz. [b]TIP ÇOK HIZLI İLERLİYOR[/b] Benim çalışmam, hastalık geliştikten sonraki müdahale. Kanserin esas kökünü kazıyacak yöntem oluşumunu engellemektir. Yani kanseri yapan faktörleri engellemek mühim olan. Buna rağmen kanser, seneler önceki gibi korkulacak bir durum olmaktan çıkıyor. Tıp çok hızlı ilerliyor. Bu hızın devam etmesi halinde kanser çok öldüren önemli bir hastalık olmaktan çıkıp ikinci seviye hastalığa düşebilir. [b]Yeni hedefimiz kanserli kök hücre[/b] Yeni araştırmalarında 'Kanserli hücreyi öldürürken acaba kanserli kök hücreyi de mi öldürüyoruz' sorusuna cevap aradıklarını söyleyen Prof. Dr. Hayat Önyüksel, "Bir kanser dokusu düşünün, ilacı bu dokuya uyguladığınızda kanser hücrelerini öldürüyor. Kanser büyükken gözle görülemeyecek kadar küçücük oluyor ve kanserin öldüğü düşünülüyor. Başta 'tamamen bitti' dediğimiz kanser 5 sene sonra kanser kök hücrelerinin etkinliğinden tekrar ortaya çıkabiliyor. Bu kök hücreler çok tehlikeli. Tedavide yani kemoterapide bu kök hücrelerin de öldürülmesi gerekiyor. Biz aynı reseptörlerin kök hücrelerin üzerinde de etkili olduğunu kanıtladık. Bu nedenden ilacın kanserli kök hücreyi de öldürebileceğini düşünüyoruz. Zira laboratuar deneylerimizde bunu kanıtladık. Sıra hayvanlar üzerinde denenmesine geldi. Eğer hayvanlar üzerinde yaptığımız deneylerde aynı sonucu alırsak o zaman ilacımız kanserli kök hücreyi de öldürüyor diyebileceğiz" diye konuştu. [b]Romatizmayı da iyileştiriyor[/b] Prof. Dr. Hayat Önyüksel, özellikle meme kanseri üzerinde yoğunlaştığını belirterek şunları söyledi: "Ancak geliştirdigimiz hedefli nanomedicine pankreas, prostat gibi lokalize olan diğer kanser türlerinde de etkili oluyor. Aynı şekilde ilaç romatizma tedavisi için de önemli bir adım. Tıpkı kanserde olduğu gibi romatizmada da aynı şekilde hedefli etkiyi elde edebiliyoruz. Ben 20 yıldan fazla bir süre bunun üzerinde çalışıyorum." [b]Türkiye'den mecburen ayrıldım[/b] Türkiye'den hiç istemeyerek, mecbur kaldığı için ayrıldığını söyleyen Prof. Dr. Hayat Önyüksel, "Ama Amerika'da yaptıklarımdan çok mutlu oldum. Bundan sonra Türkiye'ye gelmeyi düşünsem bile bu pek mümkün değil. Orada kurulu bir düzenim var. Buraya dönmek her şeyi sıfırdan başlamak gibi olur benim için. Türkiye daha işin başında ve kuruluş safhasında. Ancak ileride daha güzel çalışmalar çıkacaktır. Türkiye'ye benim gibi belli seviyeye gelmiş kişilerden ziyade yeni yetişmiş enerji ve fikirlerle dolu kişileri bulup iyi olanaklar verilmeli. Bu şekilde başarı elde edilmesi mümkün" dedi. [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://www.teknokulis.com/Haberler/Guncel/2012/09/09/turk-profesorden-tarihi-bulus-kanseri-yendi [/CODE]
  6. [img]http://img824.imageshack.us/img824/9236/filmbilgileri.png[/img] [quote] [b]Önceden bir ayrıcalık olarak görülebilecek bu durum artık bir standart haline geliyor.[/b] [img]http://i.tmgrup.com.tr/tkn/2012/09/09/400x279/545792071231400279.jpg[/img] Berlin'de düzenlenen tüketici etkinliği ile birlikte tüm teknoloji şirketleri son ürünlerini tüketicilere tanıttı. Tanıtılanlar arasında en çok ilgiyi ise Windows 8'li dokunmatik ve tablet/dizüstü bilgisayar hibridi cihazlar gördü diyebiliriz. Ancak Intel'in başkanı Paul Otellini'ye göre ise bu daha başlangıç. Intel'in başkanı Paul Otellini, Asus, Dell, Lenovo, Panasonic ve Toshiba gibi şirketlere ait 40'dan fazla yeni Ultrabook modelinin üretim bandına girmek için sırada beklediğini söyledi. Ayrıca bu yeni cihazların hepsinin Intel'in son jenerasyon işlemcisi Ivy Bridge ile donatılmış, Windows 8 işletim sistemine ve dokunmatik bir ekrana sahip olacağını da belirtti. Tabii bunların bir çoğunun sadece dizüstü bilgisayar olarak değil tablet olarak da kullanabileceğiz. Yani çoğu tablet/dizüstü bilgisayar hibridi cihazlar olacak. Bu açıklamalar ile birlikte bir nevi yakın zamanda dizüstü bilgisayarlarda dokunmatik ekran ve Windows 8 işletim sistemi standardı geleceğini de belirtmiş olan Paul Otellini, yeni modellerin piyasaya girmesiyle artık Ultrabook fiyatlarının 699 dolar seviyesine ineceğini de müjdeledi. [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://www.teknokulis.com/Haberler/Mobil/2012/09/09/dizustu-bilgisayarlara-dokunmatik-ekran-standardi-geliyor [/CODE]
  7. [img]http://b1206.hizliresim.com/y/k/83zsf.png[/img] [quote] 10 sene önce ülkede internet'i olan bilgisayar bulmak zordu. Şimdiyse, tüm dünyada tam tersi bir durum yaşanıyor. Ücretsiz wifi hizmetleri, 3G modemler ve akıllı telefonların kablosuz bağlantıları derken internet teknolojik yaşamın vaz geçilmez parçası haline geldi. Yakın gelecekte bulut bilişim sayesinde artık internet olmadan hiç bir işlemi yapamayacak hale geleceksiniz. İnternet'in sunduğu iletişim özgürlüğü, iş kolaylığı ve erişim avantajları bir çırpıda herkesin aklına geliyor. Çoğu zaman, 'internet olmadan önce neler yapıyorduk?' diye düşünebilirsiniz. Dünyayı saran bu ağ, size kolaylıklar sunuyor olsa da aslında buzdağının altında korkunç bir manzara var. Yaptığınız her bankacılık işlemi, sosyal medyaya girdiğiniz her bilgi aslında hayatınızı zora sokacak içeriklere dönüşüyor. Hacker'lar bu bilgilere erişerek banka hesabınızı ele geçirebiliyor. Üstelik sadece amatör hacker'lar bir anda yüksek meblaları hesabınızdan çekerek sizi durumdan haber eder. Profesyonellerse, sizin gibi binlerce kişiden sürekli olarak para tırtıklayarak daha büyük rakamlara ulaşır. Peki, Türkiye'nin ve dünyanın sanal suç oranlarını incelersek karşımıza ne gibi içerikler çıkıyor? İşte siber suç hakkındaki Symantec araştırma sonuçları... [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://www.techno-labs.com/1/35439/1/gunde-27-bin-turk-hackleniyor.html [/CODE]
  8. [img]http://a8.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-ash4/s720x720/293654_291381444206372_217340714943779_1260101_264524784_n.jpg[/img] [b]Hz. Hızır Hz. Musa’yla Istanbul’da mi Buluştu?[/b] [b]-Kız Kulesi’nin bir işareti, gizli bir manası olduğunu söylüyorsunuz. Nedir bu gizlenen mana ?[/b] Biliyorsunuz Kuran’ı Kerim’de, Kehf (Mağara) suresinde Hz. Hızır’la Musa’nın buluşmasından ve yol arkadaşlığına ait sırlardan bahsedilir. Hz. Hızır mahlukatın sırrına eşyanın görünmeyen ilmine vakıftır. Hz. Musa ise dış aleminin rehberi ve bilgesidir. Bu mevzuyu biliyoruz, bu ayetlerde Hz. Hızır’la, Musa Aleyhisselamın buluştuğu iki denizin birleştiği yerden bahsedilir. Ancak coğrafya, açık bir şekilde belirtilmez. Bu ayetlerden yola çıkarak Musa Peygamberin daha çok yaşadığı coğrafyayı hesaba katarak bu iki denizin birleştiği yer olarak daha çok Kızıldeniz’in ismi geçiyor. Lakin acaba?… Var mı bize bu mevzunun kaynağı Kuran’da böyle bir ifade. Yorum tabi. İsrail Kokenleri’nin de bildiği bir sır şu ki Hz. Musa ile Hz. Hızır bu Kız kulesinin bulunduğu bölgede buluşuyor. Karadeniz ve Marmara’nın buluştuğu yer burası yani iki denizin birleştiği yer burası. Ayrıca Hz. Hızır batın ilimde bir denizdi, Hz. Musa ise zahir ilimde. “İlmin deryası iki adam ve iki deniz” iki sır bir noktada cem oldular. Bir de bu birleşmenin mührü gerekiyordu. Zamanla kulpuna oturtturulup bu mühür, Boğaz’ın bu mutena yerine dikildi. Hikayesi ne olursa olsun Kızkulesi de işte bu mühürdür, Kızkulesi onun bahanesidir. Kız Kulesi ile ilgili tarih, antik çağa yani M.Ö 341′e kadar izah ediliyor. Kim yapmış? Neden yaptırmış? bu sorunun cevabı tam olarak belli değil. Bu kulenin teğetini alın bakın tepede ne var? Hz. Musa’nın yardımcısı askeri deha Hz. Yuşa’nın makam kabri. Her ikisi de İsrailoğullarının da kabul ettiği Peygamberler. Peki 14 metrelik Hz. Yuşa’nın kabriyle Kızkulesi ve diğer dikili taşlarla ne gibi mesajlar veriliyor? Ya kulenin altındaki yitik şehir?.. [img]http://a6.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc7/s720x720/318657_291381530873030_217340714943779_1260102_896401810_n.jpg[/img] İstanbul ne zaman GALATA (nasıl galata olur)olursa işte o zaman bu yitik şehrin hazineleri de bu “Yuşa tepesi’ndeki, Kız Kulesi’ndeki, Nişantaşı’ndaki, Sultanahmet’teki, Karaköy’de Ziraat Bankası’nın üstündeki Hiram Usta’nın da sırları merak etmeyin birer edebi şaheser olarak nüsha nüsha ortaya dökülecek.Bakın Dünyanın kalp sahası denilen coğrafyalar vardır. Bu coğrafyalar genellikle 30. ve 45. paralel arasındaki bölgelerdedir. Dünya tarihi bu paraleller arasında yer alan ülkelerle belirlenir. Başkentler ve stratejik saha bu paraleller arasındadır. Dünyanın mistik yani metafizik ötesi varlıklar trafiği de burada hareketlidir. Tibet’teki gizli dünya tarihinin olduğu “LHASA” ki bu şehir Tibet’in başşehri olup, gizli dünya tarihinin olduğu şehirdir. Diğer taraftan, Atlas Okyanusu’ndaki “Bermuda Şeytan Üçgeni”, Eski MU ve Atlantis kavimleri gibi bir çok üstün medeniyetlerde bu paraleldeydi. Şimdi konuyu biraz daha yakın çekim planda değerlendirirsek, dünyanın günümüzdeki özellikle ikinci Dünya Savaşında sonra kontrol sahası olarak 4 şehir öne çıktı. Bunlardan biri Londra- Altın Borsa’sının kontrol merkezi, diğeri New York- Dünya Siyasi ve Sosyal ve ekonomik Kontrol Merkezi, İstanbul; Balkanlar-Ortadoğu ve Avrasya Kontrol Merkezi ve bu üçü üzerinden dünyanın idare edildiği “Kudüs Merkezi”. Yani İstanbul bu üç ayaktan biri. Ve bu yüzyılda en önemlisi!.. Öyleyse şehre dikilen anıt taşlarının, Yuşa tepelerinin, Kız Kuleleri’nin ve de Galataportlar’ın bir hikayesi olmalı. Ve hakikatler hiç ama hiç bilinmemeli…
  9. [b]ANAKKALE SAVAŞININ BİLİNMEYENLERİ / Çanakkale savaşının bilinmeyenleri[/b] Siperlerin birbirine yakınlığı ve düşman siperlerinin önünde şehid olan Türk askerleri [img]http://img151.imageshack.us/img151/1226/caw1iv0dbo0.jpg[/img] Aç ve perişan halkın dişinden tırnağından artırarak devletine kazandırmak istediği ve parası peşin ödenmiş iki savaş gemimize İngilizlerin göz göre el koyduğunu, tüm ültimatomlarımıza rağmen paramızı geri ödemediklerini ve bu gemilere daha sonra askerlerini doldurarak Çanakkale’ye yolladıklarını Enver Paşa’nın Alman hayranlığının bize 500 bin vatan evladına ve bir imparatorluğun tasfiyesine neden olduğunu, Almanlarla yapılan gizli anlaşmanın kabinedeki bakanlardan bile gizlendiğini, aradan yüz yıl geçmesine rağmen yabancı hayranlığı hastalığımızın geçmediğini, sadece hayran olunanların değiştiğini _______________________________ Sultan Abdülhamid’in olayları kırk yıl önceden görerek Çanakkale’deki tabyaları güçlendirdiğini ve elden geçirdiğini, Bazı yeni tabyaları inşa ettirdiğini, O’nun yaptığı çalışmaların belki de savaşın seyrini değiştirdiğini _____________________________ ___ İngilizlerin daha savaş ilan edilmeden Seddülbahir’i bombaladıklarını ve 86 şehit verdiğimizi _____________________________ Avustralya’nın ve Yeni Zelanda’nın gençlerinin “Avrupa’yı Almanlardan kurtarmak ve Avrupa’nın özgür kalmasını sağlamak” propagandasıyla toplandığını, Bu gençlerin daha önce Gelibolu denilen yerin adını bile duymadıklarını _____________________________ ___ İkinci çıkarma için savaşa giden bir Avustralya askerine nereye gittiğini soran bir yaşlı adama “Türkler buraya gelip yerleşecekler, onları öldürmeye gidiyoruz” dediğini, bu söz üzerine yaşlı adamın binlerce kilometrekarelik çöle doğru baktığını ve “Eee gelsinler ne olacak ki burada yer çok” dediğini ________________________________ Padişahın “Cihad” ilanını duyan ve Avustralya’da yaşayan iki zenci müslümanın, Türklerle savaşa giden birliğe ateş açtığını ve orada şehit edildiklerini, Orada bulunan ve olayı yaşayan Avustralyalıların bu olayın nedenini uzun süre anlayamadıklarını _____________________________ ___ İngiliz-Fransız donanmasının Gelibolu öncesi 200 yıldır hiç yenilmediğini, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi donanması olarak bilindiğini, bu donanmanın bayraklarını gören Türklerin topukları yağlayıp kaçacaklarını düşündüklerini, daha da trajik olanı bu düşünceye saplantı derecesinde inandıklarını ________________________________ İngiliz-Fransız donanmasının en parça gemiyle boğaza saldırdığını, gemilerden birinin adının “Agamemnon” olduğunu, Agamemnon’un binlerce yıl önce Truva’ya saldıran Yunan ordusunun kalleşçe yöntemler kullanan komutanının adı olduğunu ________________________________ Agamemnon’un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına kadar Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL’in Çanakkale zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını “Hektor’un İntikamını Aldık” diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlama geldiğini en güzel şekilde ifade ettiğini ________________________________ İngilizlerin sabah saatlerinde girdikleri boğazı ellerini kollarını sallayarak, canlarının istediği her yeri bombalayarak geçebileceklerini zannettiklerini, Akşam beş çayını Marmara denizinin ortasında içmeyi planladıklarını, İstanbul üzerine bahisler kurduklarını _____________________________ ___ Şair deyince insanların aklına terbiye, iman ve insanlık sahibi yüce kişiliklerin geldiği (Mehmet Akif ERSOY gibi), İngiliz şairlerin de –hem de yüksek ideallerle- savaşa katıldığını, bu ideallerini günlüklerinde “Lokum ve halıları yağmalamak, Ayasofya’nın çinilerini sökmek, İstanbul’un en güzel lokantalarında balık yemek” olarak yazdıklarını _____________________________ ___ Yüzlerce yıl Osmanlının ekmeğini yemiş olan ve Osmanlıdan sadece saygı ve hoşgörü görmüş olan gayr-i müslimlerin, İngiliz-Fransız donanmasının gelmekte olduğunu haber alınca İstanbul’da sevinç gösterileri yaptığını _____________________________ ___ Bu tehlikeli gelişmeler karşısında devleti yönetenlerin başkenti Eskişehir’e taşımayı düşündüğünü, hatta gerekli binaların ayarlandığını, gitmesi için teklif götürülen devrik Sultan Abdülhamid’in bu teklife şiddetle karşı çıktığını, “Biz İstanbul’u alırken Bizans İmparatoru kanının son damlasına kadar savaştı ve öldü Ben ondan daha mı az şerefliyim! Gelirlerse burada savaşır ve ölürüz” dediğini, bu sözler üzerine payitahtın utandığını ve İstanbul’da kalmaya karar verdiğini, Direkten dönen bu düşüncesizliğin belki de askerimiz üzerinde korkunç bir moral çöküntü yaratmış olabileceğini ________________________________ Osmanlı Devletinin elinde sadece 26 deniz mayını kaldığını, Nusret (Yardım) gemimizin kaptanının (Tophaneli Hakkı Binbaşı ) mayınları nereye ve ne zaman bırakması gerektiğini bir gece önce rüyasında bir yüce kişi tarafından kendisine bildirildiğini, Bu mayınların hiç akla gelmeyecek biçimde Ertuğrul koyunda kıyıya paralel olarak döküldüğünü, İngilizlerin boğazı defalarca dikine kontrol etmelerine rağmen bu mayınları tespit edemediklerini çünkü Nusret’in bu mayınları son mayın kontrolünden sonra sabaha karşı bıraktığını ________________________________ Donanma boğazı geçmeye başladığında düşük top menzilli Fransız gemilerinin taktik gereği tabyalarımızı şaşırtmak için öncü atışlar yaptıklarını daha sonra arkalarından gelen uzun menzilli İngiliz gemilerine yol açmak için kenara kaydıkları Bu kayma esnasında kıyıya paralel yerleştirilen mayınlara çarptıklarını, büyük bir panik yaşandığını, ortalığın karıştığını, gemilerin birbirine girdiğini, 200 yıldır yenilmeyen dünyanın en büyük donanmasının iki saatte dağıldığını Türklerin batan düşman gemilerindeki savunmasız askerlere ateş etmeyi bıraktıklarını ve diğer gemilere ateş ettiklerini Bunu gören İngiliz komutanlarının –muhtemelen kendileri tersini yapmış olacakları için- olaya bir anlam veremediklerini Her fırsatta bize insan hakları, medeniyet, modernite tokatları patlatanların o gün aldıkları bu insanlık dersi karşısında şok geçirdiklerini _____________________________ ___ Edremitli Seyit Onbaşının, Topun ağzına mermi süren vinç tesisatı bombardımanda kullanılamaz hale gelince “Ya Allah Bismillah” diyerek üç tane 275 kiloluk mermiyi tek başına arka arkaya kaldırarak yatağa sürdüğünü ve ateşlediğini, bu işlemi yapabilmesi için her defasına üç basamaklı metal bir merdivenden çıkması gerektiğini, üçüncü atışta İngilizlerin “Ocean” zırhlısının dümenini parçaladığını, dümeni kırılan “Ocean”ın sarhoş bir serseri gibi mayınlara sürüklendiğini bir mayına çarparak havaya uçtuğunu ve yirmi dakika içinde battığını _____________________________ ___ Bu olayın ertesinde bölük komutanının Seyit Onbaşıyı çağırttığını, aynı mermiyi kaldırmasını istediğini ancak Seyit Onbaşının bunu başaramadığını Bunun üzerine Komutanın “Bu merminin tahtadan bir maketini getirsinler, Bu yiğidin fotoğrafını çeksinler” diye emir verdiğini, Bu fotoğrafın hepimizin çok iyi bildiği ve Seyit Onbaşının günümüze ulaşan tek fotoğrafı olduğunu ________________________________ Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa KEMAL’in Edremit’i ziyareti sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı’yı Mustafa KEMAL’in huzuruna çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip, tıraş ettirip takım elbise giydirdiğini, bu olayın Mustafa KEMAL’i derinden yaraladığını Kaymakam dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak sefalet içinde perişan yaşadığını _____________________________ ___ Nusret Mayın gemisinin yakın zamana kadar Mersin’de demirli olduğunu ve ömrü dolduğu için jilet yapılmasının planlandığını, sırf bu ihtimalin bile Türk Milleti adına yüz kızartıcı bir utanç levhası olarak kalacağını, birkaç vatanseverin çırpınışıyla şimdilik bu olayın durdurulduğunu ____________________________________ İngilizlerin 18 Mart faciasının suçlusu olarak mayın taramacıları sorumlu tuttuğunu, Hepsinin kurşuna dizdirildiğini, savaş bittikten yıllar sonra her iki ordu arşivleri açıklanıp gerçekler öğrenilince bu askerlerin ailelerinden özür dilendiğini, tazminat ödendiğini, iade-i itibar yapıldığını ve şerefli birer asker olarak öldüklerini ilan ettiklerini _____________________________ ___ İngiliz-Fransız ortaklığının boğazı donanmayla geçemeyeceklerini anlayınca onlara geçit vermeyen Türk topçularını arkadan ele geçirerek temizlemek için çıkarma harekatı yapmaya karar verdiklerini, bunun için Mısır’da piramitlerin dibinde, sömürgelerinden getirdikleri on binlerce askeri toplayıp “Nasıl olsa orada Türklerle işimiz çok kolay olacak” diyerek bu askerlere baştan savma bir eğitim verdiklerini, Burada toplanan askerlerin 16 farklı ülkeden geldiğini, Aralarında Müslümanların bile olduğunu, daha sonra bu askerlerin savaş esnasında kandırıldıklarını anlayıp taraf değiştirdiklerini, Burada toplanan askerlerin büyük çoğunluğunun çapulcular gibi davrandığını, kahire sokaklarında yapmadıkları rezilliğin kalmadığını ________________________________ Mısırda toplanan askerlerin kayıtlarını tutan bir katibin sürekli “Australia and New Zealand Army Company/ Avustralya ve Yeni Zelanda Ordu Birliği” yazmaktan sıkıldığını pratik bir çözüm olarak bu kelimelerin baş harflerini alarak ANZAC kısaltmasını bulduğunu, bu kısaltmanın dünya tarihine geçtiğini ________________________________ İngilizlerin çıkarma harekatını ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını, akıntı ve hava durumu dahil yaptıkları hiçbir hesabın tutmadığını, aralıklarla çıkmaları gereken geniş kumsala değil, dar bir koya ve kalabalık bir şekilde çıkmak zorunda kaldıklarını, karşılarında ise Ezineli Yahya Çavuş ve 62 kişilik takımı dışında hiçbir birliğimizin olmadığını ________________________________ Türk ordusunun başındaki Alman Liman Von Sanders Paşa’nın çıkarma beklenen bölgeleri kasıtlı olarak yanlış hesapladığı, İngilizleri ve Türkleri olabildiğince birbirine kırdırarak İngilizlerin dikkatini bu bölgeye çekmeyi, bu sayede Avrupa’da savaşan Alman askerlerinin karşısında daha zayıf bir askeri güç olmasını ve Alman birliklerini rahatlatmayı amaçladığını, bu gizli hesabın her iki taraftan da 500 bin cana mal olduğunu, bunun ispatlanamamış bir iddia olduğunu, Tüm savaş boyunca Liman Paşanın hiçbir askeri tahmininin tutmadığını, aradan yüz yıl geçmesine rağmen bu şüphenin hala kafaları kemirdiğini _____________________________ ___ Çanakkale savaşlarındaki en büyük askeri dehaların Mustafa KEMAL ve Esat Paşa olduğunu, düşmanın her hamlesini doğru tahmin ettiklerini, yaptıkları kritik hamleler ve aldıkları cesur kararlarla savaşın seyrini değiştirdiklerini, gelişen olaylar neticesinde askerlerinin de yüksek güvenini ve hayranlıklarını kazandıklarını, bir işaretleriyle emrindekilerin hiç düşünmeden ölüme koştuklarını İngiliz ve Fransız Kurmaylarının bu kadar zor şartlarda çarpışan Türk ordusunun bu kadar akıllıca sevk ve idare edilebilmesine anlayamadıklarını, Zaten onların tüm savaş boyunca olan biten hiçbir şeyi anlayamadıklarını _____________________________ ___ Çıkarma beklenmediği için küçük bir takımdan başka hiçbir askeri birliğin bulunmadığı koya çıkan 4000 İngiliz askerine Yahya Çavuş ve arkadaşlarının eski tip piyade tüfekleriyle 18 saat boyunca karşı koyduğunu, mermi israfı yapmamak için asla tek dolaşan hedeflere ateş edilmediğini, neredeyse hiçbir mermi israfının yapılmadığını, adamların orada çakılı kaldığını, bir santimetre ilerleyemediklerini, takım komutanlarının üstlerine telsizlerinden verdikleri raporlarda karşılarında kalabalık bir makineli tüfek (!) birliğinin bulunduğunu bildirdiklerini, dışarıdaki kıyımı gören İngiliz askerlerinin çıkmak istemediklerini bunun üzerine komutanlarının onlara arkalarında ateş ederek zorla savaşmaya gönderdiklerini Havadan savaşın seyrini takip etmekle görevli bir İngiliz pırpır uçağının pilotunun kıyıdan 50 m kadar açığa kadar denizin kıpkırmızı kan ile dolduğunu gördüğünü, bunun hayatında gördüğü en korkunç şey olduğunu söylediğini ve muhtemelen aklını oynattığını ________________________________ Ezineli Yahya Çavuş ve arkadaşlarının hepsinin orada şehit olduğunu Bu çarpışma ve şehadetin belki de savaşı kurtardığını, bu bölgeye çıkarma yapıldığını haber alan diğer birliklerin bölgeye yetişmesi için gereken zamanın kanla kazanıldığını _____________________________ ___ Bir bölgeye çıkarma yapan 2000 kişilik İngiliz ve Fransız bölüğünün o bölgede bulunan selvi ağaçlarını Türk birliği sandıklarını, hepsinin kaçarak bölgeyi terk ettiklerini, bu olayın yıllar sonra kendi raporlarından ve yazılı kaynaklarından öğrendiğimizi, kimsenin nasıl olup ta 2000 kişinin aynı anda hayaller gördüğünü açıklayamadığını ________________________________ Tüm çıkarma harekatı boyunca İngilizlerin yılan gibi sinsice davranmaya çalıştıklarını, Başta Anzak birlikleri olmak üzere diğer tüm sömürge askerlerini hep kendilerine kalkan olarak kullandıklarını Ölümün kesin olduğu taarruzlarda öncü siper birlikleri olarak hep bu askerlerin kullanıldığını Mel GIBSON’un gençlik yıllarında başrol oynadığı “Gallipoli” adlı sinema filminde bu konuya inceden göndermeler yapıldığını _____________________________ ___ İngilizlerin tüm savaş boyunca hata üstüne hata yaptıklarını, aptalca kararlar aldıklarını, emir-komuta zincirlerinde sürekli kopukluklar olduğunu, verilen önemli emirlerin asla yerine ulaşmadığını, kimden geldiği belli olmayan emirlerle önemli stratejik hatalar yaptıklarını, mevzi ve can kaybının bu nedenle çok artığını, İngiliz savaş kaynaklarında, askerlerin anılarında ve araştırma eserlerinde bunun gibi yüzlerce olay yaşandığını ________________________________ Gelibolu siper savaşlarının tarihin gördüğü en acıklı savaş olduğunu, on binlerce askerin savaştığı düşman askerini bir kere bile göremeden can verdiğini, İngilizlerin tokat üstüne tokat yedikçe Türk siperlerine kurşun yağdırır gibi bombalar yağdırdıklarını, kolların bacakların havalarda uçtuğunu, yerin altının ve üstünün sürekli yer değiştirdiğini, her defasına “Tamam bu sefer canlı Türk bırakmadık” diyerek saldırıya geçtiklerini, her defasında Allah’tan başka sığınacak hiçbir şeyleri kalmamış Mehmetlerin kabus gibi tekrar tekrar karşılarına çıktığını _____________________________ ___ Savaş istatistiklerine göre bir m2’ye 6000 mermi düştüğünü, bu oranın dünya savaş tarihinin en yüksek oranı olduğunu Havada iki merminin çarpışma ihtimalinin 600 milyonda bir olduğunu, bu çarpışan mermilerden Çanakkale’de onlarca bulunduğunu Savaş Gazilerinin “Cehennem diye bir yer vardır Biz orayı gördük” dediklerini ________________________________ Galatasaray Sultanisi (Lisesi) öğrencilerinin okul sıralarını bırakarak cepheye koştuklarını, 15-16 yaşlarındaki bu fidanların hepsinin tek bir saldırıda İngiliz makinelisi ile biçildiğini, Olayı gören bir Türk askerinin yıllarca ağzını bıçak açmadığını ve ne zaman Çanakkale’den bahsedilse hüngür hüngür ağladığını _____________________________ ___ Darü’l Fünun’un tüm son sınıf öğrencileri şehit olduğu için o sene hiç mezun vermediğini ________________________________ Gömülemeyen ölülerin on binleri bulduğunu, ortalığın kokundan ve sineklerden geçilmediği, domuzun bile yaşamayacağı şartlarda askerlerin savaştığını, ilk ateşkesin dostluk gösterisi değil, şartların her iki taraf için de artık kaldırılamayacak kadar ağırlaştığı için zorunlu olarak alındığını İki tarafın askerlerinin o gün arkadaşlık yaptıklarını, birbirlerine cigara, yiyecek ve tespih, yüzük, rütbe gibi ufak tefek hediyeler verdiklerini, bu manzarayı gören bir Türk Subayının “gören insanın zalimleşeceğini, bir zaliminde insanlaşacağını” ifade ettiğini _____________________________ ___ Ortalığı basan sinekler yüzünden hiçbir yiyecek maddesinin birkaç tane sinek yutmadan yenilemeyeceğini, Salgın hastalıkların da savaş kadar can aldığını, bir İngiliz askerinin hasta arkadaşını büyük abdestini yapmak için tuvalet çukuruna girerken gördüğünü, oradan çıkmayınca çukura koştuğunu, hasta askerin bayılarak pisliklere batmış olduğunu, arkadaşlarının ise onu yukarı çekemeyecek kadar güçsüz kalmış olduklarını, bu hasta askerin kendi pisliğinde boğularak can verdiğini Çanakkale savaşlarına daha önce hiç bilinmeyen zeka ürünü hileler ve aldatmacalara başvurulduğunu, Türklerin soba borularından top bataryaları yaptığını ve bu şaşırtmacanın işimize çok yaradığını, askerlerin Tahta düzenekler yaparak siperden hiç çıkmadan tüfek atışı yapabildiklerini, bomba fırlatan düzenekler yapıldığını, İngilizlerin Türk topçusunu yanıltmak ve zaten az olan mühimmatı boşa harcatmak için tahtadan kocaman gemiler inşa edip yüzdürdüklerini Toprağın altında bile savaş olduğunu, her iki tarafın tüneller açarak düşman siperlerinin altına kadar gelip patlayıcı yerleştirdiklerini, bu şekilde iki tarafın da çok kayıp verdiğini ________________________________ İkinci çıkarmadan önce İngilizlerin komutanlarını değiştirdiğini, yeni gelen Sopford’un emekli bir asker olduğunu, çıkarma yapıldıktan sonra uzun zamandır Gelibolu’da bulunan tüm subay kadrosunun şiddetli itirazlarına ve “Hemen şimdi saldırırsak Türkleri arkadan çevirip bu işi bitiririz, bu tepeler bomboş” önerilerine karşın büyük bir aptallık yaparak “Yoldan geldik yorgunuz Bugün dinlenelim, yarın rahat rahat savaşırız” diyerek askerlerine dinlenme emrini verdiğini, çıkarma yapan askerlerin bomboş tepeler önünde gün boyu denize girerek eğlendiğini, mangal yaparak keyif yaptığını _____________________________ ___ Bu sırada çıkarmayı haber alan Esat Paşa’nın Yarımadanın öbür ucunda bulunan birliğe düşmanı karşılama emrini verdiğini, bu komutanın ise “Askerlerim günlerdir uykusuz ve yorgun Bu şartlar altında yarımadayı yürüyerek geçemeyiz” itirazını anında o subayı görevden alarak cevaplandırdığını, yerine Anafartalar Grup komutanı olarak Mustafa KEMAL’i görevlendirdiğini, aç, yorgun ve sefil Mehmetlerin Mustafa KEMAL’in arkasından 20 saat yürüdüğünü, bu sırada İngiliz askerlerinin kıyıda mangal ve piknik yaparak dinlendiklerini, bu iki zıt ve mantıksız şartları yaşan birliklerin sabah güneşinde karşılaştıklarını, Türk askerinin mermiyle, mermi bitince süngüyle ve daha sonra kendini uçurumdan aşağı atarak vatan toprağına yapılan son saldırıyı da durdurduğunu, Conkbayırı’nın 24 saat içinde 7 kere el değiştirdiğini, bunun bir savaş değil, boğuşma olduğunu, sonunda İngilizlerin ne yaparlarsa yapsınlar bu işi başaramayacaklarını anladıklarını, İngilizlerin ve tüm işbirlikçilerinin bu işten vazgeçme kararı aldıklarını, Çanakkale seferinin son direnişinin ileride vatanı bir kere daha kurtaracak ve Cumhuriyeti kuracak olan genç liderimizi tüm dünyaya tanıttığını Müslüman ülkelerde Mustafa KEMAL’in kahraman ilan edildiğini, kartpostallarının ve posterlerinin kapış kapış satıldığını ________________________________ Mustafa Kemal’in Anafartalar’da yaralandığını, kalbinin üstünde bulunan cep saatinin parçalandığını ve şarapnel parçasının derine girmesini engellediğini, bu yaranın aylarca kapanmadığını, Mustafa KEMAL’in askerin morali bozulmasın diye bu olayın tek şahidine sus emri verdiğini, daha sonra Liman Paşa’ya parçalanan saatini hatıra olarak verdiğini ve Liman Paşa’nın çok şaşırıp heyecanlandığını ve kendi altın köstekli cep saatini Mustafa KEMAL’e hediye ettiğini _____________________________ ___ Çanakkale’de doktorların askerlerden daha çok yorulduğunu, binlerce yaralıyla ilgilenmek zorunda kaldıklarını, Ümitsiz vakalarla hiç ilgilenilmediğini ve kurtulma şansı olanlara öncelik verildiğini, Bir Türk doktorun önüne kendi oğlunun getirildiğini, “Kurtulma şansı yok” diye oğlunu tedavi etmediğini, hemen bir sonraki yaralıyı istediğini, yaralılardan ancak ertesi gün başını alabildiğini ve o zaman oğlunun mezarına gidebildiğini ________________________________ İngilizlerin kendi ifadelerine göre mükemmel bir geri çekilme planı yaptıklarını, hiçbir kayıp vermeden çekip gittiklerini, onların ifadesine göre Türklerin hiçbir şeyden haberinin olmadığını ama yine kendi yalanlarını kendi kaynaklarından suratlarına tükürürcesine, ger çekilme esnasında bizim siperlerden onların siperlerine üzerine kağıt sarılmış bir taş fırlatıldığını, bu kağıtta düzgün bir İngilizceyle “Gittiğinize üzülüyoruz, Süveyş Kanalında Görüşürüz” yazdığını Bu olayın, geri çekilmeden Türklerin haberleri olduğunu ama artık savaşamayacak kadar yıpranmış olduklarını ispatladığını Okuma yazma oranının yüzde beşlerde olduğu bir dönemde bizim Çanakkale’ye hangi yetişmiş evlatlarımızı yolladığımızı ve memleketin en az 100 yılını bozuk para harcar gibi harcadığımızı _____________________________ ___ Gelibolu topraklarına çıkıp, Marmara denizini görebilen sadece tek bir İngiliz askeri olduğunu, bu askerin aslen İrlandalı olduğunu, Türk askerini şaşırtmak için gece kumsala tek başına çıkıp bir sürü meşale yakarak çıkarma sanki oraya yapılıyormuş gibi bir kandırmaca yapmaya çalıştığını, bu askerin daha sonra yolunu kaybederek yarımadanın çok içerisine kadar girdiğini, daha sonra bir şekilde dönerek kurtulduğunu, bu olayın yıllar sonra askeri günlükler okununca öğrenildiğini _____________________________ ___ Savaşta Türk ordusunun tek bir pırpır uçağı olduğunu, bu uçağın arada sırada askere moral vermek için uçtuğunu, bu uçağın tüm birliklerimizin sevgilisi olduğunu ve ona “Tek Kuyruk” adını taktıklarını _____________________________ Savaşın özellikle sonlarına doğru ordunun istihkakları azalttığını, askere günde sadece yarım ekmek verilebildiğini, bu ekmeğin de taş gibi kuru olduğunu Açlık içinde siperlerde yaşayan Mehmetlerin ayakkabı köselelerini kaynatıp çorba niyetine içmeye çalıştıklarını Eğer fedakarlık buysa bizim bildiğimiz hiçbir fedakarlığın fedakarlık olmadığını _____________________________ ___ Medeniyetin öncüsü İngilizlerin beyaz bayrak sallayan Türk askerlerini kurşuna dizdiğini, esir askerlerimizi tahta barakalara doldurarak yaktıklarını Esir alınan aç Türk esirlere maymunlara fıstık atar gibi yiyecek kırıntıları atarak eğlendiklerini Türk askerinin savaşta silahsız düşman askerini öldürmediklerini hayretle gördüklerini, bu sayede çok sayıda İngiliz ve Anzak’ın ölümden döndüğünü, bunlardan birinin sonraki yıllarda İngiltere Genel Kurmay Başkanı olduğunu, yaşadıkları ağır yenilgiyi psikolojik olarak örtbas etmek için yapılan son centilmen (!) savaş olduğunu söylediklerini, [left]_____________________________ ___[/left] İngiltere ve Avustralya’nın aradan bu kadar yıl geçtikten sonra Gelibolu’nun küresel miras olduğunu ve uluslar arası toprak sayılmasını istediklerini, kendi şehitliklerinin olduğu bölgelerin ise kendi toprakları olarak kabul edilmesini istediklerini _____________________________ ___ Anzak günü olarak kutlanan 25 Nisan’da TV’lerde Anzak törenlerinin en ince ayrıntısına kadar anlatıldığını, aynı gün yapılan bu memleketin gerçek sahibi her görüşten Türk gençlerin 20 bin kişilik yürüyüşünün ise Türk TV’leri tarafından, gösterilmediğini ________________________________ Çanakkale savaşının sonuçları itibariyle hiçbir savaşla kıyaslanamayacak kadar Dünya’yı etkilediğini, Bir çok ülkede politik gidişi etkilediğini, özellikle Rusya’da Bolşevik devrimine yol açtığını Yarım milyon cesedin ise Gelibolu’da toprağın kimyasını değiştirdiğini ve yeşillendirdiğini Hâlâ toprağın altında kemikler, boş mermi kovanları ve patlamamış top mermileri çıktığını
  10. [size="3"]1- Doğru – yanlış, ahlaklı – ahlaksız, gerçek – hayal gibi ayrımların farkında değildir. Bilinçaltı bir bilgisayar programı gibidir sadece verilerle ilgilenir Veri hakkında yorum ya da değerlendirme yapmaz. 2- Bilinçaltı genellemeler yapabilir hatta bunu sıklıkla yapar. Örneğin sizinle kavga eden arkadaşınızın adı Ali ise, tüm Ali’lerin kavgacı olduğuna inanabilir.[/size] [size="3"]3- Bilinçaltı anı yaşar, geçmiş yada gelecekten bir şey anlamaz, onun için sadece an vardır.[/size] [size="3"]4- Bilinçaltının duyduğu kelimeyi cümleden bağımsız olarak kayıt edebilme özelliği vardır. Örneğin sigarayı bırakmak istiyorum diyince sadece sigara kelimesini kayıt edebilir, sigara kelimesine tepki verebilir. Bırakmak ve istiyorum kelimeleri ile sigarayı yan yana getirebileceği gibi, eğer sigara ile ilgili güçlü bir bağlantıları varsa sadece bu kelimeyi de duyabilir.[/size] [size="3"]5- Bilinçaltı değişimden nefret eder, hiç bir şeyin değişmesini istemez. Değiştirmek istediğinizde tepki koyabilir ve sizi değişimden vazgeçirmek için tüm silahlarını kullanabilir.[/size] [size="3"]6- Bilinçaltı rüyalarla kendini düzenler ve sıkışmış enerjileri ortaya çıkartarak kendisini rahatlatır.[/size] [size="3"]7- Bilinçaltı sembollerle konuşur, kelimelerden fazla resimlere tepki gösterir.[/size] [size="3"]8- Bilinçaltı tersten duyabilir ve anlayabilir. Cümleleri tersten duyan bilinç için bunları anlamak çok zordur ama bilinçaltı için çok kolaydır. 9- Bilinçaltı ilk 5 yaşa kadar temel özelliklerini, kayıtlarını tamamlar. Bundan sonra kendi kayıtlarına uygun yeni verileri kabul eder. Diğer verileri girmek için doğru ve ısrarlı çalışmalar yapmak gereklidir.[/size] [size="3"]10- Bilinçaltında çağrışım en önemli etkilerden birisidir. Sürekli bir şeyler ona başka bir şeyleri çağrıştırır bir dosya başka bir dosyayı açmasını sağlar.[/size] [size="3"]11- Bilinçaltı aynı anda bir çok işlemi yapabilir, bir çok veriyi işleyebilir, otomatik olarak bir çok işlevi yerine getirebilir. Kapasitesi çok geniştir.[/size] [size="3"]12- Bilinçaltı kolektif bilinçaltı ile bağlantılıdır, bu nedenle başka insanların bilinçaltından da etkilenir.[/size] [size="3"]13- Bilinçaltının espri anlayışı yoktur, şakadan anlamaz. Söylenen herşeyi gerçek kabul eder.[/size] [size="3"]14- Bilinçaltı duygusal değildir ama duyguların enerjisinden bire bir etkilenir. Kimsenin bilinçaltı merhametli değildir ama merhamet duygusu bilinçaltında bir çok çağrışım yapabilir, bir çok veriyi harekete geçirebilir ve kişinin kararlarını etkiler.[/size] [size="3"]15- Bilinçaltı aynı küçük bir çocuk gibi, ısrarcı ve sabırsızdır. İstediği bir şey hemen olsun ister ve ne olursa olsun ısrara devam eder. Bir davranış kişiye zarar verse bile bunu ısrarla yapabilir çünkü bilinçaltında doğru yanlış, zararlı zararsız gibi kavramlar yoktur, salt istek vardır. Bir çok kişinin kendisine zarar veren ilişkilere, alışkanlıklara ve davranışlara devam etmesinin altında bu dinamik vardır. Eğer bilinçaltını değiştirmek istiyorsanız siz ondan daha fazla ısrarcı olmalısınız.[/size] [size="3"]16- Bilinçaltı asla dinlenmez, uyumaz ve çalışmayı bırakmaz. Kişi yaşadığı sürece işlem yapmaya devam eder.[/size] [size="3"]17- Bilinçaltının abartıcı bir doğası vardır. Özellikle korkuları abartarak kişinin kaygı düzeyini yükseltebilir.[/size] [size="3"]18- Bilinçaltı sürekli tekrarlara karşı duyarlıdır. Bir düşünceyi, duyguyu yada cümleyi sürekli tekrar ederseniz bunu en sonunda kayıt eder.[/size] [size="3"]19- Bilinçaltı kişinin hissettiği nefret gibi olumsuz duyguları kayıt eder ve bu duyguları uygun bir ortamda ortaya çıkartır. Bilinçaltı için intikamı sever diyemeyiz ama içindeki nefreti açığa çıkartmak için bir yol bulur diyebiliriz.[/size] [size="3"]20- Bilinçaltı ince ayrımlar yapmakta zorlanabilir. Örneğin bilinçaltı için parasını sokakta düşürmek için iflas etmek aynı anlama gelebilir, çünkü ikisinde de para kaybı vardır.[/size] [size="3"]21- Bilinçaltının dili 5 yaşında bir çocuğun dilidir, sade ve açık anlatımlardan anlar. Eğer bilinçaltınıza ben çok zenginim derseniz bunu anlayacaktır ama evrenden gelen zenginlik tüm enerji kanallarıma akıyor, yüksek benliğim aracılığıyla bana ulaşıyor gibi bir şey söylerseniz 5 yaşında bir çocuk bundan ne anlarsa bilinçaltı da ancak o kadarını anlayacaktır.[/size] [size="3"]22- Bilinçaltı kişinin tutumlarını ve davranışlarını direk etkiler. Sahip olduğu kayıtlara göre kişinin tepkiler vermesini ve kararlar almasını yönlendirir. Örneğin bilinçaltında ben başarılı bir insanım kaydı olan bir insan kendisine başarı getirecek işlere otomatik olarak yönlenir, sonu başarılı olacak kararlar verir ve onu başarıya taşıyacak durumları hayatına çeker.[/size] [size="3"]23- Bilinçaltı bütün bu özelliklerinin dışında kendi kayıtlarına uygun olayları gerçekleştirmek için durmadan çalışır. Kendi inançlarını kişinin hayatına çeker ve inandığı herşeyin gerçek olması için çalışır. Kolektif bilinçaltına ve dolayısı ile kolektif bilince bağlı olduğu için bunu yapması çok kolaydır. Eğer bilinçaltınız fakirliği hak ettiğinize inanıyorsa bunu gerçekten deneyimlemeniz için gerekli şeyleri yapacaktır, buna emin olabilirsiniz.[/size] [size="3"]24- Bilinçaltı bilinçli zihinden emir alır. Burada ya siz bilinçli olarak bilinçaltına emirler verirsiniz ya da bunu bilinçsizce yaparsınız ama mutlaka yaparsınız. Eğer bilinçli bir şekilde emir vermeyi başarırsanız bilinçaltındaki verileri değiştirebilir, yeni veriler girebilir ve bilinçaltınızın sizin istediğiniz hayatı gerçekleştirmesi için çalışabilirsiniz.[/size] [size="3"]25- Bilinçaltı hiç bir şeyden şüphelenmez ve sorgulamaz. Bu nedenle bilinçaltınıza hangi komutları verdiğinize dikkat etmelisiniz.[/size] [size="3"]26- Bilinçaltınızda bir çok kayıt birbiri ile bağlantılıdır. Bir kayıt diğerini etkiler, tetikler açığa çıkartır. Bir çok korku başka bir korku ile bağlantı halindedir. Bu nedenle bilinçaltına bütünsel olarak bakmak gerekir[/size] [size="3"]27- Bilinç daha fazla tümevarımlı, bilinçaltı ise tümdengelimli düşünme eğilimindedir.[/size] [size="3"]28- Bilinçaltının psişik yetenekleri vardır, gelecekteki bir olayı görebilir, önceden tedbirler alabilir, kişiyi uyarabilir.[/size] [size="3"]29- Bilinçaltı, bilincin dikkat etmediği şeylere daha fazla dikkat eder ve otomatik olarak kayit eder. Bilincin dikkat ettiği şeyleri ise kayıt etmek için anlamlı bir çaba ve tekrarlar gereklidir.[/size] [size="3"]30- Bilinçaltının sanatsal yetenekleri vardır, üretim yeteneği çok gelişmiştir ve hayal gücüne sahiptir. Ancak tek sorun hayal ile gerçeği ayırt edememesidir. Eğer kişi kendi hayallerini bilinçli olarak kurmazsa bilinçaltı için bunlar katı bir gerçek olacaktır.[/size]
  11. [img]http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/assets/images/2012/08/24/120824004114_english_root_304x171_pa_nocredit.jpg[/img] İngiliz Financial Times gazetesi, Yeni Zelanda'da yapılan bir araştırmaya dayanarak dünyada toplam üç milyar kişinin konuştuğu Hint Avrupa dillerinin kökeninin Türkiye olduğunu belirtti. Gazetenin haberi şöyle: Hint-Avrupa dilleri nereden geliyor? 200 yıldır tartışmalı olan bu konudaki yeni bir çalışma, bu dillerin kaynağının Anadolu toprakları olduğu tezini destekliyor. Araştırma bu dillerin 8000-9500 yıl önce tarımın gelişmesiyle birlikte yayıldığına işaret ediyor. Hint-Avrupa dillerini neredeyse üç milyar kişi konuşuyor. İngilizce'den Rusça'ya, Avrupa dillerinden Hintçe'ye birçok dil bu grupta yer alıyor. Dünyanın en büyük dil grubunun kaynağı konusunda iki ana tez var. Litvanya asıllı Amerikalı arkeolog Marija Gimbutas'ın ortaya attığı geleneksel görüşe göre bu diller 6000 yıl önce Hazar Denizi'nin kuzeyindeki steplerden doğdu. [b]İki tez çarpışıyor[/b] Bu diller, ata binen yarı göçebe Kurganlar aracılığıyla Avrupa'ya ve Yakın Doğu'ya yayıldı. İngiliz arkeolog Colin Renfrew'ın tezine göre ise bu diller, tarımın genişlemesiyle birlikte Anadolu'dan yayıldı. Yeni Zelanda'daki Auckland Üniversitesi'nden uzmanların, sonuçlarını bilim dergisi Science'ta yayımladıkları araştırmasında bu iki teori evrim biyolojisindekine benzer bir yöntemle denendi. Araştırma kapsamında ortak kökeni olan temel sözcükler incelendi. Örneğin Hint Avrupa grubunda yer alan 113 eski ve çağdaş dilde anne sözcüğünün aynı kökten geldiği belirlendi. Sonra bu sözcüklerden bir soyacağı çıkarıldı. Dillerin bölgeleri ve yaşları Hint Avrupa dillerinin kökeninin Anadolu olduğu senaryosunu destekledi.
  12. [center][b]Penisilin (İskoçya'da keşfedildi)[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_penicilin_th.jpg[/img][/center] [center][b]Alexander Fleming[/b] adlı bilim adamı gribe çare ararken, içinde [b]bakteri [/b]bulunan bir kapta [b]mantar üremesiyle[/b] [b]Penisilin[/b]'i keşfetmiş oldu.[/center] [center][b]Patates Cipsi (New York'ta keşfedildi)[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_patates_cipsi_th.jpg[/img][/center] [center][b]Aşçı George Crum[/b], bir müşterisinin patates kızartmalarının çok [b]kalın [/b]olmasından [b]şikayetçi [/b]olması üzerine, çok[b] ince doğradığı [/b]patatesleri kızartmaya başlamasıyla [b]patates cipsi[/b] doğmuş oldu.[/center] [center][b]Oyun Hamuru (New York'ta keşfedildi)[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_oyun_hamuru_th.jpg[/img][/center] [center][b]1940[/b]'larda bir[b] James Wright [/b]adlı bilim adamının [b]savaşta [/b]kullanmak üzere[b] "sentetik lastik"[/b] üretme çalışmaları, [b]oyun hamurunun[/b] keşfiyle sonuçlandı.[/center] [center][b]Viagra (Galler'de keşfedildi)[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_viagra_th.jpg[/img][/center] [center][b]Galler[/b]´de, [b]Merthyr Tydfil[/b] kasabasında [b]ereksiyon [/b]problemi olan [b]erkekler [/b]üzerindeki [b]klinik [/b]çalışmaların sonucunda keşfedildi.[/center] [center][b]Cırt cırt[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_cirtcirt_th.jpg[/img][/center] [center][b]Elektrik mühendisi[/b] olan [b]George de Mestral[/b], [b]İsviçre [/b]dağlarında köpeğiyle gezerken [b]dulavratotunun (pıtrak bitkisi)[/b] köpeğin tüylerine ve elbiselerine yapıştığını görür. [b]Mikroskopla [/b]bu iş nasıl oluyor diye inceleme yapar ve [b]bitkinin üzerinde sayısız kanca[/b] görür. [b]1955 [/b]yılında, [b]De Mestral[/b] kazara bulduğunu icadını mükemmelleştirmek için [b]naylon [/b]üzerinde deneme yapmaya karar verir ve günümüzde kullandığımız [b]cırt cırtı[/b] icat eder.[/center] [center][b]Post-it (Yapışkan Kâğıt) (ABD'de keşfedildi)[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_postit_th.jpg[/img][/center] [center]Her şey [b]1968 [/b]yılında, [b]Dr. Spencer Silver[/b]’ın, [b]yüzeylere hafifçe yapışan[/b], ancak kolaylıkla çıkarılıp yeniden farklı yerlere yapıştırılabilen [b]eşsiz bir yapışkan[/b] bulması ile başladı. Bu yeni yapışkan [b]Silver[/b]’ın meslektaşı [b]Art Fry’ın Post-it Not[/b] fikrini bulmasıyla [b]tüketiciler [/b]için pratik bir uygulamaya dönüştü. Çıkarılıp, yeniden yapışabilen bir [b]not kâğıdı[/b] fikri ise [b]Fry[/b]’ın aklına[b] kilise korosunda ilahi söylerken[/b] geldi.[/center] [center][b]Brendi[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_brendi_th.jpg[/img][/center] [center]Ortaçağ tüccarlarının[b] şaraptaki suyu[/b] [b]kaynatmalarıyla [/b]keşfedildi. Böylece, [b]şarap [/b]yolculuklarda daha [b]az yer[/b] kaplıyordu.[/center] [center][b]Sertleştirilmiş Plastik (New York'ta keşfedildi)[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_sert_plastik_th.jpg[/img][/center] [center][b]Charles Goodyear, 1839´da[/b], [b]lastik-sülfür[/b] karışımını yanlışlıkla[b] ısıtılmış ocağın üzerine düşürünce[/b], [b]sertleştirilmiş plastik[/b] de ortaya çıktı.[/center] [center][b]X Ray Cihazı (Almanya'da keşfedildi)[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_xray_th.jpg[/img][/center] [center][b]19. yy'da Alman bilim adamı Wilhelm Conrad Röntgen radyasyon[/b] ile deney yaparken [b]kemiklerin göründüğünü[/b] keşfetti.[/center] [center][b]Mikrodalga Fırın (Massachusetts'te keşfedildi)[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_mikrodalga_th.jpg[/img][/center] [center][b]1946´da Percy Spencer[/b] adlı mühendisin [b]cebindeki şekerler[/b], bir [b]magnetron [/b]tarafından [b]eritilince [/b]günümüz mutfaklarının vazgeçilmezlerinden [b]mikrodalga fırın[/b] keşfedilmiş oldu.[/center] [center][b]LSD (Uyuşturucu) (İsviçre'de keşfedildi)[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_lsd_th.jpg[/img][/center] [center][b]İsveçli bilim adamı Albert Hoffman[/b], [b]doğum üzerine[/b] yaptığı çalışmalarda bambaşka bir sonuçla karşılaştı: En yaygın [b]uyuşturucu madde[/b] olan [b]LSD[/b].[/center] [center][b]Kalp Pili [/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_kalp_pili_th.jpg[/img][/center] [center][b]Mühendis Wilson Greatbatch[/b], [b]1958 [/b]yılında[b] Cornell Üniversitesi[/b]'nde [b]kalp seslerini [/b]kaydeden bir cihaz üzerinde çalışıyordu. Yaptığı cihazdan [b]yanlış parçayı çıkaran Wilson[/b] gerekli [b]enerjiyi cihaza verdiğinde[/b], icadı normal bir [b]kalp gibi çalışmaya başlamıştı[/b]. Yeni cihazını [b]1960 [/b]yılında bir insanın kalbine yerleştirmeden önce hayvanlar üzerinde denedi ve ince ayarlarını yaptı.[/center] [center][b]Vazelin[/b][/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_vazelin_th.jpg[/img][/center] [center][b]Karosen ticareti yapan[/b] iflasın eşiğindeki[b] New York[/b]'lu [b]kimyager Robert A[/b]. [b]Chesebrough[/b], [b]1859 [/b]yılında [b]Pensilvanya[/b]'da yeni bulunan [b]petrol kuyularına[/b] gittiğinde bir [b]maddenin işçilerin ayaklarına yapıştığını[/b] gördü. Bu parafine benzer madde iş pompalarını tıkayarak işçilerin canını sıkıyordu ama ayaklarındaki [b]kesik ve yaraların[/b] da [b]iyileşmesine [/b]yardımcı oluyordu. [b]Chesebrough [/b]bu tuhaf maddeyi kavanozlara doldurarak [b]New York[/b]'a döndü. Üstünde aylarca çalışarak petrolden ayrıştırdığı maddenin vücuttaki yaraları iyileştirdiğini gördükten e [b]"Vazelin Petrol Jeli"[/b] ismiyle piyasaya satışa sundu.[/center] [center][b]Teflon[/b][/center] [center][url="http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_teflon.jpg"][img]http://fwmail.net/img/i/2012/06/buluslar_teflon_th.jpg[/img][/url][/center] [center][b]Yapışmayı engelleyen teflon kaplama 1938 yılında kimyager Roy J plunkett tarafından ABD'de keşfedildi.[/b] [b]Soğutucu gaz[/b] üretmeyi amaçlarken yaptıkları bir deney sırasında hiç ummadıkları birşey keşfettiler. Bir [b]tüpün [/b]içerisine doldurdukları bileşimden sonra [b]tüpü [/b]açtıklarında içinde hiçbirşey olmadığını farkettiler. [b]Ağırlığa [/b]bakılacak olursa içinde birşeyler olmalıydı. Kesilen tüpün yüzeyinde buldukları[b] beyaz toz asitten[/b] etkilenmiyor [b]elektrik [/b]geçirmiyordu.[/center] [center][b]1 Temmuz 1939[/b]'da üretime geçebilmek için [b]patent [/b]başvurusu yaptı. [b]Patenti [/b]aldıktan sonra bu [b]Maddeyi[/b] [b]koruyucu giysilerin imalatında[/b] kullandı.[b]1946 [/b]yılına kadar askeri bir sır olarak saklı tutuldu. Halka açıklandığında ise teflon isminin hakları alınmıştı. [b]Patent [/b]belgesinde kumaştan tutun, kalıplara dökülebileceğine kadar birçok kullanım alanı belirtilmişti.[/center] [center][b]1954 [/b]yılına kadar kimsenin aklına [b]teflonu [/b]tavalarda kullanmak gelmemişti. [b]Marc Gregorie ve eşi Colette[/b], [b]aliminyumun [/b]üzreinde ince bir tabaka halinde teflonu [b]kaplamayı [/b]başardı. Bu başarının ardından [b]mutfak[/b] eşyalarında kullanmaya başladılar ve [b]1955 [/b]yılında [b]Tefal[/b]'i kurdular. O zamanlardan beri birçok alanda teflon kullanımına rastlayabiliriz.[/center]
  13. [center][b]Eğer yüksek zekanızın anne-babanızdan geldiğini zannediyor veya aptallığınız için onları suçluyorsanız, biraz haklı olabilirsiniz.[/b][/center] [center]Ancak bu onların sizi nasıl büyüttüklerine bağlı değil. Tersine, bilim insanlarının yaptığı bir araştırma [b]zekanın tek bir gene bağlı[/b] olduğunu gösterdi.[/center] [center][img]http://fwmail.net/img/i/2012/02/akil_basari_00_th.jpg[/img][/center] [center] California Üniversitesi’nde fMRI beyin taramaları ve 20 bin kişinin DNA’sı üzerinde yapılan araştırmada,[b] zeka üzerinde küçük ama bir o kadar önemli olan tek bir gen tespit edildi.[/b] [b]Nature Genetics dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, HMGA2 adı verilen gen, IQ’nun 1.29 puan sapmasına neden olabiliyor.[/b] Gendeki çeşitliliğin nedeni , DNA zincirince tek bir molekülün farklılaşmasından kaynaklanıyor. Her ne kadar zeka üzerinde çok büyük bir etkisi bulunmasa da, bilim insanları, HMGA2’de tespit edilen küçük kimyasal bir farklılığın insan zekası üzerinde etki göstermesinin çok önemli bir keşif olduğuna dikkat çekti. Söz konusu gen değişikliği, IQ puanını 1.29 puan artırabildiği gibi, ortamala bir beynin hacmini yüzde 0.58 artırabiliyor. [b]Bu da yaklaşık iki çay kaşığı kadar ekstra beyin gücü anlamına geliyor.[/b] Bilim insanları, bu küçük etkinin tespit edilmesinde çok büyük bir veri havuzu kullanıldığına dikkat çekti. HMGA2, insan zekasının değerlendirilmesinde çok büyük bir yer edinmeyecek olsa da, tek bir gen değişiklinin zihinsel yeteneklerimizde pay sahibi olduğunu ortaya koydu.[/center]
    1. Show previous comments  2 more
    2. casira

      casira

      Sizin ve Tüm müslümanların mübarek olsun.

    3. Tncte

      Tncte

      Herkeze Hayırlı Cumalar...

    4. Tncte

      Tncte

      Herkeze Hayırlı Cumalar...

  14. [font=Verdana][size=5][b]Twitter'da kökten çözüm![/b][/size][/font] [img]http://img824.imageshack.us/img824/9236/filmbilgileri.png[/img] [quote]Twitter'dan, sahte hesaplar ve spam mesajlardan kurtulmak için kökten çözüm geliyor! Haziran ayırında sosyal medya LinkedIn, kullanıcıların Twitter mesajlarını LinkedIn'e yayınlayamayacağı ile ilgili açıklama yapmıştı. Nedeni ise Twitter'ın kendi veri arabirimini kısıtlamasıyla ilgiliydi. Twitter'ın API kullanımıyla ilgili detayları artık netleşmeye başladı. Twitter geliştirici blogunda yayınlanana göre, Twitter API'sinin 1.1 sürümüyle önümüzdeki hafta geliştiricileri buluşturacak. Bu API sayesinde 100,000'den fazla kullanıcısı olan uygulamalar, bu sayıyı %200 arttırabilecek. Bundan sonra ise Twitter'ın izni gerecek. Yani uygulamalar için özel izin alınması gerekiyor. Ayrıca Twitter'a erişim sağlayan diğer PC'lerde, TV'lerde, cep telefonlarındaki programlar ve uygulamalar için de artık Twitter'ın izni gerecek. Tweetbot ve Echofon gibi bazı uygulamalar "Aylar önce tipik kullanıcıları taklit eden uygulamalardan özellikle kaçınmaları gerektiğini söylemiştik" diye açıklamalar yapmıştı. [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://www.turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?newsid=20730 [/CODE]
  15. [font=Verdana][size=5][b]Zaman Tüneli'nde şok iddia[/b][/size][/font] [img]http://img824.imageshack.us/img824/9236/filmbilgileri.png[/img] [quote]Çinli bir şirket, Facebook'un eklediği son özelliklerden birisi olan Timeline yani Zaman Tüneli'nin kendisine ait olduğunu iddia etti. [left] [font=Verdana][size=3]Pinterest benzeri bir sosyal ağ portalı olan Cubic Network, 4 yıl önce kurulan bir şirket. Şirket, 9 Şubat 2008 tarihinde Zaman Tüneli özelliğini video ve fotoğrafları kronolojik olarak kullanıcılarına göstermek için geliştirmişti. Şirketi kuran Harvard mezunu Xiong Wanli, Stanford Üniversitesi'nde Zaman Tüneli'yle ilgili konuşma yaptığını ve Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg'in de bu konuşmada dinleyici olduğunu dile getirdi. Cubic Network'ün 2008 yılında geliştirdiği Zaman Tüneli'ni Facebook 2011'de kullanmaya başladı. Ancak Zaman Tüneli dışında Facebook'un ihlal ettiği öne sürülen başka bir şey daha var. Wanli, konuşmasında Facebook'un F8 yazılım geliştiricileri konferansında kullanılan logonun kendilerine ait olduğunu öne sürdü. Wanli'ye göre Cubic Network, ARGE merkezi için F8 adını kullanıyordu.[/size][/font] [/left] [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://www.turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?newsid=20874 [/CODE]
  16. [font=Verdana][size=5][b]NASA, Mars'a yeni bir araç daha yollayacak [/b][/size][/font] [img]http://img824.imageshack.us/img824/9236/filmbilgileri.png[/img] [quote]NASA, 2 hafta önce Mars'a yolladığı uzay aracı Curiosity'den sonra, buraya 2016 yılında yeni bir uzay aracı daha yollayacağını bildirdi. NASA, altı tekerleği bulunan ve hareketli olmayan InSight adlı bu yeni uzay aracının iki yıl boyunca Gale kraterinde geçmiş döneme ait olası hayat izlerini araştıracağını belirtti. Eylül 2016'da Mars'a inmesi planlanan aracın, Mars'ın Dünya'dan neden bu kadar farklı bir şekilde evrimleştiğini anlamak amacıyla gezegenin derinliklerini kazacağı kaydedildi. InSight'ın ayrıca, Mars'ın kalbinin katı veya sıvı olup olmadığını ve "Kızıl Gezegen"in yüzeyinin neden Dünya gibi hareketli tektonik tabakalardan oluşmadığını saptamasının beklendiği kaydedildi. NASA, Mars'ın içinin detaylı olarak öğrenilmesi ve Dünya ile karşılaştırılmasının, bilimadamlarının kayalık gezegenlerin nasıl şekillendiğini ve evrim geçirdiğini daha iyi anlamalarına yardımcı olacağını belirtti. Curiosity gibi Kaliforniya'da NASA'nın Jet Motorları Geliştirme Merkezi'nde tasarlanıp üretilecek olan InSight uzay aracının 2,5 milyar dolarlık Curiosity'den daha ucuza, 425 milyon dolara mal olacağı bildirildi. Curiosity'nin dün ilk kimyasal deneyini yaptığı duyurulmuştu [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://www.turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?newsid=20823 [/CODE]
  17. [quote name='kavukluca' timestamp='1345633802' post='1233258'] aynı konuyu dün ben açtım yönetici arkadaşların ilgilenmelerini rica ediyorum..http://www.tnctr.com/topic/206866-bunlary-sakyn-yapmayyn/ [/quote] Konu değiştirilmiştir bilginize sunarım.
  18. [color=#ff0000][size=5][b]Gözden geçirmeniz gereken 4 Facebook ayarı[/b][/size][/color] [img]http://img824.imageshack.us/img824/9236/filmbilgileri.png[/img] [quote][b]Facebook sizi hala zaman tüneline sokmayı başaramadıysa, bu 4 madde sizi ilgilendiriyor![/b] [b]Facebook[/b] sizi yeni "[i]zaman tüneli[/i]"ne henüz zorla sokmadıysa, bunu yapmasına çok az bir zaman kaldığını söyleyelim. Zaman tüneli, bu sonbaharda bütün Facebook kullanıcılarını içine almış olacak. Hala zaman tüneline geçmediyeseniz, geçtiğiniz zaman dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar olacak. İşte bunlardan en önemlileri. [b]1. Duvarınızın gizlilik ayarını değiştirin[/b] Zaman tüneli görünümü, Facebook'a katıldıktan sonra şimdiye kadarki tüm paylaşımlarınızı kolaylıkla aranabilir hale getiriyor. Bu durum, Facebook'u güçlü gizlilik ayarlarını sunduğu dönemden önce kullanmış olanlar için sorun oluşturabilir. Zaman tüneline geçtiğinizde, eski gönderilerinizle ilgili [b]gizlilik ayarlarını[/b] yapmak için bir haftanız olacak. Bunun ardından zaman tüneliniz, herkesin görebileceği bir hale gelecek. Ulaşmak istediğiniz gizlilik seviyesine göre izleyebileceğiniz [b]üç yol[/b] var. İsterseniz tüm gönderilerinizi arkadaşlarınızın görmesini sağlayabilir, gönderileri kimlerin göreceğini seçebilir veya her gönderinizin gizlilik ayarını elle düzenleyebilirsiniz. [b] Beğendiklerinize tekrar bakın[/b] [b]2. Beğendiklerinize tekrar bakın[/b] Eski Facebook profilinde "[i]beğendiğiniz[/i]" içerikler, Bilgiler sayfasında gizleniyordu. Zaman tüneli ise bu ilgi alanlarını profil sayfanızın üst tarafına, kapak fotoğrafınızın hemen altına yerleştiriyor. [b]3. Uyarı ayarlarınızı kontrol edin[/b] Facebook, sosyal ağda gerçekleşen belirli eylemler için size e-posta gönderir. Uyarılarınızı kaçırmak istemiyorsanız, Uyarı Ayarları sayfanıza göz atmanızı öneriyoruz. Bu sayfayı bulmak için Facebook sayfasının sağ üstündeki açılır menüye tıklayın ve [b]Hesap Ayarları[/b] seçeneğine tıklayın. Şimdi sol taraftan Uyarılar sekmesine tıklayın. Burada hangi eylemler için e-posta uyarısı alabileceğinizi seçebilirsiniz [b]4. Kullanmadığınız uygulamaları silin[/b] Facebook'un zaman tüneli tanıtıldıktan kısa bir süre sonra, ona özel uygulamalar da sunulmaya başlanmıştı. Bu uygulamalara izin verip vermediğinizden emin değilseniz, Gizlilik Ayarları sayfanızı ziyaret edebilirsiniz. Gizlilik Ayarları sayfasında Uygulamalar ve Web siteleri satırı karşısında bulunan "[b][i]Ayarları Düzenle[/i][/b]" bağlantısına tıklayın. Uygulamaların gizlilik sayfasında "[i][b]Kullandığınız uygulamalar[/b][/i]" satırının karşısındaki "[i][b]Ayarları Düzenle[/b][/i]"ye tıklayın. Şimdi kullandığınız tüm Facebook uygulamalarını ve onlara verilen izinleri göreceksiniz. Buradan artık hesabınızla bağlantı kurmasını istemediğiniz uygulamaları kaldırabilirsiniz. [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://teknoloji.milliyet.com.tr/gozden-gecirmeniz-gereken-4-facebook-ayari/internet/haberdetay/17.08.2012/1582609/default.htm [/CODE]
  19. [font=Verdana][size=5][b]'ABD herkesi izliyor'[/b][/size][/font] [img]http://img824.imageshack.us/img824/9236/filmbilgileri.png[/img] [quote]Bir bilim adamı, internette gezerken Flickr adlı fotoğraf paylaşım sitesinde rastladığı bir fotoğraf ile birlikte, yeni bir böcek türü keşfetti. İşte internet üzerinden keşfedilen ilk böcek türü. ABD hükümetine ait gizli yazışmaları yayınlayan WikiLeaks, yine büyük yankı yapan bir iddiayı gündeme getirdi. [b]YAKIN TAKİP[/b] "ABD hükümeti, sivil güvenlik kameraları ile herkesi gizlice izliyor" denilerek gündeme getiren iddianın temelinde TrapWire adlı program var. Güvenlik kameralarından alınan görüntüleri analiz eden program, terör saldırısına hedef olacağı düşünülen yerlerde bulunan insanları yakın takibe alıyor. Program, bu alanlarda dolaşan insanlar için 10, araçlar içinse 8 maddelik bir tanı listesi hazırlanıyor. Ayrıca, fotoğraf çekmek gibi 'potansiyel gözlem eylemleri'ni tespit ediyor. WikiLeaks'te yayınlanan belgelere göre, birbirine bağlı yüzlerce kameradan elde edilen bu veriler gizli data merkezlerine gönderiliyor. [b]'NEW YORK İZLENİYOR' İDDİASI[/b] WikiLeaks belgelerinde New York'taki 500 kameranın bu programa bağlı olduğu da ileri sürülüyor. Ancak New York Polis Departmanı sözcüsü Paul J. Browne, bu iddiaları yalanladı. TrapWire programı ile ilgili pek çok yazışma, yine WikiLeaks tarafından açıklanan Startfor belgelerinde yer alıyor. [/quote] [img]http://c1206.hizliresim.com/y/k/82n0p.jpg[/img] [CODE] http://www.turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?newsid=20744 [/CODE]
  20. [center][img]http://i.imgur.com/oS5eS.jpg[/img][/center]
  21. [size="3"][b]Kadınlar Erkeklerden Ne İster ?[/b][/size]
×
×
  • Create New...